Hukukçu yazar Prof. Dr. Levent Köker, Medyascope’da “Demokratikleşme için Kemalizm’i aşmak gerek!” başlıklı bir yayın gerçekleştirdi. Köker, “Hâlâ Türkiye Kemalizm’in bire bir etkisinde olan devlet ve siyaset anlayışının hakimiyeti altında bulunuyor. O yüzden de Kemalizm’in varlığını her alanda hissettirdiği bir siyasal toplumsal gerçekliği bütün sorunlarıyla birlikte yaşamaya devam ediyoruz” dedi. Kemalizmin 6 ilkesini inceleyen Köker, Cumhuriyetçilik ilkesi ile ilgili, “Türkiye’de Cumhuriyetçilik söz konusu olduğu zaman siyasî alanda da herhangi bir tartışma yok. Cumhuriyet kavramında olmazsa olmaz bir öz olan demokrasi, Cumhuriyet’in mutlaka demokratik olması gerektiğini düşünmemiz gerekiyor. Ama Türkiye’nin bitmeyen bitmeyen bir demokrasi problemi var ve Cumhuriyetçilik bu problemi halledemiyor. Dolayısıyla Cumhuriyetçilik bir kazanım, fakat demokrasi; Cumhuriyetçilik’i törpüleyen, onun anlamını güçsüzleştiren bir problem olarak varlığını sürdürüyor. Bu problemi çözmek zorundayız. Bu problemi çözdüğümüz zaman da Kemalizm’i tarihselleştirerek aşacağız diyebiliriz. Çünkü onu aşmadan bu problemi çözmemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Anti-demokratik bir anlayış

“Bir diğer unutulmaması gereken unsur Milliyetçilik” diyen Köker, şu şekilde devam etti: “Milliyetçilik 1930’lu yıllardaki programa bakarsanız ilerleme ve gelişme yolunda muasır medeniyetlerle uyum içinde olma hedefini ifade ediyor. Ama bunu yaparken ilkenin tanımının içine Türk toplumunun kendine mahsus özellikleri, başlı başına kendi kimliğini muhafaza etmek yazılıyor. Kemalizm’in Türkiye’nin sosyal niteliklerinin tanımlanmasında din unsurunu dışlaması ve daha sonra İslâm unsurunun milletin tanımında daha fazla yer alması özellikle 1982 anayasasında din unsurunun bir tamamlayıcı ve devlet kontrolünde bir millî kimlik unsuru olarak devreye sokulduğu bir siyasî proje olarak İslam sentezciliğinin de bu anlamda benimsenmesiyle birlikte bu yaklaşımın devam ettiğini görmekteyiz. Milliyetçilik  “çağdaşlaşma”  içeriği bakımından kazanımları olan ama homojen, monolitik ve merkeziyetçi millî (ulusal) devlet anlayışı ve pratiğiyle anti-demokratik bir anlayış.” 

Henüz aşmış değiliz

Kemalizmin nihaî hedefinin kendi ifadeleriyle çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak olduğunu hatırlatan Köker, “Çağdaş uygarlık seviyesi de böylesine monolitik merkeziyetçi bir ulus devleti anlayışını aşmayı gerektirdiğine göre Kemalizmin kendisi post- Kemalizmi gerektirmektedir. Ama biz henüz Kemalizm’i aşan bir noktaya varmış değiliz. Esasen Türkiye için yeni bir anayasa tasavvur etmek söz konusu edilecekse bunun bir sistem meselesi olmaktan ziyade yeni bir toplum ve yeni bir devlet inşa etmenin temellerinin de yeniden yazılmasıyla ilgili olduğunu söylemekteyim. Bu yeniden yazılma meselesi post-Kemalizmi işaret ediyor. Bunu başarabilecek miyiz? Önümüzdeki yıllar bunun cevabını bize verecek, ama her halükârda Kemalizmin içerisinden taşınmış olan problemlerin aşılması Kemalizm’in aşılmasıyla eş anlamlıdır. Bu manada henüz o noktada değiliz” şeklinde konuştu.

İstanbul - Yeni Asya