Risale-i Nur Enstitüsü, geçtiğimiz günlerde güzel bir organizasyona ev sahipliği yaptı. İstanbul’daki hanımlar bir ilke imza atarak, “İslâm Mukadderatını İnkişaf Ettirecek Şefkat Hasleti” konulu masa çalışmalarını gerçekleştirdiler. Masa çalışmalarının deklarasyon sunumları Süleymaniye’deki Yeni Asya Vakıf binasında gerçekleşti. Safiye Ece Çelen’in sunuculuğunu üstlendiği programa katılım yoğundu. Risale-i Nur Gençlik Kongresi’nden ilham alan hanımlar, masa çalışmalarının ilk kademesini, 21 Mayıs’ta Fatih’teki hizmet merkezinde gerçekleştirdiler. İstanbul’un dört bir yanından, yoğun araştırmalar neticesinde hazırladıkları sunumlarıyla birlikte masa çalışmasına iştirak eden katılımcılar; ortalama 4 saat süren müzakerelerin ardından, ortak sonuç bildirilerini düzenleyerek çalışmalarını tamamlamış oldular. Masa çalışmalarının ikinci kademesi ise, Yeni Asya Vakıf binasındaki oturumla gerçekleşti. Sonuç bildirilerini, her masanın temsilcisi sırayla sundu. Safiye Ece Çelen, giriş konuşmasında kadının toplum ve aile açısından önemine değinerek şunları söyledi: “Kadın, ailenin mihenk taşı, ailede denge unsurudur. Kadınlar; şefkat, metanet, kuvvet ve sabır kahramanlarıdır. Fıtratlarındaki sevgi, şefkat, muhabbet ve koruma duygusu, en lâtif bir surette Cenâb-ı Hak tarafından sinelerine konulmuştur. Kadın, huzurun ve meşrûiyetin en kudsî sığınağıdır. Duâ cennetidir. Teselli sinesidir, ismet-i haremdir. Masumiyet ve iffettir, tesettürdür. Kocasının malının ve evlâtlarının muhafaza memuru, çocuğunun ilk eğiticisi, öğreticisi ve rehberidir.”

Büşra Özkan’ın moderatörlüğünü yaptığı programda, 5 masa olarak hazırlanan çalışmalar şu başlıklar altında sunuldu:

1. Bediüzzaman ve Şefkat Masası

2. Tebliğ ve Şefkat Masası

3. Aile ve Şefkat Masası

4. Pedagoji ve Şefkat Masası

5. Toplumsal Barış ve Şefkat Masası

2 saat süren programın sonunda, katılımcılara sertifika verilerek, “Şefkat Kahramanları” adlı kitap hediye edildi. 

Masa bildirimlerinin öne çıkan bazı maddeleri şu şekilde: Bediüzzaman ve Şefkat Masası: “Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun vâlidesidir.” diyen Bediüzzaman Hazretleri’nin ömrü boyunca ne cennet sevdası ne de cehennem korkusu taşımadan milletin selameti için çalışmasının sebebi şefkat hakikatidir. Bediüzzaman’ın, müellifi olduğu eserlerin her kesime hitap etmesinin mühim bir sırrı; Kur’ânî şefkate ayinedarlık etmesidir.

Tebliğ ve Şefkat Masası: 

Mübelliğ şefkat ve sabır ile iknâ metodunu kullanmalıdır. İknâ sürecinde tahakkümle değil lütuf ile ıslâha çalışmalıdır. Zirâ medenilere galebe çalmak iknâ iledir, icbar ile değildir. İman hakikatleri icbar ile olursa münakaşa suretini alabilir, ki bu sekilde bahsi caiz değildir. Bu sebeple kavl-i leyyin ve hilm, rıfk ve hoşgörü ile muhataba yaklaşılmalıdır.

Aile ve Şefkat Masası:

Her insanın cenneti kendi aile hayatıdır. Aile hayatının çimentosu şefkat ve merhamettir. Şefkat ve merhametin sürekliliği ise ahiret inancıyla mümkündür. Şefkatte rahmetin kuşatıcılığı sırrı vardır. Aşk ise sınırlayıcıdır. Bir kadın anne olduğunda, şefkat vasıtasıyla bütün çocuklara kendi çocuğu gibi şefkat gösterir. Oysa âşık maşukundan başkasını görmez, hatta başka güzellikleri de inkâr eder. İnsaniyet-i kübra olan İslâmiyet ile her iki dünya saadetini netice veren eşsiz bir şefkat medeniyeti kurulmuştur.

Pedagoji ve Şefkat Masası:

Çocuk külfeti de beraberinde getiren bizlere sunulmuş en güzel bir lütuf. Her çocuk Ehad olan Zat-ı Zülcelalin, kendine mahsus bir kişilikte yarattığı özel biridir. Çocuk eğitiminin anne rahminden başladığını ifade eden uzmanlar; bebekte gelişen güven ya da güvensizliğin onun iç dünyasına yerleştiğini ve bu dönemde sahip olduğu duyguların gelecekte karakterine yansıdığını belirtirler. Çocukluklara iman hakikatleri küçük yaşta verilmelidir.

Toplumsal Barış ve Şefkat Masası:

Şu asırda komünizm ve tarzı akımlar emniyeti bozan en büyük tehdit olan anarşizmi doğurmuştur. Buna en kuvvetli set ise Risale-i Nur’un kazandırdığı tahkiki imandır. Toplumu yönetim şekli olarak şefkatin gereği demokrasidir. Demokraside ise birey önemlidir. O yüzden bireyin eğitimi her konunun önüne geçer. Asya’nın merkezinde kurulacak ve uhuvveti tesis edecek, fen ve din ilimlerini birleştirmekle Avrupa medeniyetini dahi İslâmiyet hakikatleriyle barıştıracak olan bir Şark üniversitesi şu zamanda elzemdir.

Şulenur Yıldırım / İstanbul