‘Ortadoğu İslâm âleminin kalbidir’ diyen Sosyolog Müfid Yüksel, Risale-i nur’un İslâm âleminin çöküşüne karşı yeni bir zemin istihkâm etme aracı olduğunu söyledi.
Sosyolog Müfid Yüksel; “Risale-i nur’un İslâm aleminin çöküşüne karşı yeni bir zemin istihkâm etme aracı olduğunu söyledi.
Risale-i Nur Enstitüsü ve Köprü Dergisi’nin organize ettiği Ortadoğu konulu panelin masa çalışmaları yirmiye yakın akademisyenin katılımıyla tamamlandı.
Masa Çalışmaları Doç. Dr. Adem Ölmez, Prof. Dr. Ahmet Battal, Prof. Dr. Ensar Nişancı, Prof. Dr. Ertan Efegil, Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Prof. Dr. Mahmut Gürpınar, Muhammet Gür, Sosyolog Müfid Yüksel, Nimet Demir, Dr. Hakan Yalman, Mehmet Ali Kaya, Mehmet Kaplan’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışını ve masa başkanlığını Prof. Dr. Ahmet Battal yaptığı masa çalışmalarına Risale-i Nur Enstitüsü’nün hazırladığı mektup okunarak başlandı. İslâm Âlemi’nin bir diğer ifadeyle Ortadoğu problemlerinin Bediüzzaman’ın bakış açısıyla değerlendirme toplantısına İlk önce Ortadoğu kavramının tanımı ile başlandı. Ortadoğu neresidir, Bu kavram ne zamandan beri kullanılmaktadır, Bediüzzaman niçin Ortadoğu kavramını kullanmamıştır soruları ile oturum açıldı. Masa çalışmasında söz alan Sosyolog Müfid Yüksel; “Ortadoğu İslâm Âleminin kalbidir.” cümlesiyle giriş yaparak, bugün İslâm Âleminin içinde bulunduğu durumun sebeplerini İslâm Âleminin şimdiye kadar yaşadığı travmalardan kaynaklandığını söyledi. Risale-i Nur’un ise İslâm Âleminin çöküşüne karşı yeni bir zemin istihkâm etme aracı olduğunu söyledi. Osmanlı çöktükten sonra Ortadoğu denilen coğrafyanın değiştiğini vurgulayan Yüksel; cümlelerini Bediüzzaman’ın kurmaya çalıştığı istihkâmı vurgulayarak bitirdi.
Düştüğümüz yerden kalkabiliriz
Masa çalışmaları üç ayrı oturumda tamamlandı ve İtithad-ı İslâm fikrinin Ortadoğu ve İslâm Âlemi açısından önemi tartışıldı. “Ortadoğu’ya bugün yön veren dengeler nelerdir? Arap Baharı nasıl bir süreçti? Arap Baharı bir hürriyet hareketi miydi yoksa Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek amacıyla üretilen bir proje miydi?” sorularının cevapları Bediüzzaman’ın görüşleri ışığında tartışıldı. Tüm bu teşhislerin ışığında düştüğümüz yerden kalkabiliriz sonucuna ulaşıldı. Masa çalışmalarının sonuç bildirimi ise bugün saat 13’te İstanbul Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi’nde Ortadoğu konulu panelde kamuoyu ile paylaşılacak.
Medeniyeti yeniden inşa etmeliyiz
Doç. Dr. Adem Ölmez İslâm Medeniyeti’nin yeniden inşaası için Medresetüzzehra projesinin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyerek bu konuda çok geç kalındığının altını çizdi. Ölmez; Bediüzzaman’ın en çok kullandığı ümit ve hürriyet kavramlarına vurgu yaparak zihinleri bu konuda düşünmek üzere konuyu kapattı. Aynı zamanda Ölmez; Son üçyüz yılda en çok kullandığımız terakki kavramı üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ensar Nişancı da Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra’dan bahsettiği dönemin İslâm âleminin Batının egemenliği altında olduğu dönem olduğunu söyledi ve bu dönemde ittifak kavramından bahsettiğini vurguladı. Ve o dönemde Medrestüzzehra projesinin gerçekleştirilememesinin sebebini projenin doğru olmadığı için değil o zamanın şartlarının müsait olmadığından dolayı gerçekleştirlemediğini söyledi. Ve eğer dünyanın merkezi değişti ise güçlerin dengelenmesi gerektiğini söyledi.