"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bayrama yakın günler

27 Ağustos 2011, Cumartesi
ÇOCUKLUĞUMUN RAMAZANLARI EKREM KILIÇ
Bayrama yakın kasabada iktisâdî hayatta bir canlılık görülürdü. Ramazan orucunun insan hâlet-i rûhiyesinde meydana getirdiği mânevî inkişâfa bedel; maddî bakımdan daha çok satınalmak, mâlik olmak arzûsu artardı. Üç günlük bayram için neredeyse üç ay yetecek malzeme alınır; bütün kasaba bayrama misâfir olarak gelecekmiş gibi hazırlıklar yapılırdı.
Dükkânlar, toptan alış–veriş yaptıkları, civârın en büyük ticâret merkezi olan Samsun’dan bayram için tâze mallar getirirlerdi. Tabiî ki, bunların arasında şekerden mâmûl ürünler en büyük yeri tutmakta idi. Ramazan bayramlarında bol miktarda şekerli gıda tüketilmesinden olacak, içtimâî hayâttan dînin izlerini silmek isteyen zihniyet bu bayrama, halka rağmen ısrarla “Şeker Bayramı” demeyi sürdürüyordu.
Kızılırmak üzerinde kurulu ve “kanara” denen kesim yerinde, başka zamanlar birkaç baş hayvan kesilirken, bayrama yakın hayli kesim yapılırdı. Sâir vakitlerde kasap dükkânında bulunamayan tâze et, bu sıralarda bolca arz-ı endâm ederdi.
Çarşıdan alınan malzemeler elbirliği ile taşınırken, çocuklar bayramda kavuşacakları bu fevkalâde lezzetler için şimdiden hayâller kurarlardı. Hâli vakti yerinde olan ve eşrâftan sayılan kişiler kendi erzâkını taşımaz; çarşıda bu gibi işleri ücret karşılığı gören şahıslar, sırtlarındaki küfeye doldurdukları malzemeleri evlere götürürlerdi. Gerek meraktan, gerek büyüklere vekâleten, evde tesellüm sırasında yine küçük yaramazlar bütün erzâkı teftîşten geçirmekten geri durmazlardı.
Alınan yiyecekler, daha önce çocukların eline geçip bayrama varmadan bitmesin diye, anahtarı dâimâ bilinmeyen bir yerde saklanan kiler odalarında muhâfaza edilirdi. Aksi takdirde, bayram günü ikrâm edilecek şekerin kalmadığını görmek işten bile değildi.
Bayramın gelişi, yine en çok kadınları yorardı. Birkaç günde bozulmayacak baklava, sarığı burma gibi tatlılar daha önce; peynirli, kıymalı, sebzeli börekler arefe günü hazırlanırdı. Tepsiler de çocukların tecâvüzlerinden sakınmak için sıkı koruma altına alınırdı.
Çekirdek kahve bulunursa evde kavrulur, küçük el değirmenlerinde çekilirdi. Tâze çekilmiş kahvenin kokusu evlerden sokaklara yayılır; oruçlu burunlarda daha bir başka  his uyandırırdı.
Okunma Sayısı: 903
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı