"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur'a göre Nevruz Günü’nün ifade ettiği derinlik...

20 Mart 2017, Pazartesi 15:13
“Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden Onuncu Söz’ün On Birinci Hakikatinde belirtilen; insanın, mahlûkatın tarz-ı tesbîhât ve ibâdetine müdâhalesi ne demektir?”

Nevruz ve Haşir

Bediüzzaman Onuncu Söz’ün Onuncu Suretine şu cümle ile başlıyor: “Gel, bugün nevruz-u sultanîdir. Bir tebeddülât olacak, acip işler çıkacak. Şu baharın şu güzel gününde, şu güzel çiçekli olan şu yeşil sahraya gidip bir seyran ederiz.”1

Nevruz-u sultanî bahar mevsimine işarettir. Bahar mevsiminin geldiğini haber verir. Nevruz ile haşir birbirini çağrıştırıyor ve birbirini ispat ediyor. Anlamalıyız ki, bahar geliyorsa, haşir de gelecektir.

Takvimlerimizde 21 Mart Nevruz günü olarak geçiyor.

Duâmız, bu gün baharın gelişini kutlamayı bahane edip, birlik beraberliğimizi ve ülke bütünlüğümüzü bozacak acı olaylara meydan verilmemesidir. Teyakkuz halinde olmaya özen gösterirsek, buna ilâveten bu bahar gününü şükre ve duâya da vesile yapabilirsek imanımıza yakışanı yapmış oluruz.

Aksi takdirde bu günden kazandığımız bir şey olmaz.

Onuncu Söz Haşri İspat Ediyor

Bedîüzzaman Hazretleri, haşrin vukuunu iki kere iki dört eder derecede ispat ettiği Onuncu Söz’de şu âyetin tefsirini yapıyor: “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine. Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir!”2

Bu âyet, insanı düşünmeye ve akıl yürütmeye dâvet ediyor. Her kışta ölen yeryüzü canlılarının, her baharda nasıl diriltildiğini ısrarla nazara veren Kur’ân âyeti, bunu yapan Kudret için insanları diriltmenin ve haşri getirmenin hiç de zor olmayacağını ifade ediyor.

Risale-i Nur, bin yıllık bir boşluğu doldurarak, Onuncu Söz’le Kur’ân’ın bu âyetine cevap vermekte; Öldükten Sonra Dirilmek, Haşir ve Mahkeme-i Kübra konularında Kur’ân’ın işaret ettiği veçhile, aklın ve kalbin de kavraması gereken ipuçları, deliller, burhanlar ve hakikatler olduğunu dünyaya ilân ve ispat etmektedir. Onuncu Söz; On İki Suret ve On İki Hakîkat ile dünyadan kabre, kabirden dirilişe, dirilişten Haşir Meydanına ve Mahkeme-i Kübrâ’ya, oradan da Cennet ve Cehenneme giden yolları akıl, mantık, idrak ve şuur sahiplerine çok net biçimde ispat ediyor.

Haşrin Sokaklarında Gezmek İçin

Bu ispattan sonra, Haşir Müellifi Bediüzzaman diyor ki: “Eğer, haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi, kat’î bir surette anlamak istersen; haşre dair “Onuncu Söz” ile “Yirmi Dokuzuncu Söz”e dikkat ile bak; gör! Eğer baharın gelmesi gibi inanmaz isen, gel parmağını gözüme sok!”3

Evet; haşrin sokaklarında gezmek için Onuncu Sözü okuyalım.

İnsan Yeryüzünde Tasarrufa Sahiptir

Onuncu Söz’ün on birinci hakikati, “İnsaniyet bâb”ı ve “Hak” isminin cilvesidir. Burada ifade edilir ki: İnsan her ismin ism-i azamlık mertebesine mazhar bir ahsen-i takvimde yaratılmıştır. Yer ile göklerin ve dağların yüklenmekten çekindiği Emânet-i Kübrâyı uhdesine almıştır. Yeryüzündeki bütün bitkilerin ve hayvanların düzen ve tanzimleri hakkında söz sahibidir. Onların tesbîhat tarzlarına ve ibâdetlerine müdâhale etmeye yetkilidir. Meleklere tercih edilerek hilâfet rütbesini giymiştir.

Böyle emsalsiz yetkilerle donatılan insan, eğer yaratılış gayesine uygun yaşarsa kendisine saadet-i ebediyenin verilmemesi hiçbir şekilde kabil ve mümkün değildir.4

Burada geçen müdahale ile insanın, hilâfet rütbesi gereği, sair mahlûkat üzerindeki tasarruf yetkisi vurgulanmıştır. Yani ekseriyetle insan nerede isterse, bitki ve hayvan orada sergisini açmakta, orada zikrine devam etmektedir.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 93.

2- Rum Sûresi: 50.

3- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 187.

4- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 147.

Konuyla benzer içerikler:

Risale-i Nur’u niçin çok okumalıyız, Risale-i Nur, neden bu asra bakan bir tefsirdir?

Risale-i Nur eserleri, muhtevası, telif ediliş tarzı, dili ve düzeni itibariyle diğer İslâmî eser ve tefsirlerden farklıdır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/risale-i-nur-u-nicin-cok-okumaliyiz_414017

Mehmet Akif: En büyük âlim odur ki; İşaratü’l-İ’caz’ı anlasın...

Mehmet Akif Ersoy'un Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi ve Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile ilgili değerlendirmeleri Risale-i Nur'un muhteva ve mesajının anlaşılması noktasında oldukça önem taşımaktadır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/mehmet-akif-en-buyuk-alim-odur-ki-isaratu-l-i-caz-i-anlasin_419602

Doğru İslâmı anlama projesi: Medresetü’z - Zehra

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/halil-elitok/dogru-islami-anlama-projesi-medresetu-z-zehra_389766

Din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir Bediüzzaman Üniversitesi

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/din-ve-fen-ilimlerinin-birlikte-okutuldugu-bir-bediuzzaman-universitesi_370309

Etiketler: nevruz
Okunma Sayısı: 4234
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı