Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının yıl dönümü münasebetiyle Yeni Asya Kahramanmaraş Temsilciliği tarafından Necip Fazıl Kültür Merkezi’nde “Bir Tecdid Hareketi Olarak Risale-i Nur” konulu bir panel düzenlendi.

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Aydın’ın yaptığı panele Prof. Dr. Nurettin Abut, Korkut Ata Üniversitesi Öğr. Gör. Halil Akgünler konuşmacı olarak katıldı.  Üstad’ın Kur’ân-ı Kerîm’i ve bu çağın insanını çok iyi anladığının altını çizen panelistler, Bediüzzaman’ın fenni ilimlerle iman hakikatlerini mezceden bir mantık ortaya koyduğunu belirttiler.

Eğitimci-şair Atilla Yılmaz Üstad’ın hayatını şiirle anlattığı “Afyon Hapishanesi Beşinci Koğuş” isimli şiirini okuduğunu panelde ilk sözü alan Halil Akgünler, “Tecdid zamanın ihtiyaçlarını Kur’ânî bir bakış açısı ile yorumlamaktır” diyerek, şöyle devam etti: “Tecdid, her asrın şartlarına göre, aslına riayet edilerek dinin yeniden yorumlanmasıdır. İslâm’a yönelik hücumların fazla olduğu bir asırda tecdidin önemi daha da artmıştı. Bediüzzaman Hazretleri Kur’ân’ı ve bu çağın insanını çok iyi anlayarak çağın sorunlarına izahlar getirmiştir. Artık topla tüfekle savaşma geride kalmıştır. Üstad, fikirlerin çarpışacağı bir çağın başladığını belirtmiştir. Üstad, fenni ilimlerle iman hakikatlerini mezceden bir mantık ortaya koymuştur. Medresetüzzehra, modern ilimlerle din ilimlerinin ortak okutulacağı bir tecdid projesidir. Belki bu haliyle hayata geçemedi, ama Risâle-i Nur ile hayata geçti. Risalelerin okunduğu her yer Medresetüzzehra’dır. Bediüzzaman Said Nursî hukukun üstünlüğünü, hürriyetin önemini, eşitliği, adaleti vurgulayarak Kur’ân ve sünnet gibi temel değerler üzerinde tarifler yapmıştır” dedi.

BEDİÜZZAMAN, MEDRESET’ÜZ ZEHRA’DAN HİÇ VAZGEÇMEMİŞTİR

Daha sonra söz alan Prof. Dr. Nurettin Abut ise, Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesi ve önemi hakkında yapmış olduğu konuşmasında, onun söz konusu Medresetüzzehra okulu bağlamında eğitim felsefesini müzakere etmek için çalıştığını belirterek, “Yirminci yüzyılın başlarında eğitim kurumları değişen ve gelişen dünya şartlarını doğru okuyamamakta ve çağın ihtiyaçlarına cevap verememekteydi. Tanzimatla başlayan eğitimde modernleşme hamlesi, mektep-medrese-tekke üçgenindeki karşılıklı yabancılaşmayla bu üç kurumun kutuplaşmasına sebep olmuştu. Medreseliler, mekteplileri dinsizlikle, diğerleri de bunları cahillik ve taassupla suçlamaktaydılar. Üstad Bediüzzaman’ın hayatında dört büyük hayali olduğunu, hem Risâlelerdeki ifadelerden, hem de birçok canlı hatıradan biliyoruz. Bunlardan Risâle-i Nur’un serbestçe yayılıp, okunup, anlaşılması ve Medresetüzzehra projesi şeklinde ifadesini buluyor. Onun insan eğitimine bu kadar önem vermenin neticesidir ki, Medresetüzzehra projesinden hiçbir devirde vazgeçmemiş bu ideali her zaman ve zeminde müdafaa ederek arzusunu dile getirmiştir. Mektep merkezli modernleşme anlayışı karşısında, mektebi reddetmeden medreseyi ayağa kaldıran, ikisini de tekkenin irfanıyla buluşturan bu model, aslında yerli bir modernitenin nasıl üretilebileceğinin müşahhas bir beyanıydı” şeklinde konuştu. 

PROGRAMIN SONUNDA KATILIMCILARA PLAKET VERİLDİ

Programın sonunda katılımcılara Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ertan Bülbüloğlu tarafından birer plâket verildi. Necip Fazıl Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Op. Dr. Mehmet Yüzbaşı, Dr. Bayram Ordu, Op. Dr. Yusuf Birkan, Müh. Hasan Yılmaz, Yeni Asya Çanakkale Temsilcisi Sadi Karamık, Kahramanmaraş Gazetesi yazarlarından Selim Orhan Keçe, Müh. Hasan Turnalı, Çağlayan mağazaları sahibi Hilmi Duymaz ve çok sayıda dâvetli katıldı.

Haber: Mücahit Çakır

Haber Merkezi