Devam eden süreci gazetemiz detaylı şekilde verdiği için kısaca bahsetmekle yetiniyorum. Gazetemiz başta olarak emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bu olayla da NEŞRİYAT HİZMETLERİ’ne ve özellikle GAZETEMİZE vermemiz gereken önemi bir defa daha görmüş olduk. Ayrıca İstanbul’da yaşayan ağabeylerimi,  kardeşlerimi, ablalarımı, Türkiye’nin en büyük kitap fuarında neredeyse RİSALE-İ NUR’U tek başına temsil eden ve bütün dünyaya Risale-i Nur’ların serbestiyetini haykıran, yakın zamana kadar yapılan fuarların en güzelini gerçekleştiren ekibimize, İstanbul’daki 600’e yakın noktada otobüsler ve billboardlar vesilesi ile verdikleri ilân hizmetleriyle bizi tarifsiz şekilde memnun eden kahraman Nur Talebelerini tebrik ederim. Allah razı olsun. Hizmetlerimizin merkezinden bu güzel hizmetlerin devamını bekliyoruz.

DERGİLERİMİZ’le alâkalı gazetemizdeki ilânımız devam ediyor. Son mahkeme kararından sonra da görüyoruz ki dergilerimize olan ihtiyaç artacaktır. Bu konudaki güzel gelişmelerin devam edeceğini umuyorum. Belki daha önce yazmış olabilirim, fakat tekrar etmek isterim ki Medrese-i Yusufiyelerle irtibatı dergilerimizle sağlıyoruz. Külliyat ve diğer kitaplarımızı bir veya birkaç defa gönderiyoruz. Ancak irtibatımız uzun yıllar devam ediyorsa bu dergilerimizin hizmetiyledir. Bunu aynı hususta defalarca gelmiş mektuplardan anlıyoruz. Dergilerimizi bir kişiye gönderiyoruz, ancak 20-30 kişilik koğuşlarda okunuyor, onlarca kişi istifade ediyor. Hatta okunduktan sonra ailelere ulaştığını dahi biliyoruz. Yani dergilerimiz Risale-i Nurlara köprü olma mahiyetinde birçok kimselere bu vesileyle ulaşıyor. Yayınladığımız mektup örnekleri sizin de gördüğünüz üzere bu fikirlerimizin delilidir.  

Bu haftaki mektubumuzla sizleri baş başa bırakıyoruz

***

MEKTUP

Sayın Muharrem Okur abi, 

Sözlerime başlamadan önce sizleri Allah’ın selâmıyla selâmlarım. Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühu;

20 yıllık bir Yeni Asya okuyucusu olarak yapmış olduğunuz çalışmaların ne kadar önemli olduğunu şimdi yaşayarak cezaevinde daha iyi anlamış bulunmaktayım. Göndermiş olduğunuz 4 dergiyi 20.02.2017 tarihinde aldım. 7 aylık bir ayrılıktan sonra dergilerimizi tekrar elime almanın mutluluğunu ve hazzını tarif edemem. Sadece bu mutluluğu bana yaşattığınızdan dolayı sevgi ve muhabbetlerimi arz ederim. 

Rabbim yaptığınız bu hizmetlerden dolayı, sizleri ve ekibinizin yar ve yardımcısı olsun. Bol ecirlerle sizleri mükâfatlandırarak muvaffakiyetler nasip etsin inşaallah. 

10 yıllık bir polis memuru olarak, Darende Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinde (Şehir merkezine 4 km’lik mesafede.) Trafik polisi olarak çalıştığım esnada, 15 Temmuz hain darbe girişiminde de sabaha kadar silâhlı bir şekilde nöbet tuttuğumuz ve yaşanan hiçbir olay olmamasına rağmen, darbeden 8 günden sonra 23.07.2016 günü 155’e yapılan önceden planlanmış uydurma bir ihbar ve biz gözaltına alındıktan sonra iş yerinde beraber çalıştığımız 4 arkadaşın, suç uydurmak amacıyla tutmuş oldukları bir tutanaktan sonra tam 7 aydır tutuklu bulunmaktayım. Bu tutukluluk süresi içerisinde ailem 900 km uzaklıkta olduğu için, tam 5 aydır 4 çocuğumu ve eşimi görememekteyim. Halen devlet memurluğundan ihraç edilmediğimi belirteyim. Hakkımdaki iddialar ile ilgili detaylı bilgiyi avukatımdan öğrenebilirsiniz.

Başımıza gelen bu olaylara, kader cihetiyle baktığımda demek ki hapiste yiyecek rızkımız varmış ki rızkımız bizi buraya çağırmış. Ayrıca “Beşer zulmeder kader adalet eder. Biz hangi fiilimizle kadere fetva verdirdik ki başımıza bu musîbet geldi.” diye kendimizi bir nefis muhasebesine çekmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

Biz inananlar olarak, kendimizi bu dünyanın fani zevk ve sefasına ve dünya nimetlerine fazla kaptırıp dünyevîleştiğimizden dolayı Rabbim bizleri böyle bir musîbetle uyarıp kendimize gelmemizi sağlayarak, dinimizin kıymetini ve değerini daha iyi anlayıp silkinerek kendimize gelmemize vesile olacağını düşünüyorum. 

Bizler haksız yere böyle bir musîbete giriftar olarak, Medrese-i Yusufiye’ye girmiş bulunmaktayız. İnşaallah 1 saatimiz 24 saat ibadet hükmünü kazanmasıyla ve inşaallah bu şekilde ahiretimizin de kurtulmasına vesile olmasını Rabbim’den niyaz ederek, bu hapsimizden tam istifade etmeye çalışıyoruz… Nasıl ki; eskiden Risale-i Nurların inkişafı hapishanelerden olduğu gibi yine inşaallah hapishanelerden olacağını ümit ediyorum. 

“Takdiri Hüda kuvveti bağzu ile dönmez; bir şema ki Mevlâ yaka üflemekle sönmez.” 

Üstadın; “Ümitvar olunuz şu istikbal inkılâbatı içerisinde en yüksek gür sâdâ İslâm’ın sâdâsı olacaktır. Ne yapayım acele ettim kışta geldim, sizler inşaallah Cennetasa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen Nur tohumları zemininizde çiçek açacaktır.” Sözleri bizlere istikbal ve nesl-i ati için ümit vermektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle, yaşanan olayların bizlere daha çok şevk verip; ülke için, millet için, demokrasi için, özgürlükler için ve bir daha böyle olayların yaşanmaması için daha çok çalışıp ülkemiz ve milletimiz için faydalı birer ferd olmaya çalışıp, yaşananların umumî bir sulhe vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Sözlerime son verirken, Rabbimden şevk ve gayretlerinizi arttırmasını diliyorum. Selâm ve saygılar sunuyorum.

Özkan TERZİ, T Tipi Cezaevi, A-19 Koğuşu, Malatya

NOT: Mektuptaki isim ve adresler değiştirilmiştir.