"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yirmi birinci çağa gelemeyen gericiler

H. Muharrem OKUR
17 Ağustos 2017, Perşembe
“Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. İzzet ve ikbali ve şan ü şerefi aksine dönsün.” (Emirdağ Lâhikası)

Pazar günü 15 Temmuz ihtilâl teşebbüsünden evvel ve sonra gelen cezaevi mektuplarının bir kısmını tekrar inceledim. Karşıma çıkan tabloyu görünce çok üzüldüm. Bu ihtilâl teşebbüsü bahanesi ile irtibatlı olduğumuz Medrese-i Yusufiyelerde bulunan eski mahpuslar hallaç pamuğu gibi atılmış, onlar da hayatlarından bin pişman edilmiş. Gönderdiğimiz yayınları bir kısım cezaevleri almamışr. Gazetemizin avukatı Mustafa Bey kanalı ile cezaevlerinin idarelerine savcıların sorduğu, yayınların neden kabul edilmediği sorusuna verilen cevaplar ise gülünçtür. Demokrasi kanalları işlese idi bu olumsuz cevaplar cezaevi idarecilerinin yüzüne çarpılırdı. Neredeyse her kurum kendi kanununu kendi yapıyor. OHAL bahanesi ile bir kısım kimselerin keyfî hareketleri ile din düşmanlığı yaptığını bile görüyoruz.

15 Temmuz belâsından sonra devamlı Risale-i Nur hizmeti yaptığımız birçok kardeşimizle irtibatımız azaldı veya kesildi. Haber alamamanın üzüntüsü ile çare ararken, onların çoğunu  hizmetlerimizle tanıştıran ve bize yakın bir cezaevinde bulunan bir kardeşime mektup yazdım. Gelen mektubundan anladım ki irtibatlı olduğumuz keyfiyetli kimseler Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde toplanmış.

Diyarbakır Cezaevi’nin ilgili birimini aradım. Daha önce hiçbir cezaevinde duymadığım “Kitap İnceleme Bölümü” diye bir yere bağladılar. Çıkan sorumluya, “Yıllardır cezaevlerine yayın gönderiyoruz, sizin cezaeviniz dahil. Sizin için bir problem olur mu?” diye sordum. “Olmaz gönderin.” dedi. Arkasından da ne göndereceğimizi sordu. Eğitici dini yayınlar deyince, “Ders kitabı hariç kabul edemeyiz.” dedi. Kütüphanenize hediye edelim dedimse de “Alamayız.” dedi ve telefon görüşmesi böylece bitti. Bu görüşmeyi iktidar ve muhalefet partisinden birer milletvekiline duyurdum. Bilhassa sonuç beklediğim iktidar partisi millet vekilinden yana hiçbir ilerleme olmadı. Yeni Asya’nın her türlü iç barışı, huzuru bozucu her çeşit nifak hareketine en şiddetli karşı olduğunu bilmesine rağmen bu zulümleri yapanlardan adalet beklemek boşuna.

Görüyoruz ki en yukarıdan en aşağıya bütün sorumlular yapılan bu zulümleri görmezden geliyorlar. Bu yaptıklarının neticesi olan, memleketimizin yaşadığı belâları dâvet ediyorlar. Yaptıkları zulümleri devam ettirirlerse korkarız daha büyükleri gelir.

Bize düşen bu musîbetlerin bitmesi için bol bol duâ etmek.

Mektubumuza geçiyoruz.

«««

Sayın Muharrem OKUR Bey,

Göndermiş olduğunuz Risalelerden ve Peygamber Efendimizin (asm) Hayatı setlerinden istifade etmekteyiz. Bu değerli eserleri en güzel şekilde hazırlayarak insanlara hizmet gayesiyle yola çıkmış olmanız bizleri çok memnun ediyor. Bizlere göndermiş olduğunuz bu eserler belki de bizim bazı şeyleri kavrayamamış ve Üstadı tam manasıyla anlayamamış olduğumuzu gösteriyor. Bu eserleri okuyarak ve içindekileri hayatımıza tatbik ederek karanlık olan yolumuzu aydınlatmış olacağız. Bu sizlerin sayesinde, bizlere yapmış olduğunuz destek sayesindedir. Üstadımızın bahsetmiş olduğu cezaevini görmek ve yaşamış olduğu sıkıntıların binde birini belki tatmış olmakla ona, ümidim odur ki talebecik (talebe demiyorum) olmaya muvaffak olmuşuzdur. Tek ümidim sizin gibi insanların olması, bu güzel ve ulvî hizmetleri yürütüyor inşaallah kıyamete kadar yürütecek olmasıdır. Bugünler belki de Üstadımızın hapishanelerde, camsız penceresiz koğuşlarda, soğukta ölüme terk edilirken bile “Biz acele ettik kışta geldik. Sizler Cennetasa baharlarda geleceksiniz.” dediği Saidlerin günleri. Birileri o beklediğiniz bahar hiçbir zaman gelmeyecek dese de “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı.” hakikatini gösteren Üstad’ımızın söylediği her şeyin bir bir çıktığı gibi bahar da bir gün gelecek. Buna inancım tamdır. Günümüzde ‘abi’ demek ‘abla’ demek suç olsa da sizin gibi abilerimizden ve ablalarımızdan Allah razı olsun. Allah sayınızı bire bin, hizmetlerinizi bire milyon yapsın inşaallah.

Sizlere selâm eder ve mübarek ellerinizden öperim. Selâm ve duâ ile. Allah’a emanet olun...

Şakir ÖZDER, T Tipi Kapalı Cezaevi, Bartın

NOT: Mektuptaki isim ve adresler değiştirilmiştir.

Bizimle irtibat için Telefon: (0532) 471 53 52

Okunma Sayısı: 1953
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı