"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rahatsızım dedi, son yazısını bile yayınlamadılar

29 Haziran 2017, Perşembe 16:02
Lütfü Oflaz, bir yılı aşkın süredir köşe yazarlığını yürüttüğü Star gazetesinden "Terk etmedi vicdan beni" başlıklı yazısının yayımlanmaması üzerine ayrıldığını duyurdu.

Oflaz'ın yayımlanmayan yazısında, "Murat Sabuncu’dan Turhan Günay’a, Musa Kart’tan Kadri Gürsel’e kadar gazeteci olarak bilip tanıdığım meslektaşlarımın hapiste olmasından rahatsızım. Cumhuriyet gazetesinden Sözcü gazetesine kadar medyanın baskı altında olmasından rahatsızım" ifadesini kullanmıştı. Oflaz, konuya ilişkin olarak Yeni Asya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada veda yazısının bile yayınlanmadığını belirtti. İşte Lütfü Oflaz’ın bir yıllık Star gazetesi macerasını sonlandıran yayınlanmayan o yazısının bir bölümü: “Rahatsızım. Yargı kararı olmadan gazetecilerin, akademisyenlerin, siyasetçilerin, kısacası her meslekten kişilerin şucu bucu diye suçlanmasından rahatsızım. İnsanların yazdıkları ya da dillendirdikleri fikirleri nedeniyle hapiste olmasından rahatsızım.

Harun gibi gelenlerin Karun gibi olmasından rahatsızım 

Kimilerinin kendilerini yargı yerine koymasından rahatsızım. Şucu bucu diye suçlanarak hapse atılanların, çok uzun süre mahkeme önüne çıkartılmamasından rahatsızım. Barışçıl yürüyüşlerin bile şucuların bucuların yürüyüşü diye suçlanmasından rahatsızım. Görülmekte olan davalarda at izinin it izine karışmasından rahatsızım. Arkası olana, dayısı olana, parası olana ayrıcalıklı davranılmasından rahatsızım. Başta belediyeler olmak üzere, yolsuzluk, rüşvet söylentilerinin ayyuka çıkmasından rahatsızım. Harun gibi gelenlerin Karun gibi olmasından rahatsızım.”

***

İşte Lütfü Oflaz’ın yazısının tamamı:

Rahatsızım.

Murat Sabuncu’dan Turhan Günay’a, Musa Kart’tan Kadri Gürsel’e kadar gazeteci olarak bilip tanıdığım meslektaşlarımın hapiste olmasından rahatsızım.

Cumhuriyet gazetesinden Sözcü gazetesine kadar medyanın baskı altında olmasından rahatsızım.

Yargı kararı olmadan gazetecilerin, akademisyenlerin, siyasetçilerin, kısacası her meslekten kişilerin şucu bucu diye suçlanmasından rahatsızım.

İnsanların yazdıkları ya da dillendirdikleri fikirleri nedeniyle hapiste olmasından rahatsızım.

Kimilerinin kendilerini yargı yerine koymasından rahatsızım.

Şucu bucu diye suçlanarak hapse atılanların, çok uzun süre mahkeme önüne çıkartılmamasından rahatsızım.

Barışçıl yürüyüşlerin bile şucuların bucuların yürüyüşü diye suçlanmasından rahatsızım.

Görülmekte olan davalarda at izinin it izine karışmasından rahatsızım.

Arkası olana, dayısı olana, parası olana ayrıcalıklı davranılmasından rahatsızım.

Başta belediyeler olmak üzere, yolsuzluk, rüşvet söylentilerinin ayyuka çıkmasından rahatsızım.

Harun gibi gelenlerin Karun gibi olmasından rahatsızım.

İsrafta, gösterişte sınır tanımayan ABDestli kapitalistlerden, Süslümanlardan rahatsızım.

Bu ve benzeri rahatsızlıklarımı yazılarıma da yansıtıyorum.

Bu nedenle yazdığım gazetenin dahil olduğu yayın grubunun yönetimine rahatsızlık veriyorum.

Ama ben buyum.

Ve de hep buydum.

Hiçbir zaman başkaları acı çekerken “Bana ne” demedim.

Hiçbir dönemde  “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demedim.

Hayatım boyunca acı çekenlerin yanındaydım.

Hayatım boyunca mazlum kim olursa olsun onun yanındaydım; zalim kim olursa olsun onun karşısındaydım.

Bu yüzden acı çektirenlerin tepkisini çektim.

Onlar tarafından hapsedildim.

Onlar tarafından ağır işkencelerden geçirildi zaten yaralı olan bedenim.

Bunlar yetmezmiş gibi, hapisten çıktıktan sonra da çok uzun süreler işsiz bıraktırılmak gibi bedeller de ödedim.

Hep zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olduğum için çok ağır bedeller ödedim.

Ama bir an için bile zalimlerden aman dilemedim.

Aksine onların üstüne üstüne gittim.

Onun içindir ki bu ülkede darbeci zalimlerin tanklarının karşısına ilk dikilen kişi benim.

Onun içindir ki bu ülkede hukuksuz yargılamalara, yargısız infazlara, insanları insanlığından çıkartan zalim uygulamalara karşı ilk insan hakları kampanyasını başlatan benim.

Onun içindir ki yazdığım “Susma, sustukça sıra sana gelecek” gibi cümlelerle, insanları başkalarına yapılan zulümlere karşı suskun kalmamaya çağıran benim.

Onun içindir ki yazdığım “Susma haykır, zulme hayır”, “Zulme karşı direneceğiz; yılgınlık yok, direniş var” gibi cümlelerle, insanları zalimlere karşı direnmeye çağıran benim.

Zalimlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldim.

Darbe dönemleri başta olmak üzere her dönemde ben böyleydim.

Zalim kim olursa olsun onun karşısında, mazlum kim olursa olsun onun yanında olan biriydim.

Bu yaşımdan sonra değişecek değilim.

Benim önemsediğim, kulak verdiğim tek ses vicdanımın sesi.

Uzun bir vicdan yürüyüşü benimkisi.

Bu yürüyüşte hiç terk etmedi vicdan beni.

Ben de vicdanımı terk edemem.

Vicdansızca yazıp çizemem.

Birilerinin hatırı için birilerine sövemem.

Evet, Lütfü Oflaz rahatsız!

Yönetim de Lütfü Oflaz’dan rahatsız!

Nitekim benden duydukları rahatsızlık had safhaya varmış olmalı ki, bundan önceki “Terk etmedi vicdan beni” başlıklı yazım yayınlanmadı.

Dahası, bugüne kadar yazdığım muhalif yazıların bana duyulan saygının gereği olarak yayınlandığı, ama böylesine muhalif yazılar yazmaya devam ettiğim sürece yazılarımın yayınlanmayacağı uyarısı da yapıldı.

Öyleyse artık veda zamanı.

Beni okuyup izleyenler, helal edin haklarınızı.

Etiketler: lütfü oflaz
Okunma Sayısı: 6003
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aydın Yıldız

    4.7.2017 15:41:46

    Yandaş, yalaka basının (yazılı ve görsel) gerçek yüzünü gözler önüne seren bir yazı. Tabii ki sadece bu yalaka, yandaş basını okuyup dinleyenler gerçeklerden bihaber oluyor ve okuyup dinlediği yandaşların söylediğini gerçek zannediyor.

  • Ali KALKAN

    29.6.2017 19:51:55

    Vicdanının sesine kulak veren Ahmet TAŞGETİREN'i de yakında kapı dışı ederler. Çünkü vicdan sahiplerine yalaka medyada yer vermezler.

  • Ali KALKAN

    29.6.2017 19:44:20

    Geç kalınmış bir ayrılık. Çünkü zulme karşı üç maymunları oynayanlarla veya zulme destek olanlarla aynı karede olmak, onlar gibi olmak demektir.

  • Hasan

    29.6.2017 18:02:51

    Muhalefet muhal

  • Toygar

    29.6.2017 16:39:44

    Star niye yayınlamamış ki bu yazıyı? Ne var anlamıyorum. Gayet açık sözlü, kendi fikrini ifade eden, kendi penceresinden bakan, bir yönüyle hakikatleri de terennüm eden güzel bir yazı!. Niye yayınlayamamış ki! Anlamadım gitti be ya! :)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı