“Adalet Bakanının Yargıtay, Ekonomi Bakanının OHAL açıklamaları yeni hukuk skandallarıdır” diyen Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz dünkü scope yayınında konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Güleçyüz, “Yargıtay ve AYM’nin kararları çok tartışılır” dedi. Güleçyüz’ün açıklamaları özetle şöyle; “ByLock’la ilgili olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesinin verdiği bir karar vardı. Bu karara karşı Ceza Genel kuruluna temyiz başvurusu yapılmıştı. Adalet Bakanı Kurulunun bu konuyla ilgili olarak birkaç gün içinde karar vereceğini söyledi ve bu haber gazetelerde çıktı; aynı gün o karar açıklandı. Bakan siyasi bir kişilik, hükümetin bir üyesi. Yargıtay üyesi değil. Bir yüksek yargı organının vereceği karardan haberdar olması ve onunla ilgili açıklamayı onun yapması olacak iş mi? Hukuk devletinde böyle şey olur mu? Bu başlı başına bir skandaldır. Karar zaten problemli, bu şekilde bakan tarafından açıklanması ona ayrıca siyasetin gölgesini düşürmüştür. 

Yargıtay kendi içtihatlarıyla çelişti

Verilen karar da tartışmaya açık. Kim alırsa alsın. Tek başına telefonda bir uygulamanın yüklü olması terör örgütü üyeliği gibi bir suçlamaya dayanak teşkil eder mi? Çok basit bir soru. Diyorlar ki evet eder. Nasıl eder? Daha evvel Yargıtay Ceza Kurulunun, bir kişinin terör örgütü üyesi sayılabilmesi için hangi kriterlerin aranması gerektiğine dair çok detaylı tarifleri var. Bu ByLock kararı ile Yargıtay kendi içtihatlarıyla çelişti. İnsanlara terörist suçlaması yapabilmek bu kadar kolay olmamalı. Dolayısıyla bu karar çok tartışılacaktır.

AYM bu kararı verdi diye doğru mu oluyor?

Yeri gelmişken kısaca Anayasa Mahkemesi’nin ByLock ile ilgili vermiş olduğu karar da tartışmaya açık bir karardır. AYM’nin vermiş olması kararı doğru ve haklı kılmaz. Daha evvel de AYM’nin başka konularda verdiği haksız kararları hep eleştirdik. Başörtüsü ile ilgili yasak getiren ve akla ziyan gerekçelerle bunu savunan kararları vardı geçmiş dönemlerde. Bunları hep tartıştık. AYM bu kararı verdi diye doğru mu oluyor? 

Ekonomi Bakanı “ara formül”le ne demek istedi?

İkinci olarak Ekonomi Bakanı kendi görev alanına girmeyen bir mevzuya temas ederek; ‘OHAL’in gerekçeleri tam olarak ortadan kalkmadığı için buna bir ara formül arıyoruz. Bunu kişisel fikrim olarak ifade ediyorum. Adalet Bakanıyla da görüştüm’ dedi. Neymiş ana formül? İçişleri ve Adalet Bakanlarına bir yıl süreyle kanuni düzenleme yapma yetkisi verilebilir. Bunun detaylarını kendilerine sormak lâzım; neyi kastediyorlar?

Kanun yapmak Meclisin yetkisindedir  

Bir defa kanuni düzenleme yapmak Meclisin yetkisinde olan bir şeydir. İcranın, hükümetin, bakanlıkların değil. İkincisi zaten şu anki OHAL rejiminde de birçok şey İçişleri ve Adalet Bakanlıkları üzerinden yürüyor. Özellikle Adalet Bakanlığının bu süreçteki konumu son derece tartışmalı. Ve yürüyen davalara siyasi müdahale edildiğine dair ciddi kuşkular var. Ve HSK üzerinden Adalet Bakanlığı mahkemelere müdahaleler yapıyor.

ByLock’u tek başına delil saymayan mahkemeler hemen dağıtıldı

İşte ByLock kararları. HSK Başkanvekili birkaç gün evvel dedi ki: ByLock kararlarındaki farklılıklar tamamen hakimlerin takdirinde. Ama bu takdirin kullanılmasından sonrası için baktığımız zaman ‘ByLock tek başına delil olamaz. Bunun içeriğine bakmak lâzım. Kimlerle haberleşildiğine bakmak lâzım’ diye karar veren mahkemeler hemen dağıtıldı. Hakimlerin takdiri sizin değerlendirmenize uymadığı zaman hemen yaptırım uyguluyorsunuz. O zaman nerde kaldı yargı bağımsızlığı? Zaten hukuk devleti açısından işin iyice şirazeden çıktığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu iki açıklama bu tabloya tüy dikmiştir.

Bu böyle devam edemez

Türkiye bunu aşacaktır. Aşması lâzımdır. Hukukun, adaletin hakkıyla, evrensel ilkelere uygun şekilde, inanç değerlerimize de uygun şekilde işler hale gelmesi lâzım ki düze çıktığımızdan söz edebilelim. Türkiye  sağduyu, vicdan, hukuk çizgisinde demokrasinin temel değerleri ekseninde kendine gelmeli, derlenip toparlanmalı, normalleşmeli ve o şekilde yoluna devam etmelidir.”

Scope yayınının tamamına buradan ulaşabilirsiniz: http://www.yeniasya.com.tr/video/adalet-ve-ekonomi-bakanlarinin-skandal-aciklamalari_443485