"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neşriyat ağırlıklı hizmet

H. Muharrem OKUR
08 Eylül 2016, Perşembe
Dört haftadır yazmaya çalıştığımız, ‘Hizmet önceliğinde maddî yatırımlarımızı neden Neşriyat ağırlıklı yapmalıyız?’ sorusunun cevabını arıyoruz.

Üstadımız ya da talebesi Zübeyir Gündüzalp, yaşasalardı acaba bu konuda bugün ne yaparlardı? Gelecek hafta beşinci olacak  yazımızla  son noktayı koymayı düşünüyoruz.

MEKTUP

Bismillahirrahmanirrahim

Kıymetli Ağabeyim, öncelikle sizi ve yanınızda bulunan kardeş ve abilerimi Rabbimizin en güzel selâmlarıyla selâmlar, en kalbi duygularımla kucaklarım. Hizmetlerinizde başarılar dilerim. Muhterem Ağabeyim, göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldım. Beni ne kadar sevindirdiğinizi bilemezsiniz. Sizin gibi hayatını İslâmî hizmetlere adayan muhterem ağabeylerim ve kardeşlerimle tanışmak benim için hem onur ve moral verici hem de çok sevindiriyor. Hayatını İslâm’a vakfeden kardeşlerimle tanışmayı sürekli arzularım. Sizin de belirttiğiniz gibi din kardeşiyiz. İslâm kardeşliği öz kardeşlikten daha yakındır ki tarihte örnekleri çoktur. 

Size Hocam diye hitap etmek istiyorum. İslâm’a hizmete gönül vermiş, kabul etmiş her muhterem ağabeyimi hocam olarak görüyorum. Üstadımız bizim hocamız ve rehberimizdir. Onun yolunu sürdürenler de bu yolda öncülük eden ağabeylerimiz de Üstadımızın varisleri olarak hocalarımızdır. Bu sebeple size hocam demeyi sürdüreceğim.

Muhterem Ağabeyim kısaca kendimden bahsedeyim. Rabbim’e hamd olsun cahiliye hayatım olmadı. On dört yaşımda Risale-i Nur ile tanıştım. Külliyatın o yaşımdan itibaren ne kadar değerli olduğunu Rabbimin inayetiyle kavradım. On beş yaşımda Risale-i Nur derslerine katılıyordum. Rabbim Risalelerin sevgisini ve değerini kalbime yerleştirdi. O yaşlarda Risaleleri belki anlamıyordum da, ama benim için özel ve farklı bir muhabbet duyuyordum. O yaşlardan itibaren (lise 1-2 dönemlerde) okuldaki öğrencilerle ilgilenip İslâmı anlatma çalışmalarımı sürdürdüm, camilerde yüzlerce öğrencilere Kur’ân başta olmak üzere İslâmî dersler verdim. Bir müddet medrese eğitimine katıldım. Medresedeyken dersler vermeye öğrenci yetiştirmeye devam ettim. 1997, 28 Şubat darbesi sonrası çeşitli hile ve oyunlarla karşılaştım. 1997’de gözaltına alındım. 

Benim gibi yüzlerce Müslümanın uğradığı işkencelerden geçtik ve o gün bu gündür zindandayım. Yakalandığımda 23 yaşındaydım. Şu an 42 yaşındayım. Yani Medrese-i Yusufiye’de 20. Yılıma girmek üzereyim. 28 Şubat sürecinin, o günün zulümleri zindanda da bizi rahat bırakmadı. Bir dönem sadece 20 kişilik bir zindanda, koğuşa tek bir Kur’ân-ı Kerîm veriliyordu. Kitaplar 10 adedi geçmiyordu. Kur’ân-ı Kerîm de buna dahildi. Zindanlarda psikolojik baskıları çok yaşadık. Hamd olsun Rabbimiz bizi hiç yalnız bırakmadı, zalimlere terk etmedi. Sürekli nusretlerini görüyorduk. O dönemde bizi sürekli hapishanelerde gezdirdiler. Kendi isteğimiz olmadan ilden ile sürgünler yaşadık. Benim gibi yüzlerce kardeşim var. O dönemlerde binlerle ifade edebileceğim Müslüman zindana gelip gitti, Hamd olsun Rabbimize çoğu gitti azı kaldı. Bizler de hiçbir kulun değil ve hiçbir kimsenin değil sadece ve sadece Rabbimizin bizim için taktir ettiği zamanı bekliyoruz. Zindan hayatımız boyunca sürekli İslâmî ilimlerle meşgul olduk ve oluyoruz. Risale bunun en başında ve en temel kaynağımız oldu. Ve hep öyle olacaktır. Uzun bir müddet sadece Risale üzerinde çalıştık. Kendini bu yüzden çok iyi yetiştiren kardeşlerimiz vardır. Bunun yanı sıra Arapça medrese ilimlerini öğrendik. İslâm Tarihi, fıkıh, tefsir, usûl ilimlerini öğrendik. Uzun yıllar okul okuyamadık. Rabbim sonradan (yani zamanı gelince) o kapıyı da bize açtı. Çoğumuz üniversite de okuduk. Ağırlıklı olarak ilahiyat fakültelerini okuduk. Ayrıca farklı üniversiteleri okuyan kardeşlerimiz oldu. Ve hâlâ vardır. Yüksek lisans yapmak için çok uğraştık, cezaevinde olduğumuz gerekçesiyle kabul edilmedi. 

    Bütün bunlar Rabbimizin lütfu keremiyle oldu. Şu an zindandayım emin olun ki dışarıda yaşayan belki milyonlarca insandan daha huzurluyum. Bu da Rabbimin ihsanıdır. Rabbimin bu hidayet ve şuur nimetine karşılık ne kadar şükretsem de asla hakkını ifa edemeyeceğim.

    Muhterem hocam anlatacak yazacak çok şey var, ama gönül isterdi ki sizinle oturup uzun uzun hasbihal etmek sohbet etmektir. İnşaallah hayırlısını dileyerek, Rabbim bir gün onu da nasip eder. Zindanlarda hayatını İslâm’a adamış nice kardeşlerimiz vardır. Geçen mektubumda da belirttim, yıllarca dışardaki kardeşlerimiz buradakilerden habersizdir. Siz bu işin öncülüğünü yapmış bulunmaktasınız. Rabbim sizden razı olsun. Yaptığınız hizmetler Sadaka-i Cariye hükmündedir. Bize gönderdiğiniz her eser boşa gitmeyecektir. Meselâ ben evliyim, sizin gönderdiğiniz eserlerden eşim ve iki çocuğum da istifade edeceklerdir. Onlar da, ailem Külliyatı okuyor, çocuklar üzerinde çalışıyor, isteyerek, ama zorlanarak (henüz tam kavrayamadıklarından, alışmadıklarından olacak) okumaya çalışıyorlar. Buradaki bütün kardeşler bu ve buna benzer durumdalar. 

Değerli hocam bana göndermiş olduğunuz koli geldi. Ancak istediğim kitaplar gelmedi. Ben kolilerin yanlışlıkla değişmiş olabileceğini düşünüyorum. Sizin gönderdiğiniz listeyi ben doldurup notlar düşerek mektubumla beraber göndermiştim. 

Benim istediğim, tercih ettiğim kitaplar şunlardı: Öncelikle mümkün ise Osmanlıca Külliyat gönderebilirseniz, Osmanlıca bana daha zevkli geliyor. Bu gönderdiğiniz listede geçmiyordu. Uygun bir fiyata aracı olursanız almayı istiyorum. (Osmanlıca Arapça alfabe bilgisayar hatlı) bu talebim konumuzun dışında olsun. Tercih ettiğim kitaplar aklımda kaldığı kadarıyla. Üstad’ın beşlemesi, Camiü’sSağir, Eğitim seti, Zübeyir Gündüzalp, Musîbetlerin Dili, Peygamberimizin dilinden duâlar, Büyük duâ kitabı, Duâ hazinesi, Mealli Cevşen, Nur Kervanı, Yakarışlar, Güzel sözler, ibretlik hikâyeler, Hadislerden seçmeler, Dört Mezhep ilmihali.

Hocam şu an hadis üzerine çalışmalarım vardır. Özellikle Camiü’sSağir eseri imkânınız elveriyorsa önceliğimdir. 

Muhterem ağabeyim, sizi sıkıntıya soktuğumuzun farkındayız. Sizlerin de elinizden geleni yaptığınızdan en ufak bir şüphemiz yoktur. Bu taleplerimi karşılayamasanız da sizler sağ olun gönderdiğiniz mektup her şeyin yerini dolduruyor. Sizlere ve bütün kardeşlerimize duâcıyız. 

Hocam bana gönderilen bir takım Risale-i Nur Külliyatıydı. Bir de üzerinde bir kitap daha vardı ismini hatırlayamıyorum şu an. Çünkü cezaevi idaresi henüz kitapları bana vermemiş. Bir sefer tek gösterilmiş. Onu da neyi uygun görüyorsanız onu yapayım. Sizleri Rabbim’in selâmıyla selâmlar, saygı ve sevgilerimle kucaklarım. Duâlarınızı beklerim.

Hasbi ALUFUK

D Tipi Kapalı Cezaevi Diyarbakır

İnşaallah gelecek olan Kurban Bayramı’nızı şimdiden tebrik eder, memleketimiz ve bütün Âlem-i İslâm için hayırlara vesile olmasını niyaz ederiz. 

Not: Mektuptaki isim ve adresler değiştirilmiştir. 

Okunma Sayısı: 1974
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı