"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ertuğrul Bey

H. Muharrem OKUR
23 Eylül 2016, Cuma
İzmir vilayetine gelip, birkaç gün kalan kimselerin mutlaka uğrayıp gezdikleri yerin ismi Kemeraltı’dır.

Bundan 10-15 yıl önce İzmir’in ticarî yönden kalbi diyebileceğimiz yerdi. AVM’ler yayılınca bu özelliği biraz azalmış olsa da kuyumculuk sektörü başta olmak üzere bir kısım sektörlerde önemli olma özelliğini koruyor. Benim neşriyatçılık hayatımda Kemeraltı semtinin çok özel bir yeri var. 1982 yılından beri Kemeraltı esnafı ile birlikteyiz. Yayınlarımızı tanıttığımızı belirterek dükkânlarına gittiğimiz ilk günden itibaren bugüne kadar bize ve yayınlarımıza sahip çıkan çok kimse vardır.

Otuz yılı aşan ve babadan oğula devreden, yayınlarımıza dost kimseler var. Kemeraltı esnafı çok şefkatlidir. Dükkânına girdiğiniz zaman sizi bir psikolog gibi inceler, müşterisi varsa kibarca buyur eder. Müşterisi gidince de mutlaka sizinle ilgilenir, sizi teşvik etmesi gerekiyorsa sizden birşey alır, komşusuna, akrabasına sizi tavsiye eder veya sizi tavsiye ettiği yere bizzat kendisi götürür. Kemeraltı esnafını ben çok severim. Aralarında bulunmaktan çok memnun olduğum insanlarla yüzlerce diyebileceğim hatıralarımız var. 2016 yılını dahil edersek 34 yıldır bazı günlerimizin 8-10 saati Kemeraltı esnafının arasında geçti. Bu iyi kimselerle çok değişik tanışma vesilelerimiz oldu. Cemaat mensubiyeti, yakınları, dükkân ziyaretleri ile el ilânı, gazete dağıtımı vesilesi ile…

Yazımızın başlığı yaptığımız Ertuğrul Bey’in de kendisi ile tanışmadan evvel dükkânının önünden belki yüzlerce defa geçtim. Tarihî eşyalarla birlikte lokum çeşitleri sattığı mütevazi bir dükkânı vardı.

Zaman zaman bildiğiniz gibi ücretsiz gazete dağıtıyoruz. Dağıtırken bir gazete de ona uzattım. Gayrimemnun aldı. Hayırlı işler deyip ayrıldım. Biraz zaman geçti, tekrar uğradım, başka bir yayınımızı hediye ettim. Dükkânı yolumun üzerinde olduğu için selâm verip her zaman bir hediye yayınımızdan bırakıp geçiyordum.

Tam ne kadar zaman geçti bilmiyorum, yine selâm verip tam ayrılacak iken çay içmeye dâvet etti. Tanıştık. Uzunca bir tanışma sohbeti yaptık.

Üniversiteyi Almanca üzerine okumuş. Yurtdışında birçok ülkeyi gezmiş. İzmir’e gelen turistleri de ticarî amaçla gezdiriyormuş. Almanca’nın dışında beş dil daha bildiğini söyledi o samimî ortamda. Konuşmamızdan, klâsik ifadelerle, şahısların yanlışları ile İslâm’ı değerlendiren, onlara düşmanlık derecesinde kızan bir kimse olduğu ortaya çıkıyordu. Irkçıların iyice bozuk fikrini benimsediği, imanî bilgilerinde şüphelerinin olduğu açıkça gözüküyordu.

Ertuğrul Bey’in dış görünüşü gayet düzgün olmasına rağmen kanserle birlikte iki hastalıktan tedavi görüyordu. Çalışma gücünün yüzde yetmişini kaybetmiş olmasına rağmen bürokratik engellerden (kendi ifadesine göre, rüşvet vermediği için) dolayı bir türlü malûlen emekli olamamıştı. Konuşmamızdan bize karşı biraz meylettiğini hissettim.

Bizim selâmlaşmalarımız, yayınlarımızı hediye etmemiz 2-3 yıl devam etti. Bu arada ben dükkânının önünden geçip selâm verince ısrarla dükkânına dâvet eder, onun ruhî durumuna uygun Nurlardan aktardığım bahisleri dikkatle dinlerdi. Hastalıklarından hiç şikâyet etmezdi. Gazeteye de evini abone yaptım. Cezaevi hizmetleri artınca Ertuğrul Bey’in dükkânına çok az uğrayabiliyordum. Dükkânına uğradığım zaman hanımı vardı. Kocasının dükkâna az geldiğini, evde istirahat ettiğini söyledi. Telefon ettim, akşama yemek hazırlıyorum dedi. Birkaç defa evine dâvet etti çok samimî olduk. Fakat gidemedik. Elden dağıtım sona erince gazeteyi internetten okuduğunu söyledi. Çok defa Yeni Asya cemaatine çok büyük hüsn-ü zannını ifade eden cümleler kullandı. Ziyaret edemediğimiz için mazeret beyan edince  “Zarar yok, sizler gönüller yapıyor, Cennet’e insan kazandırıyorsunuz”  derdi.

Bayramın ilk günü telefonumun mesaj bölümünde Ertuğrul Şahin ismini görünce bayram mesajıdır diye dikkat etmedim. Dördüncü gün bayram mesajlarına dikkatlice bakınca Ertuğrul Beyin vefat ettiği (birinci gün) bayramın ikinci günü de cenaze namazının kılınacağını bildiren cümleleri gördüm. Çok üzüldüm. Allah rahmet etsin. Amin.

NOT: Ertuğrul Bey’e duâya vesile olmak, ihlâs düsturlarından olan ölümü hatırlamak, hatırlatmak için yukarıdaki satırları kaleme aldım.

Okunma Sayısı: 1902
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Çetin

    23.9.2016 11:53:54

    Allah rahmet eylesin. Çok yönlü ibretlik bir yazı. Yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Said YÜKSEKDAĞ

    23.9.2016 10:11:30

    Allah gani gani rahmet eylesin..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı