KUVVETLİ OLANIN DEĞİL, HAKLI OLANIN GÜÇLÜ OLMASINI ESAS ALAN TEVHİD VE ADALET MERKEZLİ DÜNYA GÖRÜŞÜNE GÖRE YENİ VE ÂDİL BİR DÜNYA KURULMALI.
Küresel düzen çöktü
27. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi: “Güçlü olmayı haklı olmanın nedeni kabul eden kuvvet merkezli küresel düzen sorun çözme kapasitesini kaybetti ve sorunun bizzat kendisi oldu.”
Barış için birlik
“Baskıcı ve adaletsiz yöneticiler sebebiyle Müslümanlar arasında çıkan ihtilaf ve tefrikalar durdurulmalı. Ülkelerimizde ve dünyada barış, öncelikle Müslümanların birliği ile sağlanmalı.”
***
Kuvvet ‘Hak’ta Olmalı
27. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin sonuç deklarasyonunda, hak ve adalet merkezli bir güç birliğine dikkat çekildi.
27. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin sonuç deklarasyonunda, Müslümanların tevhid ve adalet merkezli dünya görüşlerine göre sosyal hayatta kuvvetli olan değil, haklı olanın güçlü olmasını esas alan dünya görüşüne göre “adil yeni bir dünya” kurulması gerektiği vurgulandı. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından “Değişim ve Dönüşümleriyle Yeni Dönem ve İslâm Birliği” temasıyla düzenlenen 27. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin sonuç deklarasyonda, güçlü olmayı haklı olmanın sebebi kabul eden kuvvet merkezli mevcut küresel düzenin sorun çözme kapasitesini kaybettiği ve sorunun bizzat kendisi olduğu kaydedilerek, “Yeni dönemde tercihini hak ve adaletten yana kullanan herkes, bilgisini ve imkânlarını birleştirerek yeni bir dünyanın inşasına katkıda bulunmaya dâvet edildi” denildi.
Hak ve adalet merkezli yeni bir dünya
Baskıcı ve adil olmayan yöneticiler sebebiyle Müslümanlar arasında çıkan ihtilâf ve tefrikaların durdurulması yönünde tesbitte bulunulan deklarasyonda, şu değerlendirmelere yer verildi; “Müslüman ülkeler İslâmî ilkelere göre yeni bir siyasî yapı geliştirirken, geçmişte olduğu gibi Müslüman âlimlerin dört delile göre karşılaşılan sorunlara ilmî çözümler üretmesi gerekmektedir. Bu sayede Müslümanların erdemli bir toplum oluşturmaları kolaylaşacak, ülkelerinin siyasî kurumları, Batı kalıplarına göre değil, millî değerlerine göre şekillenecektir. Müslümanlar, kendi inançları ve dünya görüşleri etrafında toplanarak hak ve adalet merkezli yeni bir dünya kurma girişimini başlatarak izzete ulaşabilirler.
Arabuluculuk yapacak küresel bir çatı oluşturulmalı
Ülkelerimizde ve dünyada barış; öncelikle Müslümanların birliği ile sağlanmalıdır. Kendi inancımız ve değer ölçülerimiz etrafında ittifak ederek yeniden kardeş olma bilinci ile kardeş Müslüman ülkeler arasında hakemlik ve arabuluculuk yapacak küresel bir çatı oluşturulmalıdır. Müslüman coğrafyada yaşanan insanî krizlerde, ulusal ve uluslar arası kurum ve kuruluşların yardımlarını ve insan gücünü ihtiyaca göre doğru bir şekilde yönlendirmek, etkin bir kayıt ve takip sistemi oluşturmak için Uluslararası İnsanî Yardım Koordinasyon Ofisi’nin kurulması gerekmektedir.
Adil gelir dağılımı sağlanmalı
Küresel şirketlerin devlet politikalarını belirlediği bu dönemde kalkınma için yerli hükümet programları uygulanmalıdır. Ekonomik tam bağımsızlık için adil gelir dağılımını sağlayacak ve işsizlik problemini çözecek adımlar atılmalıdır. Bütün Müslüman unsurların altında kendilerine yer bulduğu küresel bir çatıya ihtiyaç vardır. Bu çatı bütün beşeriyet için barış ve adaleti sağlayacak bir teminat olacaktır. Bu amaçla kurulan Gelişmekte Olan Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı, yeryüzünde sömürüyü, adaletsizliği, eşitsizliği ve baskıyı kaldırmak için küresel bir barış ve dayanışma teşkilâtı olarak güçlendirilmelidir.”
AA