"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kim çok kazanmak istemez?

H. Muharrem OKUR
15 Eylül 2016, Perşembe
1990’da yaşadığımız olayda maddî varlıklarımızın tamamı, yazarlarımızın bir bölümü;1992’de yaşadığımız olayda ise yetişmiş kadrolarımızın büyük bölümünü kaybettik.

Bu iki büyük olay yayıncılığımızda köşe taşıdır diyebiliriz. 1990 yılındaki olaydan sonra 25 yılda yayınlanan Risale-i Nur Külliyatı hariç bütün eserlerimiz, Yenibosna ve Cağaloğlu’ndaki binalarımız elimizden alındı. 

Bu olaylar cemaatin gözünün önünde cereyan ettiği içindir ki, yapılan zulüm ve haksızlıklar cemaat fertlerini şevk ve gayrete getirdi. Bu olaylarda İç bünyemiz fazla sarsılmadığı gibi, bu heyecanla yayınlarımızın ana gövdesi olan gazetemizi, cemaatimiz 15 gün gibi kısa bir sürede yeniden çıkarttı. Şevkle hizmetlere devam edildi. Ancak 1992 yılında iç bünyemizde oynanan yeni bir oyunla yazar kadromuzun büyük ekseriyeti ayrıldı. Oynanan bu yeni oyun, cemaatimizin şevkinin kırılmasına, yavaş yavaş yayınlarımıza olan ilgisinin azalmasına sebep oldu. Yazarlarımızın büyük ekseriyetinin farklı yerlere gitmesi yayınlanan kitap sayısını azalttı. Yayıncılık hizmetlerinin en büyüğü iken kısa sürede bir hayli gerilere gittik.

Oynanan oyunlar neticesinde Yeni Asya’ya alternatif yeni yeni yayınevleri kuruldu. O günün şartlarında mevcut yazarlarımızın kitaplarını basamayınca, yazarlarımıza kitaplarınızı farklı bir yayınevinde bastırabilir veya yayınevi kurabilirsiniz, dedik. Gençlik Yayınevi Şaban Döğen Ağabey tarafından bu vesileyle kuruldu. Yıllar ilerledikçe, cemaatimizin yavaş yavaş mahallileştiğini, neşriyat hizmetlerinin yerine çok lüks dersane binalarının yapımının tercih edildiğini görüyorduk. Böyle başlayan lüks ve geniş binalarda hizmet etme akımı, büyük şehirlerden başlayıp kazalara hatta köylere kadar yayıldı. Mahallileşme neticesine götüren bu çalışmalar sonucunda kolu büyüyüp kafası büyümeyen çocuk gibi merkez küçülüp, mahaller büyüdü. Halbuki normal olan ve Üstad’a göre de bunun tersi olmalıydı. 

Mehmet Kutlular, lüks dersane, çok katlı hizmet binalarının, art niyetle teşvik edildiği yıllarda (1982) “Böyle hareketler merkeze olan desteği azaltır, hatta tamamen keser, ciddî manada hamle yapamaz, etrafında döner durur.”  (İşte Hayatım) diye uyarılara devam ediyordu. Bu konunun canlı şahitleri hepimiziz. Meşveretlerimizde neşriyat hizmetlerinden çok bina hizmetlerimizin konuşulduğu uzun yılları birlikte yaşadık. “Şu kadar katlı hizmet binalarımız var.”,  “Erkek ve hanımlar için ayrı ayrı binalarımız var.”,  “Bizim binamız yok arsa arıyoruz.”,  “Kazalarımıza da hizmet binaları yapıyoruz.” dedik. Binalarımızı yaptık, içini düşündük, bitirdik, talebe müracaatları az olunca prensiplerimizi genişlettik. Bu geniş binaların bakımı, işletmesi, tertibi, düzeni için hizmet elemanlarımızın zamanlarının belirli bir kısmını bu hizmetlerde kullandırdık. 

Bu olayları yaşadığımız yıllarda Türkiye’de çok mühim gelişmeler ve değişmeler oldu. Dünya ifsad komiteleri, içerideki işbirlikçileri Türkiye’yi istedikleri gibi şekillendirdiler. En çok bu konuda, gazete, dergi, TV, radyo, internet vb. kullandılar. Görüldüğü gibi bunların içinde bina meselesi yok!

Bu olaylar yaşanırken, “neşriyat hizmetleri”mizin merkezinden zaman zaman destekler istendi. Bir süre belirli miktarlarda merkezimizi destekledik. Zaman ilerledikçe vilayetler, kazalar... hizmet binaları yapma yarışına girdi. Bu olaylar yaşanırken, iç ve dış dünyada çok mühim olaylar cereyan etti. Bu olaylar olurken merkezimiz ihtiyaçlarından dolayı zaman zaman destek istedi. Ancak aldıkları cevaplar,  “4-5 katlı hizmet binası yaptık, içini bitirmedik.”,  “Arsa aldık borcumuz var.”,  “Dershanemizi yeniliyoruz…” gibi kalıplaşmış cevaplardı. Hatta bazı yerlerimiz İstanbul’dan destek istedi. Kaza kadar nüfusları olmasına rağmen hizmet binası onlara da lâzımdı (!) Neşriyat hizmetlerimizin sorumluları ağabeylerimizde destek taleplerine kalıplaşmış yukarıdaki cevapları alınca, onlar da destek istemeyip mevcut imkânlarla hizmet etmeye çalıştılar.

Bu konuları, cemaatimizin hizmetleri açısından çok önemli bulduğumuz için ısrarla üzerinde duruyoruz. Bugün geldiğimiz noktada yayınlarımıza ne kadar ihtiyaç olduğu apaçık görülmektedir. Bizim yayınlarımızın dışında Risale-i Nur ölçülerini yansıtan başka yayın kuruluşu yok. Bugün yayınlarımıza Türkiye’de yaşayan insanların çok daha fazla ihtiyacı olduğu açık. Bizim yayınlarımızın dışında yüzde yüz faydalı olan yayın mevcut değil. Bu satırlarımı bir çağrı olarak kabul edebilirsiniz. Yeni bina yapımlarını şu fırtınalar geçinceye kadar durdurup, neşriyat hizmetlerine destek verebilir miyiz?

Cemaat kavramına yapılan hücumlara, mü’min kardeşlerimize yapılan hücumlara, ihtilâl teşebbüsü ile ilgili olaylardan sonra Üstad’ımıza ait fikirleri bizim yayınlarımızdan başka kimse duyuramaz. Bütün bu olaylar karşısında Üstad’ımızın bugünlere ait fikirlerinin duyurulmasına çalışabilir miyiz?

Not: Beş haftadır bu konular hakkında yazdığımız yazıları bitiriyoruz. Bu yazılarla hiçbir ağabey ve kardeşimizi hesaba çekmiyoruz. Hesaba çekilecek kimse varsa ilk önce kendi nefsimdir. Ben de o günün şartlarında yukarıda beş haftadır yanlışlığını nazara vermeye çalıştığım bina hizmetlerine iştirak ettim.

Bulunduğumuz şartlar itibarı ile en önemli mesele neşriyat hizmetinin (özellikle gazete) çok aciliyetle önem kazanmasıdır.

Ayrıca, birebir ve toplu, cemaatimiz fertlerinin bu konuya dikkatini çekmektir. Bu kardeşinizin şu anda bir vazifesi Türkiye Neşriyat Komisyonu sekreterliğidir. Yukarıdaki konuları gündeme getirip merkeze yardımcı olmak zaten vazifesidir.

*

MEKTUP

Sayın Muharrem Okur,

Allah’ın selâm, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.

Evvelâ gönderdiğiniz Genç Yorum ve Bizim Aile dergileri için Allah razı olsun. 

Sizden Risale-i Nur Külliyatı isteyeceğim. Büyük boy külliyatın, lügatçesi sayfanın kenarında ve altında olan versiyonunu istiyorum. Uygun bir iskonto oranıyla posta ödemeli gönderirseniz memnun olurum. 

İnşallah tarifini doğru yazmışımdır. Büyük boy, lügatçesi sayfanın kenarında ve altında olan. 

Yaklaşmakta olan Kurban Bayramı’nızı en kalbi dileklerimle tebrik eder, İslâm ümmeti için hayırla vesile olmasını dilerim.

Terör olayları ve operasyonlar dolayısıyla Şırnak PTT bir süre faaliyette olmadığından adrese aşağıdaki yazdığım şekilde gönderirseniz iyi olur. Silopi ilçesindeki PTT şubesi üzerinden Şırnak merkezinin posta işleri görülüyor (Geçici olarak.) Gerçi dergileriniz geliyor. Belki de özel kargo ile dağıtıldığı içindir. 

Allah yar ve yardımcınız olsun, hizmetlerinizi her daim ve bereketli kılsın. Şimdiden Allah sizden razı olsun.

Allah’a emanet olun.

Abdullah Hamdi TOPRAK, T Tipi Kapalı Cezaevi, ŞIRNAK, 29.08.2016

NOT: Mektuptaki adres ve isimler değiştirilmiştir. 

Okunma Sayısı: 2074
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı