"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kayırmacılık ve hukuksuzluk gençleri kaçırtıyor

28 Aralık 2018, Cuma 02:08
Türkiye’de eğitimdeki kalitenin sürekli düştüğüne dikkat çeken Cambridge Üniversitesi Akademisyeni Dr. Sinan Küfeoğlu, “Sebebi de beyin göçü. Onları (gençleri) tutmanın yolu da liyakat ve hukuk üstünlüğü... Ne yazık ki o da pek yok. Hukuk yok, liyakat yok, o yüzden adam diyor ki ben burada niye durayım?” dedi.

Türkiye’ye dâvet üzerine gelerek 6 üniversitede seminer verdikten sonra memleketi Bayburt’ta ailesini ziyarete gelen, Cambridge Üniversitesi Akademisyeni Dr. Sinan Küfeoğlu, önemli açıklamalar yaptı. Memleketi Bayburt’ta ‘Bayburt Medya’ya açıklamalar yapan ve konuşması youtube.com’da yayınlanan Sinan Küfeoğlu, “7 yıl Finlandiya’da hem okudum hem çalıştım. Son bir buçuk yıldan beri de İngiltere’de görev yapıyorum. Dürüstçe söylemek gerekirse 7 yılda kazandığım tecrübenin, en az beş katını İngiltere’de kazandım. Çünkü İngiltere’de çalışma ortamı çok farklı” dedi.  

“Hiçbir yerde ihale kelimesi duymadım”

Türkiye’de her işin ‘ihale’ edildiğini söyleyen Küfeoğlu, “Örneğin Türkiye’de rüzgâr veya güneş enerjisi konusunda bir yatırım yapılacak olsa, hemen ihale sistemi devreye giriyor. Ben bu ihale kültürünü pek anlayamıyorum. Sanırım bu durum Türkiye’ye özgü bir durum. Yıllarca Finlandiya’da çalıştım, şimdi İngiltere’de çalışıyorum bir kere bile ‘ihale’ kelimesini duymadım. Onların işi plan yapmak. Bizde ise birisi çıkıp dünyanın en büyük rüzgâr santralinin ihalesini yaptık diyor. Acaba bizim böyle bir santrale ihtiyacımız var mı? sorusunu soran yok. Onu sorabilmek için öncelikle  planlamasını yapması lâzım. Onun planlamasını yapacak memurlar da bakanlıkta çalışmıyor” ifadelerini kullandı.  

Cambridge Üniversitesi Akademisyeni Dr. Sinan Küfeoğlu

Gençler hem mutsuz, hem umutsuz

Cambridge Üniversitesi Akademisyeni Dr. Sinan Küfeoğulu şöyle konuştu: Bizim öğrencilerimizde müthiş bir azim var. Ama garip bir şekilde başıboşlar, yönlendirme yok. Hazıra konma anlayışı var. Avrupalı öğrencilerde olmayan iştah var. Bu anormal enerjiyi aktife çevirmek gerekiyor. Ben gençlere kodlamayı ve İngilizceyi öğrenin diyorum. Bunu yapan her yerde iş bulur. Şu anda Hindistan’dan bu yönde gidiş var. Şu an imkân olsa -benim tahminim şu- her yıl üniversitede ilk 10 bine giren öğrencilerin 9.999’u yurt dışına gider. Müthiş bir mutsuzluk var. Bütün insanlarda mutsuzluk var, gençlerde ilâve olarak umutsuzluk var, geleceğe dair. Türkiye ile olan bağlarını koparmış gibi görünüyorlar. Böyle bir kaçış var. Haklılar da... Destek göremiyorlar. Onları dinleyen olmuyor. Akademisyenlerimiz kendilerini yormak istemiyorlar. Özel sektör çok muhafazakâr, her şeyi kendi içlerinde halletmek istiyorlar. Ne oluyor bu çocuklar? Meselâ mevzuatta bir değişiklik yapsanız çocukların önü açılacak. Kurumlara gitse muhatap bulamaz. Aracı sokmak lâzım. Türkiye’de her şey için aracı lâzım. O yüzden de benim gibi pek çok gariban aracının olmadığı yerlere gidiyorlar. Bayburt Belediye Başkanıyla görüşmek, Avrupa ülkelerinin enerji bakanıyla görüşmekten daha zor. Burada belediye başkanlarıyla aracısız görüşemiyorsunuz.

Herkes kaçıp kurtulmanın derdinde

Avrupa’da işinde iyi olana değer veriyorlar. Onların da menfaatine. Burada işinizi iyi yapmanızın bir önemi yok. Eğer bir tanıdığınız varsa o sizi her yere sokuyor. Böyle olunca da herkes kaçıp kurtulmanın derdinde. Benim gittiğim hiçbir toplantıda milliyetimi sormazlar. Bizde her şeyini sorarlar. Bizde hemşehricilik var, tarikatçılık var... İnsanlar bunu normalleştirmiş iç dünyalarında. Ya bu düzenin bir parçası olacaksınız ya da dışarıya gideceksiniz. Başka şansınız yok. Hem eğitim hem çalışmak için. İnsanlar bu düzenin parçası olmak istemiyorlar. Liyakat meselesi. Kuruma gittiğinizde konuştuğunuz insanın sizi anlaması lâzım. Onun da belli bir kapasitesi olması lâzım. Kaliteli insan olacak, kaliteli eğitimi tasarlayacak. İnsan kalitesini yükseltiğinizde he şey düzelir. Kalite yükselmiyor, düşüyor. Seviye gittikçe aşağı düşüyor. Sebebi de beyin göçü. Onları tutmanın yolu da liyakat ve hukuk üstünlüğü... Ne yazık ki o da pek yok. Bir kişinin ağzından çıkan söz kanun hükmünde Türkiye’de. Hukuk yok, liyakat yok, o yüzden adam diyor ki ben burada niye durayım?”

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 3904
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı