"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

666 Hatıra Külliyat

H. Muharrem OKUR
05 Mayıs 2016, Perşembe
Risale-i Nur Külliyatı’nın yazılış şeklinin tarihte bir örneğini görmek mümkün değildir. 1927-1950 yılları arası bu eserler daha ziyade elle, 1940’lı yıllardan itibaren ise el ve teksir makinası ile çoğaltılarak yayıldı. İdam, zehirlenme, öldürülme, senelerce sürülme pahasına.

1950-1960 yılları arası Demokratlar’ın dönemi idi. Bu dönem Üstadımızın Risale-i Nurları Latince olarak en güzel matbaalarda bastırdığı, en güzel ciltlerle cilt ettirdiği yıllardı. Bu döneme ait Risalelere maalesef hiç sahip olamadım. Birkaç defa 1958’li yıllara ait Risalelere sahip olanlarla karşılaştık, satın veya hediye olarak kimse vermedi. Artık o yıllara ait hatıra Risaleye sahip olmak hayal. Ayrıca o yıllarda Üstadımızın parası yok, ağabeylerimiz fakir, sayıları çok az. 1950’li yıllarda para verilerek alınıp okunmuş Risaleler. 1985 yılından sonra ise kitap bollaşmış, Nur Talebelerinin maddî durumları iyileşmiş, sayıları 1950’li yıllara göre çok artmış. İfsad şebekeleri 1926 yılından günümüze kadar Risale-i Nurları yasaklamak, yasaklatmak için akla gelmeyecek tuzaklar kurdular. Yayınını yasakladılar, toplayıp yaktılar, başta Üstadımız olmak üzere kahraman ağabeylerimize maddî manevî her türlü eziyet etmelerine rağmen Nurların yayınlanmasına mani olamadılar. 

Risale-i Nurları yayınlayan yayınevlerinin 15 adetten fazla olması ifsat komitelerini yeniden harekete geçirdi. Yıllar ilerlemiş Deccal komitesinin taktikleri çoğalmıştı. Risale-i Nurları sahteleştiren bir yayınevini bahane ederek Risale-i Nurları devlet tekeline aldırdılar. Normalde yapılması lâzım gelen, sahteleştirmeyi yapan yayınevinin yanlışını düzeltmekti. Bu bahane ile yaklaşık 666 gün Risale-i Nurlar yayınlanmadı. Daha doğrusu bandrol vermeyerek Nurların yayınlanmasına mani oldular.

Gazetemiz, kahraman ağabeylerimiz, hassaten Ankara’daki ağabeylerimiz, kahraman avukatımız Kadir Akbaş, Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz olmak üzere, yazı işleri kadromuz ve bütün okuyucularımızın, bu yasağa karşı kahramanca mücadelesi neticesinde büyük bir zafer kazanıldı. Bu zafer, Nur Talebelerinin zaferi idi. Bu zaferle bizler bundan sonra kıyamete kadar yayınlanacak Risale-i Nurlardan manen istifade hakkı kazandık. Bu zaferi kazanırken hem iç hem dış nifak odakları bizim hizmetlerimizi baltalamak ve cemaatimizi bölmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Risale-i Nurların yasaklanması demek, maddî ve manevî her türlü belâ ve musîbete dâvet etmek idi. 666 gün zarfında bunların birçoğunu yaşayarak gördük. Risale-i Nurlara ilişenlerin yediği tokatlara üzülerek şahit olduk.

Yukarıda çok azını yazdığım sebeplerinden dolayı, yayınevimiz “Süper kalite 666 Hatıra Külliyat” hazırladı. Bu Külliyata neden çok fazla sahip çıkmamız gerektiği hususunun sebeplerini aşağıda birkaç maddede sıralayabilirim:

1- Uygun, baskı kalitesi, cildi, kullanılan kâğıt çeşidi ile Üstadımızın arzu ettiği özelliklere yakın olduğu için.

2- Yeni Asya cemaatimizin çok önemli zaferinin gelecek nesillere en güzel şekilde aktarılması için.

3- Çocuklarımıza gelecekleri için hazırladığımız çeyizlerin (değerini kaybetmeyen, modası geçmeyen, teknik özelliklerini daima koruyan) en güzeli olacağı için.

4- Türkiye şartlarında yayıncılık yapmak, hele Yeni Asya gibi birçok değişmez prensipleri olan, “İşlerin hayırlısı zor olandır.” hadis-i şerifi manasınca, akıl almaz güçlüklerle mücadelesini sürdüren Yeni Asya’ya destek olmak için. [Not: Bizim evde 2-3 Külliyatımız var, diyen ağabeylerimiz cezaevlerine gönderilmek üzere bize hediye edebilirler (teklifimiz hatıra Külliyat alan ağabeylerimizedir.)].

5- Bazı zamanlarda 1 saatlik bir nöbetin şahadetle neticelenmesi halinde çok büyük sevap kazanılması hakikati, mana itibarı ile Üstadımızın ifadesi. Hatıra Külliyatımıza sahip olmanın önemine bu yönü ile de bakmamızın mübalâğa olmadığını düşünüyorum. Gerçekten şu an cemaatimiz bu halleri yaşıyor diyebiliriz.

6- Hatıra Külliyatımızı farklı yerlere ulaştırıp tanıtabilirsek bizim dışımızdaki kimselerinde müşteri olabileceğini gözden ırak etmeyelim.

7- Her dershanemize bir Külliyat almak.

8- Talebe kardeşlerimize taksit konusunda yardımcı olmak.

Allah yardımcımız olsun.

***

MEKTUP

Bismillahirrahmanirrahim,

Âlemlerin Rabbi olan Allah u Teâlâ’ya sonsuz hamd u senalar ve sonsuz şükürler olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen iki cihan güneşi Efendimiz Hz. Muhammed’e (asm), âline, ashabına ve bütün Müslümanlara salât ve selâm olsun. 

Muhterem Ağabeyim Hasan Muharrem Okur;

Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi her daim üzerinize olsun. Sıhhat, selâmet ve afiyette olmanızı temenni eder; hürmet ve muhabbetlerimi belirtir; her şeyin gönlünüzce olmasını Hak Teâlâ’dan niyaz ederim.

Mektubunuzu aldım. Mektubum çok uzun olmayacak demişsiniz, ama dolu dolu bir sayfa göndermişsiniz. Her yazdığınız kelime ve kelâmın gönlümde yeri ve karşılığı vardır, bundan emin olabilirsiniz. Dolayısıyla size cevap vermek yerine, sizinle duygu ve düşüncelerimi paylaşmak ve sizinle hasbihal etmek isterim. Zaten mektubun bir özelliği ve işlevi de paylaşım ve muhabbet aracı olmasıdır. Buna da en çok biz mahkûmlar muhtacız. Benim okumayla aram iyidir, okumayı severim. On yaşımdan beridir okuyorum. Şimdi de elimde Kadı Iyaz’ın Şifa-i Şerif’inin şerhi var. Onu okuyorum. Üstadımızın hıfzına aldığı ve On Dokuzuncu Mektub’u hafızasından yazdırırken dayandığı eserlerden biridir. Ben Risale-i Nur’u okumaya başlamadan önce farklı okumalarım olmuştu. Risale-i Nur’u okumaya başlayınca bu farklı okumalarımın çok faydalı olduğunu gördüm. Üstadımızın ne demek istediğini anlamada bana yardımcı oldu. Şimdi bile farklı eserler okumakla ufkumun genişlediğini, özelde Kur’ân ve sünneti, genelde de Risale-i Nur gibi zamanımıza istikamet dersi veren eserleri anlamada ve kavramada zihnime zindelik verdiğini görüyorum. 

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî bir talebesine şöyle bir anısını anlatıyor: 

“Gençliğimde Tahir Paşa’nın konağında kalırken bana bir oda tahsis etmişti. Ben orada kalırdım. Her gece yatmadan önce iki buçuk saat kadar hafızamdakileri tekrar ederdim. O zaman hakaikten doksan kitabı hıfzıma almıştım. Her gece üç saat hafızamdakileri tekrar etmekle üç ayda bir bu kitapların tekrarını yapıyordum, devrediyordum. Cenâb-ı Hakk’a şükür, kardeşlerim, bütün o mahfuzatım, o tekrarlarım, Kur’ân’ın hakaikına çıkmaya, bana basamak oldular. Sonra Kur’ân’ın hakaıkına ulaştım, çıktım. Baktım, her bir âyet-i Kur’âniye kâinatı ihata ediyor, gördüm. Artık ondan sonra başka bir kitaba ihtiyacım kalmadı. Kur’ân bana kâfi ve vâfi oldu.

Hal-i âleme bir diyeceğim yok. Gerçekten de sizin dediğiniz gibi çok dikkatli olmak gerekiyor. Kimin niyeti nedir, gidişatı nereyedir çok iyi bilmek ve gözlemlemek icap ediyor. Bunun için de bana göre evvelâ Kur’ân ve sünneti iyi okumalı ve doğru anlamalı, hakkını vererek yaşamalı diye düşünüyorum. Kur’ân ve sünnetin ruhuna sahip bir insan, Allah’ın izni ve inayeti ile ahirzaman deccalı ve fikriyatına karşı sağlam ve metin bir kal’aya sığınmış olur. 

Uhuvveti netice veren muhabbettir. Bakın sizin bana beslediğiniz sevgi ve muhabbet beni size kardeş kıldı. Bundan daha güzel ne olabilir? Sanırım Müslümanların en büyük eksiği ve açmazlarından biri, aralarında sevgi ve muhabbetin olmayışıdır. Ben sizi Allah için seviyorum, bu bana yeterdir. Allah’ın izni ve inayeti ile kalbimdeki bu sevgi ve gönlümdeki bu muhabbeti hiçbir fikriyat ve zeval yok edemez, tersine çeviremez. 

Benim de mensup olduğum bir camia var. Ama bu beni sizi sevmekten ve size karşı muhabbet beslemekten alıkoymuyor, alıkoyamaz da. Buna dair söylenecek şeyler varsa da, ben sözü fazla uzatmayayım. Hem uzun söze ne hacet, ben sizi Allah için seviyorum. Bu sevgi üzere Rabbimizin bizleri dünya ve ahirette bir araya getireceğine inanıyorum.

Beraber kaldığım kardeşlerimin selâmlarını iletir, sizi Allah’a emanet ederim. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. 

Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebeden daima üzerinize olsun. Selâm ve duâ ile.

Süleyman Toprak, 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi, A-21 OSMANİYE

Not: Mektuptaki isimler değiştirilmiştir.

Okunma Sayısı: 3334
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı