"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Osmanlı zamanında kardeşlik vardı

18 Kasım 2014, Salı 09:22
Star Gazetesi'nden Fadime Özkan, Suriye gerçeğiyle ilgili İHH yönetim kurulunun tek kadın üyesi olan hukukçu Gülden Sönmez ile konuştu.

İşte o röportajdan önemli kısımlar:

Dördüncü yılına giren Suriye’deki savaş 250 bin Suriyeli’nin hayatına mal oldu. Milyonlarca insan yerinden yurdundan koptu, vücudu ruhu sakatlandı, Suriye yerle bir oldu.

BM Güvenlik Konseyi’nde borusunu öttüren dünya, gerçeği görmemekte ısrar etse de, savaşın vahametini anlatmak için yuvarlaya yuvarlaya kullandığımız bu kuru rakamların enkazı altında İNSAN var, insanlık var.

Şüphesiz savaşın insana, her birimize ettiklerini en iyi bilenler, savaş bölgelerinde çalışan insani yardım kuruluşları. Onlar içinde de hafızası ve tecrübesi en güçlü olan kuruluş, Türkiye’den çıkıp beş kıtada 120 ülkeye iyilik götüren İHH. Nitekim İHH savaşın başından bu yana 4 bin 500 tırdan fazla yardım malzemesini Şam, Halep, Hama, Humus, İdlib gibi saldırıların devam ettiği bölgelere ulaştırmış durumda.

Suriye’de savaş dördüncü yılına girdi. Hayatını kaybedenlerin sayısı 250 bini, yerinden yurdundan olanların sayısı 7 milyonu buldu. Savaşa dair bu rakamlar bize yaşananın boyutunu gösteriyor ama insanı da örtüyor. Sahada bir kurum olarak neye şahitlik ediyorsunuz, Suriye’de aslında neler yaşanıyor?

SURİYE’DE İNSANIN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ

Suriye’de insan’ın üstü nasıl örtüldü?

Suriyelilerin savaşa engel olmak için aylarca neler yaptığını, eline silah almaktan nasıl sakındığını unuttuk. Herkesin işine geldi bu. Suriye’deki gerçek hikaye, insanın hikayesi açığa çıksaydı tüm dünyadan yüzlerce kişi gider bedenlerini siper ederdi. Hala Suriye’de savaşın neden patlak verdiğini, sivillerin eline neden silah almak zorunda kaldığını hatırlamak, anlamak için çaba sarf etmiyor kimse. Gerçeğin üstünü örtmektir bu.

Biz kaldıralım o örtüyü. Hatırlatır mısınız ne olmuştu Suriye’de?

Savaş öncesinde de Suriyeliler özgür ve mutlu bir hayat yaşamıyorlardı. Dindarların, Kürtlerin, ya da farklı toplum kesimlerinin demokratik talepleri vardı ve karşılık bulmuyordu, tıpkı Mısır ve Tunus gibi. Ama yeni jenerasyon devletlerin tekelindeki medyayla beslenmiyor. İnternet vasıtasıyla her şeyden her gelişmeden haberdar oluyor.

Müslüman ve laik bir demokrasi ülkesi olarak Türkiye’nin son on yılda geçirdiği dönüşümün, kazandığı özgüvenin Arap coğrafyasına ilhan kaynağı olup olmadığı çok tartışıldı. Gözleminiz ne? 

(...) Ortadoğu’da da müthiş bir bakış var Türkiye’ye. Osmanlı’nın onların dünyasında mutlu ve adaletli bir hatırasının olmasının payı büyük elbette bunda. Su kuyusu açmak için gittiğimiz Cibuti’nin kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinde yaşlı bir adamla karşılaştık. İstanbul’dan geldiğimizi duyunca ağlamaya başladı “Osmanlı zamanında bu topraklarda kardeşlik vardı adalet vardı, dedelerimizden bunu duyduk biz. Ne zaman ki Osmanlı burayı terk etti, kardeş kardeşi vurdu. Gördüm ki Osmanlı’nın kadınları gelmiş, ölsem de gam yemem artık” diyerek. Bu coğrafyalarda Türkiye’yi yakından takip ediyorlar. Dünyayı dolaştığınızda görüyorsunuz, Erbakan’ın hikayesini bilmeyen Müslüman yok gibi. Ezilmişlik içinde bütün Müslümanlar adına yeşermiş bir fidan, bir umut olarak bakıyorlar Türkiye’ye.

SAVAŞ UZUN SÜRER DEMİŞTİK

Suriye’ye dönersek…

İşin aslı Arap Baharı başladıktan sonra Suriye’de bir savaş çıkarsa 8-10 yıl gibi çok uzun süreceğini öngörmüştük biz. Suriye’nin yapısı da, ülkelerin Suriye üzerindeki hesapları da çok farklı çünkü. Önleyici rol oynayabilmek için, silahlı bir savaşa dönüşmesin işler diye elimizden ne geliyorsa yaptık, raporlar hazırladık ama başarılı olamadık.

Ülkeler bile yanılırken İHH bu öngörüyü nasıl belirledi?

Kriz tecrübesi olan bir kuruluşu İHH. Sahayı görmekte, refleksleri hesap etmekte, küçük grupların nasıl kullanılabileceğini öngörmekte tecrübeli o yüzden. IŞİD’in varlığı bu anlamda şaşırtıcı değil bizim için. İHH Bosna savaşında, Çeçenistan savaşında, Afganistan savaşında, Filistin’in mücadelesinde hep sahadaydı. Ve İHH buralara sadece kendi müntesibiyle gitmiyor. Gazetecileri, eğitimcileri, siyasetçileri götürüyor ve durumu farklı sivil gözlerin görmesini istiyor. Raporlarımızı da bütün bu görüşleri damıtarak hazırlıyoruz biz.

SURİYE’DE SINIR ÇOK AŞILDI

Bundan sonrası için ne öngörüyorsunuz Suriye için?

Çok farklı hesaplar var halihazırda. IŞİD faktörü ve onun yaptıklarının yansımaları var. Kobani var ama esas meselenin Kobani olduğunu düşünmüyorum. Esas mesele Suriye’nin içinin yeniden dizaynıyla ilgili. Birkaç farklı devlet kurulmasına doğru gidiyor gidişat. Yakın tarihte yaşadığımız en büyük insani dramı yaşıyoruz. Ne Suriyeliler ne de bölge insanı elli yıldan önce atlatamaz bunu. Savaş gören çocuklar var, bunun yansıması ne olur, neye dönüşür az çok hissediyoruz ve korkuyoruz. Kolay şeyler değil bunlar. Çünkü çizgi çok fazla aşıldı Suriye’de.

MUHALİFLER SUÇ İŞLEYENİ YARGILIYOR

Suriye’de savaşın bir tarafı Esed rejimi, diğer tarafı en geniş tanımıyla muhalifler. Muhalifler içinde de bu tür insanlık suçları işleyenler yok mu? 

Elbette bu kadar büyük bir grup içinde mutlaka bu tür vakalar olur, olabilir. Ama rejim tarafında bu suçlar sistematik olarak işleniyor. Muhalifler tarafında ise kadınlarına çocuklarına yapılanlara karşı öfkeye kapılanlar da var, savaş hukukuna uymak için büyük gayret gösterenler ve kendi aralarında bu tür suç işleyenleri kendi mahkemelerinde yargılayanlar da. Sahada bunu sıkça gördük biz. İslam’ın koyduğu savaş hukukuna riayet etmeye çalışıyorlar. IŞİD benzeri yapılanların büyümesinde bunun da bir etkisi vardır belki. Ama şuna dikkat etmek gerekir, askerler eğitimli, diğer taraf ise halk.

Birleşmiş milletler ne yapıyor bu konuda?

Hemen hiçbir şey yapmıyor. Suriyeli sığınmacılara cüzi miktarda yardım yapıyor ama bir yandan da sanki Türkiye’nin burnu bir sürtülse de görsek diyorlar. Böyle bir fotoğraf görüyoruz biz sahada BM’ye dair. Evet, içlerinde çok gayret eden birimler kişiler var ama ne maddi manada, ne de orada yaşananların ortaya konulması konusunda samimi bir tutumu olmadı BM’nin.

İSLAM DÜNYASININ DA KARA LEKESİ

İslam Konferansı Teşkilatı’nın da şu ana kadar gıkı çıkmış değil?

İslam dünyası İran’a kızmakla meşgul. Şunda haklılar, bir kadının canı namusu üzerinden kazanılacak hiçbir kazanım Şii olsun Sünni olsun fark etmez, bir Müslüman için asla meşru değildir olamaz, Kur’an’ın mantalitesine terstir. İslam dünyası büyük bir imtihanda. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır’da darbeye karşı alınan tavır, selefi gruplar üzerinden yürütülen politikalar, İran’ın Esed rejiminin yanında durup bütün bu savaş suçlarına ortak olması, hepsi açıkça görünen ve asla açıklamayla falan izah edilebilir şeyler değil. Suriye’de yaşananların ve alınan tavırların hem insanlık tarihine, hem Müslümanların kendi tarihlerine çok büyük kara lekeler olarak kaydedileceğini düşünüyorum ben.

SURİYE İÇİNDE 11 MİLYON İNSAN MUHTAÇ

Türkiye’de bir milyon 600 bin Suriyeli sığınmacı var, BM’nin de kabul ettiği rakamlara göre. 300 bini kamplarda. Diğerleri arasında geçimini kendisi temin edenler, yakınlarının yanına yerleşenler ve şehirlerde zor şartlarda hayatta kalmaya çalışanlar var. AFAD yönetimi evet belli bir düzeni yürütüyor, STK’lar gayret gösteriyor ama mevcut ihtiyacın ne kadarı karşılanabiliyor?

İNSAN TİCARETİ KORKUNÇ BOYUTLARDA

Mülteci kamplarında çoklukla kadınlar ve çocuklar konaklıyor. Tecavüz, ikinci eş, çocuk gelinler gibi konular zaman zaman medyaya yansıyor ama bunun gerçek oranı nedir?

Somut veri yok elimizde. Sömürülen kadınlar varsa ne kadarlar ve gerçekte ne yaşadılar, sömürenler kimler ve niçin yapıyorlar. Tespit çok önemli çünkü gerçek fotoğrafı gördüğümüzde çözüm üretmek de kolaylaşır. Öte yandan bu problemler Müslüman olsun olmasın hemen her kriz bölgesinde olur, bunu unutmayalım. Hele Haiti’de tecavüz vakaları öyle çoktur ki öyle korkunçtur ki şaşar kalırsınız. Organ mafyası, insan ticareti, fuhuş, çocuk işçi, çocuk satıcılığı gibi sorunlarla gittiğimiz her kriz bölgesinde karşılaşırız ne yazık ki. İnsan ticareti yapan çetelerin gücünü ve hızını azımsamamak lazım. Çok güçlüler ve devletleri bile etkiliyorlar. Biz bazı yetimlerimizi yumruk yumruğa kavga ederek kurtardığımız oldu çetelerin elinden. Suriye’de de vardır mutlaka. Bu çeteler bizden bile erken giderler kriz bölgelerine. Bilemezsiniz bombardıman sırasında kim hangi çocuğu ne için kurtarıyor.

Röportajın tamamı için tıklayınız.

Etiketler: esed, suriye, gülden sönmez, ihh
Okunma Sayısı: 1805
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı