''Arap baharı'' olarak nitelenen olaylara erken tanımlama yapılmaması gerektiğini belirten Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin, sonuca bakarak devrim ya da darbe demenin daha doğru olacağını söyledi. Şahin, ''Umarım bu baharın çiçekleri açar, ama ciddî engeller var'' diye konuştu.
DAHA ÖNCE DE BENZER OLAYLAR OLMUŞTU
Bölgedeki halklar için yüzyıllık bir aldatılma, kandırılma ve aşağılanmanın söz konusu olduğunu dile getiren Şahin, Ortadoğu'da 1940'lı yılların sonu 1950'li ve 1960'lı yıllarda da bazı toplumsal hareketlerin yaşandığını hatırlatarak, aradan geçen sürecin bunların devrim değil, darbe olduğunu ortaya çıkardığına dikkat çekti.
‘’Arap Baharı’’ çiçek açacak mı?
GAZİ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin, ‘’Arap Baharı’’ olarak tanımlanan Ortadoğu’daki Arap hareketleri konusunda erken tanımlama yapılmaması gerektiğini belirterek, sonuca bakarak devrim ya da darbe demenin daha doğru olacağını söyledi. Ankara Üniversitesi Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ‘’Yeni Dünya Düzeni, Arap Baharı ve Türkiye’’ konulu panele konuşmacı olarak katılan Şahin, Ortadoğu’da Aralık 2010’dan beri yaşanan olayların ilk olarak ‘’devrim’’ olarak adlandırıldığını hatırlattı. Bu hareketin son zamanlarda ise ‘’bahar’’ olarak tanımlandığını belirten Şahin, ‘’Umarım önümüzdeki günlerde bu baharın çiçekleri açar ama bölgeye baktığımızda bunun hiç de böyle olmayacağı, bölgede ciddi engellerin olduğu görülüyor’’ dedi.
Şahin, Ortadoğu’da 1940’lı yılların sonu 1950’li ve 1960’lı yıllarda da bazı toplumsal hareketlerin yaşandığını hatırlatarak, aradan geçen sürecin bunların devrim değil, darbe olduğunu ortaya çıkardığına da dikkat çekti. Bölgedeki halklar için yüzyıllık bir aldatılma, kandırılma ve aşağılanmanın söz konusu olduğunu dile getiren Şahin, ‘’(Arap Baharı) olarak tanımlanan Ortadoğu’daki Arap hareketleri konusunda erken tanımlama yapmamak gerekir. Sonuca bakarak devrim ya da darbe demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki sürece bakarak isim koymak çok daha anlamlı olacaktır’’ diye konuştu. Şahin, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeden çekilmesinden sonra bugüne kadar aslında Ortadoğu siyasi coğrafyasının oturmadığını ifade ederek, şu anda da otoriter yöneticilerin bölgede destek bulamadıklarını dile getirdi. Ortadoğu’daki halk hareketlerinin ilk olarak Tunus’ta başladığı düşüncesine de katılmadığını vurgulayan Şahin, ‘’İlk isyan Paris’te çıkmıştı. Bir iki yıl öncesinde Paris’te sokakları yakan gençlerin hemen hemen hepsi Kuzey Afrika kökenliydi. O zaman, Avrupa’da bu isyanın işaretleri verilmişti. Ancak Tunus’ta yeniden alevlenen ateş tüm bölgeyi sardı’’ dedi. Yöneticilerin, devleti modern aile şirketleri gibi görmesinin, Ortadoğu’daki oluşumun en önemli sebeplerini arasında yer aldığını belirten Şahin, şöyle devam etti:
‘’1950’li ve 60’lardaki halk hareketlerinde müthiş bir Arap milliyetçiliği var. Ancak Ortadoğu’daki son halk hareketlerine baktığımızda Arap milliyetçiliğinin ülkeden ülkeye değişmesine rağmen siyasi İslâm rengini almaya başladığı görülüyor. Dünyanın bundan sonra siyasi İslamla en azından ılımlı kanadıyla nasıl yaşayabilecek bu konuda kendine bir program hazırlasa iyi olur diye düşünüyorum.’’ Daha sonra panelin konuşmacılarından İranlı gazeteci Farrokh Negahdar İran Devrimi ile Arap Baharı’nı karşılaştırarak, bir değerlendirme yaptı.
Psikanalist ve Politik Psikoloji Uzmanı Prof. Dr. Vamık D. Volkan ise politik psikoloji açısından Arap Baharı hakkındaki görüşlerini dile getirdi.