"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayır, İsrail ne özür diledi ne de tazminat ödeyecek...

03 Temmuz 2016, Pazar 10:56
31 Mayıs 2010'da Gazze’ye Özgürlük Filosu eylemi için gemide bulunan aktivist ve gazeteci İbrahim Sediyani, Mavi Marmara saldırısı sebibiyle İsrail'in özür dilemediğini ve tazminat da ödemeyeceğini iddia etti.

Cumhuriyet'ten Ceyda Karan'a konuşan Seyidani bunu şöyle açıkladı: "Hayır, İsrail ne özür diledi ne tazminat ödeyecek. Kendisini bağlayan bir şey yapmıyor. İsrail’deki bir vakıf üzerinden Türkiye’deki fona 20 milyon dolar bağış yapılacak. İsrail devleti olarak yapmayacak, tazminat yükümlülüğü yok. Neden biliyor musunuz? Bu olayda taraflardan biri İsrail Devleti’dir ama öteki Türkiye değildir. Gemi Komor Adaları bandıralı. İsrail’in Erdoğan’a telefon açması, paranın fona verilmesi resmi değil."

İbrahim Seyidani'nin Mavi Marmara tartışmasıyla ilgili sorulara verdiği cevapların bir kısmı şöyle: 

Bugünden baktığınızda AKP’nin Mavi Marmara vakasıyla ne yapmaya çalıştığını düşünüyorsunuz?

(...) AKP’yi İslam dünyasına pohpohlamak için. Suriye’ye, bölgeye dizayn vermenin temeli 2006’da atıldı. 33 gün süren Lübnan Savaşı’nda İsrail’in Hizbullah’tan yenilgi tattığı ilk savaştan sonra. İsrail ilk kez yenilince, iki yeni strateji belirlendi: Birincisi Hamas’ı evcilleştirmek, ikincisi Hizbullah’ı silahsızlandırmak. Birincisi kolaydı, ama ikincisi için Şam rejiminin yıkılması gerekiyordu. Bu görev de Erdoğan’a verildi.

Baskından sonra neler oldu?

Bizi Aşdod Limanı’na çektiler, akşam vakti oldu. Tek tek dışarı çıkarıp foto çektiler. Bir iki muayeneden sonra Negev Çölü’ndeki Beer-Şeva kentindeki Ela Hapishanesi’ne götürdüler. Biliyor musunuz, bu hapishaneyi inşa eden Türk devletidir, Türk müteahhitlerdir. Bizi oraya götürdüler. Hapse girdikten sonra sıkıntı bitti. İsrail askerlerinin aksine gardiyan ve polisler gayet insani davrandılar. Bazıları ne diyordu biliyor musunuz? “Siz salak mısınız, bizim ve sizin devletiniz dünyanın en iyi dostudur. Sizi kullanıyorlar. Bu AKP sizi kullanıyor.” Bazı arkadaşlarımız güya ‘mücahitlik’ tasladı.

İsrail polisleri su verince ‘Biz sizin suyunuzu içmeyiz’ dediler. Onlar da “Bizim suyumuz mu? Yav siz harbiden salakmışsınız ya. Bu bizim suyumuz değil ki, bu sizin suyunuz, sizden geliyor” diye dalga geçtiler. Su şişesine baktık, üzerinde “Made in Turkey” yazıyordu. Rezil olduk. Ben orada ne kadar salak olduğumuzu anladım.

İsrail’le yapılan anlaşma için ne düşünüyorsunuz?

Hükümet bu anlaşmayı zafer olarak yutturuyor. Aşdod üzerinden Gazze’ye yardım gidecekmiş. Dünyanın en geri zekâlı insanı olsa buna inanmaz. Zaten gidiyordu. İsrail bizi Gazze’ye yardım götürüyoruz diye engellemedi ki. Biz yardımı Aşdod değil doğrudan götürmeye çalıştığımız için saldırıya uğradık. Kaptan ve İHH organizatörleri Aşdod’u kabul etseydi yardımlar gidecekti, biz de burnumuz kanamadan dönecektik. İnat ettiler. Şimdi sen İsrail’in talebini yine İsrail’e kabul ettiriyorsun. Güvenlik Konseyi’nin 8 Ocak 2009 tarihli 1860 sayılı kararı ablukanın hukuksuz olduğunu söylerken bu anlaşmayla İsrail’in ablukasını ilk tanıyan, meşru gördüğünü resmen ilan eden Türkiye oldu.

İsrail’in özür dilemesi ve tazminat vermesine ne diyorsunuz?

Hayır, İsrail ne özür diledi ne tazminat ödeyecek. Kendisini bağlayan bir şey yapmıyor. İsrail’deki bir vakıf üzerinden Türkiye’deki fona 20 milyon dolar bağış yapılacak. İsrail devleti olarak yapmayacak, tazminat yükümlülüğü yok. Neden biliyor musunuz? Bu olayda taraflardan biri İsrail Devleti’dir ama öteki Türkiye değildir. Gemi Komor Adaları bandıralı. İsrail’in Erdoğan’a telefon açması, paranın fona verilmesi resmi değil. (...)

Anlaşmanın AKP kitlesi için anlamı ne?

Bugün bizde ‘zafer’ diye sunulan metinde İsrail’in açık açık müdahalede haklı olduğu, sadece orantısız güç kullandığı yer alıyor. İmzalanan budur. Biraz akıl olsa AKP kitlesi suratlarına tükürürdü. Karşılığında İsrailli yetkililere açılmış tüm davalar düşüyor. Türkiye ablukanın kaldırılması şartından vazgeçti. Fethullah Gülen’in o dönemde ‘Otoriteden izin alınmalıydı’ lafına geldi yani.

*

İbrahim Sediyani kimdir?

Mavi Marmara’dan sağ kurtulan İbrahim Sediyani, bir gazeteci, yazar, şair, seyyah ve doğa aktivisti. Almanya’da yaşıyor ve Türkiye vatandaşı bir Kürt. Kürtçe edebiyatın ilk çizgi çocuk kahramanı cici kız ‘Guldexwin’in yazarı.

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 5862
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    3.7.2016 11:37:47

    bana mı sordular giderken...sorsaydılar şu kahraman(!) milletvekillerini de mersin'den alıp öyle gidin derdim.ama bana sormadılar;ne çare...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı