"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şimdi hizmet daha kolay

H. Muharrem OKUR
15 Aralık 2016, Perşembe
Bediüzzaman Said Nursî ve onun kahraman talebelerinin tarihin şeref levhalarına geçmiş çok hatırası vardır.

Bu hatıraların kıymetini bizlerin her yönü ile anlamamız zordur. Kendi penceremden baktığım zaman, hem Üstad’ın hem kahraman talebelerinin neşriyata ne kadar ehemmiyet verdiğini görürüm. Acaba kendim bu hizmetin neresindeyim, diye sorarım. Aşağıda nakil edeceğim iki hatıra var. İlki Üstad’ın Birinci Cihan Harbi neticesinde esir olarak düştüğü Sibirya-Kosturma esir kampındaki kitap sandığı. İkincisi 1926-1935 yılları arasında olan Nur postacılığı. Her iki hatıra da bizlere, Üstad ve talebelerinin ne kadar zor şartlar altında olsalar da neşir hizmetlerini devam ettirdiklerini gösteriyor ve şimdiki imkânlarımızla kıyasladığımızda, kendimizin de bir muhasebemizi yapma şansı veriyor.

Sibirya’da Molla Said’le karşılaşıyoruz

Mustafa Yalçın anlatıyor…

“İşte biz oraya varınca Doğu cephesinden esirler gelmiş dediler. Kampta merakla hep dışarı toplandık. Çok esir vardı. Ama karşıdan iki kişiyi getiriyorlardı. Onları iyi kolluyorlardı. Bir de baktım Molla Said ve yanında İznikli Osman dediğimiz bir talebesi vardı. Sandık gibi bir şey taşıyordu. Onun içinde Üstad’ın kitapları vardı.” “Havalar çok soğuktu. Orada gece-gündüz belli olmuyordu. Güneş batmazdı. Orada da geceleri Molla Said Efendi boş durmuyor, yasak olmasına rağmen gece başka kamplara gidip kitap okuyordu.” (Son Şahitler, s. 84)

Abdullah Çavuş’un Nur Postacılığı 

“İslamköyden akşamleyin çıkardım, mektup torbasını sırtıma atar, köylere uğrayarak, şafakla birlikte Barla’ya Hucfendiye (Hoca Efendiye) ulaştırırdım. 

Sevinçle beni karşılardı. Sabah namazını birlikte eda eder ondan sonra yatardım. Yine böyle bir gece seferinden sonra vardığımda Hafız Ali Efendi de oradaydı. Kur’ân’ı çeşitli talebelerine taksim etmiş, herkes bir parçasını kendisinin tarifi üzerine yazıyordu. 

Ben çay yaptım. Götürüp dağıtacaktım. Üstad tepsiyi elimden alarak kendisi dağıtmak istedi. Ben utanmış ve mahcup olmuştum. Israr ettim. Yine kabul etmedi. Aynen bana şunları söyledi: ‘Yazdığınız, hizmetine koştuğumuz Kur’ân ind-i İlâhi’de makbul oldu. Melekler sizin fotoğrafınızı alıyor. Ben de Kur’ân’ın bir hizmetkârı olarak, size hizmet etmem lâzım.’

Tepsiyi elimden alarak çayları kendisi dağıttı.” 

(Son Şahitler, s. 310)  

Sıra bu haftaki mektubumuzda...

***

MEKTUP

Mektubuma Besmele ile başlıyorum. Bizlere her nimeti gönderen ve en büyük nimet olarak Müslüman yapmakla şereflendiren ve Muhammed Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’e ümmet kılmakla kıymetlendiren Allah’u Teâlâ’ya hamd ve şükürler olsun. Salât ve selâm O’nun Resul-ü Habibi’ne (asm), aile ve ashabının cümlesine ve aynı selâmlar sayın kardeşim Hasan Muharrem ve onun aile-i efradının üzerine ve beraber çalıştığınız bütün hizmet kahramanlarının üzerine olsun. Esselâmu Aleyna ve Ala İbadillahissalihin. 

Sevgili kardeşim. Sana bu mektubu bir şükranname olarak yazıyorum. Allah u Teâlâ sizden her daim razı olsun. Dünya ve ahiri hayatta yâr ve yardımcınız olsun ki, size bir yük yükledim siz o yükün hem maddî hem de manevî zahmetlerini, meşakkatlerini çektiniz. Allah u Teâlâ o yükün altında attığınız her bir adım, her bir kuruş için size yeteceği kadar selâm, selâmet ve saadetlerle birlikte sayısızca sevap versin. Amin. 

Kargo açılıp ben o değerli hediyeyi (Külliyat) görünce anlatamayacağım kadar sevindim ve yanı sıra duygulandım. Rabbim Teâlâ her hayrın karşılığını verir ki, dilerim karşılık olarak size ve emeği geçen herkese hediyeler versin. Sevgili kardeşim, inan ki hem memnun oldum hem de çok mahcup oldum. Senin bana hakkın geçti. Bu hakkı da sana maddî olarak esaret altında iade etmeye muktedir değilim. Amma velâkin ibadetlerimin sevabını üzerimde hakkı bulunanlara hediye ederken, bir hak sahibi olarak sizlere de vasıl olmasını duâlara icabet eden Allah u Teâlâ’dan niyaz ederim. Amin. 

Sevgili kardeşim; senin konumunu bilmiyorum, sormak için haya ederim. Belki de yüzsüzlük ederek sana ısmarladığım sipariş imkânlarınızı zorlamıştır. Fe inne meal usri yusra. Rabbim Teâlâ sizin her zorluğunuzu her daim kolaylaştırsın. Amin. Allah Teâlâ’dan dilerim ki bunlar, senin ve bu hizmette maddî-manevî emeği geçenlerin ahiri hayatında da devam eden sadaka-i cariyeler olsun. Amin. Satırlarımın sonuna geldim. Sana tekrar selâm ederim. Allah u Teâlâ’ya emanet ediyorum. Selâm ve esenlik dilerim. Benim için mağfiret dile duâcı ol vesselâm.

Selahaddin BARAN, T Tipi Kapalı Cezaevi, İZMİR

NOT: Mektuptaki isimler ve adresler değiştirilmiştir. 

Okunma Sayısı: 1661
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı