Prof. Mustafa Erdoğan, “28 Şubat’tan kurtulduğumuza çok fazla sevinecek de halimiz yok şu anda. Özgürlüksüz ve hukuksuz bir demokrasiye doğru yol alıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Anayasa Hukukçusu Prof. Mustafa Erdoğan, ‘28. Şubat süreci’nin 18. yıl dönümünü vesilesi ile Özgürlük Araştırmaları Derneği tarafından düzenlenen panele katıldı.
Prof. Mustafa Erdoğan yaptığı sunumda 28 Şubat sürecini değerlendirdi. Demokrasinin her zaman özgürlüklerin garantisi olamayabileceğini vurgulayan Prof. Erdoğan, “28 Şubat, demokrasisiz, özgürlüksüzlük rejimiydi. Yani, hem özgürlükler budanıyordu hem de demokrasi budanıyordu” dedi.
ÖZGÜRSÜZLÜĞE DOĞRU GİDİYORUZ
28 Şubat sürecinde özgürlükler üzerindeki baskılardan şikâyet ettiklerini ve bunun demokrasi olmadığı için olduğunu düşündüklerini ifade eden Prof. Erdoğan, “Demek ki ‘demokrasi gelirse biz özgürleşeceğiz’. Öyle olmadı. Tekrar demokratikleştik. Başlangıçta beklentilerimize uygun gitti işler. Yeniden halk iradesini falan tesis ettik. Sandığı getirttik. Başlangıçta gerçekten de özgürlüklerimizde bir ferahlama oldu. Ama bir süre sonra tekrar demokrasi altında özgürsüzlüğe doğru yol almaya başladık, son birkaç senedir. Yani 28 Şubat’ta da temelde şikâyetimiz özgürsüzlüktü, şimdi de özgürsüzlüğe doğru giden bir süreç girmiş durumdayız. O zaman demokrasi olmadığı için böyle olduğu varsayıyorduk, şimdi tırnak içinde ‘demokrasi’ var ve yine aynı yola doğru gidiyoruz.” diye konuştu.
HUKUKSUZLUK YOLU
Türkiye olarak 28 Şubat’la demokrasisiz özgürlüksüzlük rejiminden AKP ile demokrasili özgürlüksüzlük rejimine geçildiğini söyleyen Prof. Mustafa Erdoğan, “28 Şubat’tan kurtulduğumuza çok fazla sevinecek de halimiz yok şu anda. 28 Şubat’ın demokrasisiz özgürlüksüzlük rejiminden bugünün demokrasili özgürlüksüzlük rejimine doğru yol alıyoruz. Özgürlüksüz ve hukuksuz bir demokrasiye doğru yol alıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
AYNI MAĞDURİYETLER SÖZ KONUSU
Prof. Erdoğan, “28 Şubat sürecinden kurtulduk. İlk anda sevindik, iyi oldu. Fakat, bugün de tersinden neredeyse ona benzer bir şeyi yaşıyoruz. Fakat bu yaşamakta olduğumuz şey ‘O zaman demokrasi yoktu, şimdi demokrasi var. Dolayısıyla şimdiki daha meşrudur’ demeyi haklı gösterecek bir şey midir? Ben bundan eminim. Birbirine benzer sonuçlara maruz kalıyorsak, aynı şeylerden mağdur oluyorsak o zaman bizi temsilcilerimizin yönetiyor olmaması, bugün bizi temsilcilerimizin yönetiyor olması bunu meşrulaştıracak bir şey midir?” diye sordu.