Kahramanmaraş Yeni Asya Vakfı tarafından organize edilen “Kur'an-ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi ve Risale-i Nur” konulu seminere konuşmacı olarak genç yazarlarımızdan Mustafa Usta katıldı.
Usta, sözlerine Kur’an-ı Kerim’in Türkçe meallerinin yazılmasına karşı olmadığını; ancak Kur’an’ın yasaklanıp tercümesinin onun yerine okutulması hususunun ise sorgulanması gerektiğini ifade ederek sözlerine başladı.
Yazar Mustafa Usta daha sonra Kur’an- Kerim’e karşı başlatılmış olan suikasta ilişkin şunları ifade etti:
“1898 yılında “İngiliz Meclis-i Mebusanında Müstemlekat nazırı elinde Kur’ân-ı Kerîm’i göstererek söylediği bir nutukta, ‘Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız’ diye hitabede bulunmuş.” Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu yılları Kur’an’a karşı su-i kastın başladığı devir olarak nitelendirmesi de son derece dikkat çekicidir. Yine 1932 yılına işaret ettiği şu sözleri de konunun daha iyi anlaşılması adına önemlidir: “Bundan on iki sene evvel işittim ki, en dehşetli ve muannid bir zındık, Kur’ân’a karşı suikastını, tercümesiyle yapmaya başlamış ve demiş ki: ‘Kur’ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin.’ Yani, lüzumsuz tekraratı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş.” Tüm bunlar birleştirildiği zaman 1989’da başlayan çalışmaların, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile 1928 yılında gerçekleştirilen Harf devrimi ve 1932 yılında gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim’in ve ezanın Türkçeleştirilmesi ve asıllarının tamamen yasaklanması gibi uygulamalarla devam ettirildiği anlaşılmaktadır.”
RİSALELER UMUMUN MALIDIR
Yazar, Risale-i Nur’un bu dönemde Kur’an-ı Kerim’in tekraratına dair yapılan saldırılara karşı, Kur’an-ı Kerim’de ayetlerin tekrarının “gayet kuvvetli bir i'caz ve gayet yüksek bir belâgat ve mukteza-yı hale gayet mutabık bir cezalettir ve fesahat olduğunu, ispat ettiğini, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri tarafından telif edilen 25. Sözün, yapılan tüm saldırıları akim bıraktığını ifade eden yazar, sözü Risale-i Nur’a bandrol engeline getirerek, "Risale-i Nur’un bunca hizmetine rağmen bugün basımının durdurulması akıllara, 'Bandrol engeli kime hizmet ediyor?” sorusunu getirmektedir" dedi.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, “Risaleler umumun malıdır, herkes neşredebilir” dediği halde "Risaleler'in tekelleştirilmeye çalışılıyor olmasının ve uluslar arası antlaşmalarla bağdaşmayan bu uygulama ne ile izah edilebilir?" diye sordu. Usta, “Cumhuriyetin ilk yıllarında Diyanet’in kurulma sebeplerinden biri rejimle barışık ve hatta rejimin propagandasını yapan din görevlileri yetiştirmekti. Bugün de maalesef hala resmi ideolojinin tesiri altında olan bu kurumun Risale-i Nur’un basımında tek yetkili kılınması geçmişte olduğu gibi bugün de dini faailiyetlerin kontrol altına alınmasına netice verir. Bu uygulama da bir tabi olma zorunluluğunu beraberinde getirir.” dedi.
Program, Yazar Mustafa Usta’nın soruları cevaplandırması ile sona erdi.
Haber: İsmail Uyan / K.Maraş
Fotoğraf: Abdülkerim Boztepe