"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’nin iki yüzyıllık tarihini inceleyen Amerikalı Tarihçi Carter V. Findley : Risâle-i Nur Kürtçe değil Türkçe yazıldı

26 Aralık 2011, Pazartesi
KÜRTLERİN TARİHİNİ ARAŞTIRIRKEN YÜZYILIN EN ETKİLİ TÜRK DİN HAREKETLERİNDEN BİRİNİN BİR KÜRT TARAFINDAN KURULDUĞUNU GÖRDÜM. TÜRKLERİN VE KÜRTLERİN ARALIKLARINI DÜŞÜNECEK OLURSAK, BUNU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMALIYIZ. SAİD NURSÎ'NİN ESERİ OLAN RİSÂLE-İ NUR KÜRTÇE DEĞİL, TÜRKÇE YAZILDI. OSMANLI DEVLETİ İSLÂMÎ BİR DEVLETTİ VE MİLLİYETÇİLİK GİBİ SORUNLARI YOKTU. KÜRTLER DE KENDİLERİNİ MÜSLÜMAN KARDEŞ VE OSMANLI TEBAASI OLARAK GÖRDÜLER. TABİÎ Kİ OSMANLI DÖNEMİNDE DE GERGİNLİKLER OLDU, ANCAK BU DAHA ÇOK YÖNETİMLE İLGİLİ, VERGİ SİSTEMİYLE İLGİLİ SORUNLARDI. AMA DEVLETİN KURULUŞUNDAN İTİBAREN İZLENEN AŞIRI LAİKLİK VE MİLLİYETÇİLİK POLİTİKALARIYLA KÜRTLERİN BARINACAK YERLERİ KALMADI. KÜRTLER DİNSEL VE IRKSAL DIŞLAMAYLA KARŞI KARŞIYA KALDILAR.

Yeni çıkan “Modern Türkiye Tarihi: İslâm, Milliyetçilik ve Modernlik (1789-2007)” kitabının yazarı Amerikalı Tarihçi Prof. Dr. Carter V. Findley’le tarih perspektifinden bugünü konuştuk. Neredeyse Türkiye’nin iki yüzyıllık tarihî geçmişini araştıran Carter’a,  Türk kavramının belli bir ırka dayanıp dayanmadığını, Ermeni meselesine Osmanlı’nın ırkçı yaklaşıp yaklaşmadığını, Kürtlerle Türkler arasında kültürel ortak paydanın olup olmadığını, Filistin-İsrail meselesinin çözülüp çözülmeyeceğini sorduk. Carter, Türklerle Kürtlerin ilişkisini İngilizlerle İskoçlar arasındaki ilişkiye benzetirken “Türkiye İsrail’i eleştirmek durumdadır” dedi.

Türklük ırksal bir özellik mi?
Türk dillerinin Hint Avrupa dillerinden birbirine daha yakın olduğunu gördüm. Ancak hiçbir zaman tarihte arı Türkçe diyebileceğimiz bir şey yok. Orhun Yazıtlarında bile bir yığın yabancı kelime mevcut. Lisan kültür taşır. Kültürsüz lisan olmaz. Fakat dillerinin ortaklığından yola çıkarak Türk halkları hakkında bir genelleme yapılamaz, çünkü genellemeye uymayan birçok grup ortaya çıkar. Çalışmamın en şaşırtıcı sonuçlarından biri ise; Avrasya’nın eninden boyuna kadar göç eden Türklerin kimliklerini kaybetmemelerine karşın belli bir genetik yapısı olmamasıdır. Eski zamanlardan beri Türkler için tek ırk tipi hiç yoktur.

Türkiye’de Türklük tek bir ırka indirgenmiş vaziyette. 
Türkçe’de Türklük kelimesi ağır bir yük taşıyor. Benim kullandığım “Türklük” kavramında siyasal hiçbir anlam yok. Fakat 1980’den sonra Türkiye siyasal hayatının sağ-sol kamplaşmasından, kimlik tartışmalarına geçmesi Türklüğe siyasal bir mânâ kazandırdı. 

Türklük Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ırka indirilmiş değil miydi?
Bu Türk Irkçı fikirlerin geniş bir bilgi malzemesine dayandığını söyleyemeyiz. Bunun yerine kendi isteklerine göre ideoloji kuruyorlar.

Tarihçi olarak “Müslüman” ve “Türk” kavramının ne kadar iç içe geçtiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin son iki yüzyılı iki büyük akım olan laik ve dindar diyebileceğimiz akımların diyalektiği üzerine oturur. Bu akımlar zaman zaman çarpışır, zaman zaman kısmen de olsa bir araya gelir. Türklerin modern zamanların içerisine ilerlemesini de iki akımın etkileşiminden anlayabiliriz. Türkiye’nin yüzde 98’inin Müslüman olduğunu düşünürsek, İslâm, Türk kültürünün kaçınılmaz parçasıdır. Bu da laikleri kaçınılmaz olarak İslâm’ı izlemeye iter.

“TÜRKLERLE KÜRTLERİN İLİŞKİSİ İNGİLİZLERLE İSKOÇLARIN
İLİŞKİSİNE BENZER”

Türklerle Kürtleri kültür harmanı içinde nasıl değerlendirirsiniz?
Kürtlerin tarihini araştırırken yüzyılın en etkili Türk din hareketlerinden birinin bir Kürt tarafından kurulduğunu gördüm. Türklerin ve Kürtlerin aralıklarını düşünecek olursak, bunu göz önünde bulundurmalıyız. Said Nursî’nin eseri olan Risâle-i Nur Kürtçe değil, Türkçe yazıldı. Dünya çapında bir inceleme yapmak istersem, Türklerle Kürtlerin ilişkisini İngilizlerle İskoçlar ve İrlandalılar arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. İngilizler İrlandalılarla bir araya gelemediler, işin sonunda ayrıldılar. İngilizlerin İskoçlarla ilişkisi geniş bir yelpaze üzerine serilidir. Bu nedenle İskoçlardan ayrılmak isteyenler olduğu gibi, “Londra’ya gidelim” diyenler de var. Son zamanlarda İskoç başbakanlar bile oldu. Aynı şeyi Türkiye’de de görmek mümkün. Turgut Özal annesinin Kürt olduğunu ifşa etti. Hem de Nakşi olduğunu… Kürtlerle yapılan çalışmada çoğunun Türkiye’den ayrılmak istemediği ortaya çıktı. Ancak aynı araştırmaya göre, Türklerin ezici çoğunluğu Kürtlerin Türkiye’den ayrılmak istediğine inanıyor.

Osmanlı siyaseti ve T.C. siyaseti açısından Kürt sorununu değerlendirebilir misiniz?
Osmanlı devleti İslâmî bir devletti ve milliyetçilik gibi sorunları yoktu. Kürtler de kendilerini Müslüman kardeş ve Osmanlı tebaası olarak gördüler. Tabiî ki Osmanlı döneminde de gerginlikler oldu, ancak bu daha çok yönetimle ilgili, vergi sistemiyle ilgili sorunlardı. Ama devletin kuruluşundan itibaren izlenen aşırı laiklik ve milliyetçilik politikalarıyla Kürtlerin barınacak yerleri kalmadı. Kürtler dinsel ve ırksal dışlamayla karşı karşıya kaldılar. Kimi devletin kurumu olan Diyanet’te çalışmaya karar kılarken, kimisi ise devletle uzlaşmaz bir tutum izledi. Türkiye’nin millî emniyeti vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine kurgulandı.

AVRUPALILAR, ERMENİLERİN OSMANLI TOPRAKLARINDA OTURDUKLARINI UNUTMUŞ
GİBİ İSYANA TEŞVİK ETTİLER


Hrant Dink Ermenilerin yaşadığı sıkıntıların müsebbibi olarak Avrupalı devletleri de işaret ediyordu. Bu işareti nasıl yorumluyorsunuz?
Avrupalılar Ermeni Devrimcileri, onların Osmanlı Devleti’nin kontrolü altında olduklarını unutmuş gibi isyana teşvik ettiler. Öğrencilerime “Kendinizi Dünya Savaşı’ndan önce harbiye öğrencisi olarak hayâl edin. Gırtlağınıza kadar üniforma içinde haftalık izninizi kullanmak için Beyoğlu’na gidiyorsunuz. Yabancı kitapların satıldığı yayınevine giriyorsunuz ve bir kitap açıyorsunuz. Karşınıza Anadolu’nun bir kısmını içine alan “Armenian” yazan harita çıkıyor. Ne hissedersiniz?” diyorum. Avrupalıların unuttuğu şey Armenian saydıkları yerlerdeki Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altındaydı. Oradaki altı vilayette Osmanlı valisi ve Osmanlı alayları vardı. Bir ayaklanmada devletin kendini savunma hakkı vardır. Savaşta ise, bir taraf her şeyi kazanarak, öte taraf her şeyi kaybederek çıkar. Avrupalıların, Ermeni devrimcilerin bunu bilmemeleri imkânsız. Tabiî burada milliyetçilik yapan Türk aydınlarının, subaylarının da ortak bir suç işlediğini söylemek gerekir. Bu durumun en trajik kurbanları ise komşularından neden nefret etmeleri gerektiğini anlayamayan insanlardır. Sonunda bir taraf her şeyini kaybetti. Öbür taraf her şeyi kazandı, ama kazanan tarafın hâlâ vicdanı sızlıyor.

İlk etnik temizliğin Osmanlıya karşı uygulandığı doğru mu?
Yanılmıyorsam, Osmanlı ortamında etnik temizliği icat edenler Ruslardı. Ukrayna’yı, Kırım’ı, Kafkasya’yı Müslümanlardan boşaltmak istiyorlardı. İslâm’ı ciddiye alan Osmanlı Devleti’nin etnik temizleme içine girebileceğini söylemek zor. Etnik temizlik Avrupalıların merakı!
Türklerle Ermenilerin barışabileceğine inanıyor musunuz?
Türklerle Yunanlılar arasında neler yaşandığını biliyoruz. Türk Hava Yollarının uçağıyla Şikago’dan uçarken kaptanlarının birinin isminin Türk diğer ikisinin Yunan ismi olması beni şaşırttı, şaşa kaldım. Halklar siyasî ilişkilerin değişmesini isterler.

İSRAİLLİ SİYASETÇİLERİN ZEKİ OLDUKLARINA İNANMIYORUM

Bir de insanlar Filistin meselesinin çözülmesini istiyorlar…
 Filistinliler için canım sızlıyor. İsraillilerin emniyet kaygılarını anlayabilirim, ama siyaset adamlarının zeki olduklarına inanmıyorum. İsrail bir demokrasi olmakla birlikte, 70’li yılların Türkiyesi’nden beter. Baraj olmadığından Meclis’te birer ikişer vekili olan partiler var. Bu da hükümet politikalarını etkiliyor. Hükümetlerin makul davranmalarını önlüyor.

Başbakan Erdoğan, İsrail’i “dünyanın şımarık çocuğu” olarak değerlendirdi. Siz dünya tarihi açısından İsrail’in şımarıklıklar yaptığını düşünüyor musunuz?
Böyle sorunlar var. İsraillilerin gerçekten barış isteyip istemediğini sorgulamak lâzım. Fikrimce, İsrail’in yanlış politikalarına muhalif, ancak dostça eleştirebilen güce ihtiyaç var. Dünya için bu önemli… Geçen senelerde ilginç bir tecrübem oldu. Hafta sonu gittiğim Konya’da, ucuz otellerin birinde, dar bütçeli İsrailli turistlere rastladım. Zengin İsrailliler Antalya’ya gidip kumar oynarken, fakir İsrailliler nereye gidebilirler ki? İsrail, şu kadarcık bir ülke. Türkiye, İsrail’e muhtaçsa, İsrail Türkiye’ye daha çok muhtaçtır. Türkiye İsrail’i eleştirmek durumundadır.

TÜRKİYE GÜÇLENECEK, AMA DÜNYAYA TEHDİT OLMAYACAK

Türkiye’nin yeniden güç kazanıp eski hinterlandına kavuşacağına inanıyor musunuz?
Türkiye’nin gelişmesi ve güç kazanması, yeniden imparatorluk kurması anlamına gelmez. Türkiye hakkında malûmâtı olmayan, Ortadoğu’ya emniyet konusu üzerinden ve turizm yeri olarak bakanların bakış açısı farklı. Onlar Türkiye’nin bölgede güç kazanıp Amerikan emniyetine tehdit oluşturmasından korkuyorlar. Bu düpedüz yanlış bir fikir. Türkiye güçlenecek, ama dünyaya tehdit olmayacaktır.

H.Hüseyin Kemal
 
Okunma Sayısı: 4346
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı