"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zonguldak’ta Nur ve Yeni Asya rüzgârı

22 Mayıs 2015, Cuma
Gazetemiz Zonguldak Temsilciliği ve Risale-i Nur Enstitüsünün işbirliğiyle “Bir Tecdit Hareketi olarak Risale-i Nur” isimli panel Zonguldak’ta gerçekleştirildi. Hasan Güneş’in yönettiği, Hamza Kara, Şemseddin Çakır, Kâzım Güleçyüz ve Mehmet Ali Kaya’nın konuştuğu panelde gündeme dair önemli mesajlar verildi.

Zonguldak’da Yeni Asya Gazetesi Zonguldak Temsilciliği ve Risale-i Nur Enstitüsünün işbirliğiyle “Bir Tecdit Hareketi olarak Risale-i Nur” isimli panel gerçekleştirildi. Panel açılışı Recep Kaçmaz’ın Kur’ân tilâveti ile yapıldı.

Ardından açılış konuşmasını yapan Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi sayın Hamza Kara sözlerine “Risale-i Nur’un içinde büyük bir enerji var bu pozitif enerji açığa çıkartılırsa sulhu umumî sağlanabilir” diyerek başladı. 

Kara, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Yeni Asya şahısların arkasından gitmez. Yeni Asya dersini yalnızca Kur’ân’dan alan Üstadının, Risale-i Nur Külliyatında belirttiği düsturlarını meşveret sistemini işlettirerek tatbik eder. Yeni Asya İslâm’ın şahs-ı manevisinin hür sesidir. Yeni Asya nasın takdirini kazanmak yahut bir nüfus kazanmak peşinde değildir. Yeni Asya diğer hizmet gruplarını da kendine rakip değil muavin olarak görür ve bu cemaat grupları arasında tutkal vazifesi yapmaya namzettir.” 

Kara sözlerini “Cenâb-ı Hak bizleri bu cemaatten bu cemaat içinde ihlâs, itidal, sebat ile hizmetten ayırmasın” duâsıyla noktaladı.

Açılış konuşmasının ardından “Bir Tecdit Hareketi olarak Risale-i Nur” adlı sinevizyon gösterisi yapıldı.

Sinevizyon gösterisinin ardından panel konuşmalarına geçildi. 

Moderatörlüğünü gazetemiz yazarlanından Hasan Güneş’in yaptığı panelde Harran Üniversitesi Emekli Öğretim Görevlisi Şemsettin Çakır, ilahiyatçı-yazar Mehmet Ali Kaya ve Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz birer konuşma yaptı.

TEDAVİ BEKLEYEN YARALAR

İlk konuşmacı olan Harran Üniversitesi Emekli Öğretim Görevlisi Şemsettin Çakır, “Asrımız hiçbir asrın görmediği fesada muhatap olmuş bir asırdır ve bu asrın kurtuluşu ise ancak asrın adamına kulak vermekle olur. O büyük şahsiyetin ayak izlerine baktığımızda onu ikinci meşrûtiyetten sonra padişaha dönemin yaralarına çare sunarken buluyoruz ve orada padişahtan istediği üç şey halen Türkiye’nin tedavi edilmeyi bekleyen yaralarından. O padişahtan din ve fen ilimlerinin bir arada okutulduğu bir üniversite, Avrupa’nın tekniğine yetişebilmek için Yıldız Sarayı’nın teknik üniversite haline getirilmesini ve hukukta adaletin tam olarak teminini istemişti. Bununla beraber Üstad Bediüzzaman Said Nursî meşrûtiyeti şeriat namına alkışlayan bir İslâm âlimiydi. Ona sen meşrûtiyeti alkışlıyorsun, fakat meşrûtiyet Ümmeti Muhammed’in yönetim şekli değildir denildiğinde şöyle cevap verir: “Sizler hadislerde ısırıcı bir saltanat olarak bahsedilen Yezidi bir yönetim olan saltanatı Ümmeti Muhammed’in yönetim şekli olarak görüyorsunuz da hulefa-i raşidinin yöntemi olan meşveret ve istişarenin bu dönemde teşekkülü olan meşrûtiyeti Ümmeti Muhammed’in (asm) yönetim şekli olarak neden göremiyorsunuz?” Âlem-i İslâm Yezidi sistem olan saltanata ve benzeri yapılara sahip çıktığı için mağlûptur. Avrupa ise hulefa-i raşidinin yönetim şekli olan meşveret sistemi benzeri yapıları tekâmül ettirdiği ve her alanda tatbik ettiği için galiptir” şeklinde konuştu.

KUR’ÂN-I HAKÎMDEN DEVALAR

İlahiyatçı-yazar Mehmet Ali Kaya ise şöyle konuştu: “Müceddidlik bir şeref ünvanı yahut birilerinin birilerine lutfettiği bir unvan değildir. Nasıl ki şehadetin makamı ahirete bakarsa müceddidliğin makamı da ahirete bakar, müceddidlik makamı fiil ve dâvâ gerektirir asrın hastalıklarını teşhis ve tedavi yöntemleri sunmak gerektirir. Müceddid ve müçtehidler kendi fikirlerini sunmazlar. Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Hakîm’de idrakimize sunduğu marziyatını beyan ederler. Peygamberler ardında mal miras bırakmazlar. Onlar ardlarında ilmi miras bırakırlar. Kim o ilme sahip çıkarsa o ilme sahip olur ve peygamberin varisi olur. İşte bu cihetle müceddidler peygamber varisleridirler. Asırlardır ilmin karşısında olan cahil güruhunun ilme düşmanlığı bilmemekten değildir yalnızca. Meselâ Arap dahilerinden ve entelektüellerinden olan Ebu Cehil cahillerin babası sıfatını bilgisizliğiyle almamıştır. O ilmin hakikatini bilmemesiyle bu sıfatı almıştır. Öyleyse bilgi, hakikatini bildiğimizde ancak dünya ve ahiretimize hizmet edebilir. Mü’minler için bu zamanın yaralarına derman ancak Kur’ân eczanesinden bulunabilir. Kur’ân’ın ilk emri oku iken ve Cenâb-ı Hakk’ın üzerine yemin ettiği şeylerden biride kalem iken bu zamanın mü’minlerinin düştüğü zilletlerinin sebebini başka milletlerde aramalarına lüzum yoktur. Bizim okumaya ve ilme karşı menfi duruşumuz bizi bu günkü duruma getirmiştir. Öyleyse içinde asrın hastalıklarına Kur’ân-ı Hakîm’den dermanlar bulunan ve bir ilim deryası olan Risale-i Nur Külliyatı’nı okumak ve okutmak İslâm âlemini bu gün ki halinden kurtaracak önemli bir adımdır. Bizler Üstadımızın peşinden körü körüne giden kişiler değiliz. Arkasından gidilmesi gereken âlimde şu beş özellik olmalıdır: 1) Şüpheleri giderir. 2) Tahkiki imanı arttırır. 3) Sizi dünyadan ahirete çağırır. 4) Riyadan ihlâsa çağırır. 5) Kibirden tevazuya çağırır. Onda bu özelliklerin tamamını görüp onun ayak izlerini takip etmekteyiz.”

Panelistler konuşmalarının ardından soruları cevapladılar. Panelin ardından Kâzım Güleçyüz ve Mehmet Ali Kaya kitaplarını imzaladı. Panel uhuvvetin tazelendiği güzel ortamlara sahne oldu. 

YAYINLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz de konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Üstad, geçen asrı fırtınalarıyla sarsan emek-sermaye çatışmasının çözümü olarak dinimizin zekât emriyle faiz yasağını insanlığın gündemine taşıdı. Dini, siyasette kendi taraftarlarınızın tekelinde gösterirseniz büyük çoğunluğu dinin karşısına geçirirsiniz. Bu büyük bir vebaldir. Cemaatlerin aslî görevi Allah rızasını hedef alarak, maneviyatımızı zenginleştirecek hizmetlerde bulunmaktır. Cemaatler siyaset tartışmalarıyla değil, bu varoluş amacına uygun hizmetleriyle anılmalı. Üstad mü’minleri radikal anlayışlara karşı uyarırken müsbet hareketi öğütlüyor. Bu uyarıların dikkate alınmayışı onlarca yıldır İslâm âlemindeki karmaşaların ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. Yakın tarihte  dün Arap baharı konuşulurken bugün gelinen noktada Mısır’da verilen idam kararlarını içimiz yanarak izliyoruz.” Panelin ikinci bölümünde dinleyicilerden gelen soruları tek tek cevaplayan Güleçyüz, “Bizler özellikle bu dönemde okumalarımıza daha çok önem vermeliyiz, bilhassa Risale-i Nur okumalarına fazlaca mesai ve zaman ayırmalıyız. Ama bu okumaları eserlerin tahrif edilmemiş basımları üzerinden yapmalıyız. Bunun yanında 45 yıl 3 aydır Risale-i Nur’un medyadaki dili olan gazetemize ve diğer yayınlarımıza, kitaplarımıza, dergilerimize sahip çıkmalıyız” dedi.

 

NOT: Cenazesi dolayısıyla panele katılamayan Yeni Asya Gazetesi Düzce temsilcisi Necdet Pehlivan ve ailesine başsağlığı diliyor, Merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyoruz.

Esra Nur Cinali / Zonguldak

Okunma Sayısı: 3209
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı