"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bozüyük’te kelebeklerim ve sultanlarım vardı

10 Şubat 2013, Pazar
Zaman tünelinin bir parçasında Bilecik / Bozüyük beldesinden telefonla arandım. Karşımdaki ‘Kelebeklerim’ ifadesini kullanacağım görevli kızımdı. Oradaki üç günlük okuma programına dâvet edildim. Gideceğimiz tarihe kadar içimi kaplayan, tarifinde aciz olduğum bir sevinç rüzgârları esti. Hizmet hadimleri olan ‘Sultanlarım’ ifadesini kullanacağım candan hanım kardeşlerimle hemhâl olacaktım.
Yanımda manevî iki kardeş sultanlarımla beraber tefekkür pencerelerimizden iç âlemimize yansıyan manzaralar eşliğinde beklendiğimiz menzilimize vardık. Onlar, bizleri merak ediyordu, bizler de nasıl simalarla, şahsiyetlerle, karakterlerle tek yürek olacağımızın heyecanını yaşıyorduk.
Karşılandık. Sıcacık gülücük sadakalarıyla sarmalandık. Sultanlarımız olan kardeşlerimizin yanlarında kelebeklerimiz veya çiçeklerimiz veya güzellerimiz veya çıtırlarımız veya boncuklarımız isimlerini üzerlerine yapıştırdığımız kızlarımız bizleri bekliyorlardı. Bu arada yakışıklı yaratılmış minik oğluşlarımı da unutmayalım. Onlar da yaşlarına uygun davranışlarıyla etrafa neşe saçtılar. Susmaları gerektiğinde kendiliklerinden sükût edip dikkatlice anlatılanları ve okunanları dinlediler.
Seminerlerimiz ve akabinde okuma saatlerimiz, ikramlarımız birbirlerini takip etti. Kocaman dershanenin her bir hava zerresinden maneviyatlar fışkırıyordu. Soluklar ertelenmeye çalışılıyor, kulaklarımız kendilerine yansıyan birbirlerine sıralanmış kelime zincirlerini tutmaya çalışıyorlardı. Gözler ise manevî havanın billurluğunda buğulu sessizliğin gezintisindeydi. Minik kelebeklerimiz olan Tuğba, Nisanur, Dilanur, Şüheda, Buse, Elifnur ve diğerleri masumiyetin en pak hâliyle cıvıl cıvıl etrafımızdaydılar. Küçücük yüreklerine sığdırmaya çalıştıkları anların tadını doyasıya çıkardılar. Gönüller mutmain oldular.
Sultanlarımız “Eşler Arası Muhabbet” konulu seminerin hakkını vermeye niyetlendiler. ‘Ebedî arkadaşlarımız’ olan eşlerimizle bâkî saadet saraylarına ulaşma anahtarlarını keşfederek ulaşma duâlarını yaptılar. Kelebeklerim kızlarıma gelince, onlar da ebediyet gençliğine ulaşmanın sırlarını daha ihlâslı ve azimli çalışarak öğrenmeye ve öğrendiklerini de hayatlarına geçireceklerine söz verdiler. Derken…
Ayrılık vakti geldi. Bütün bu satırların yazılmasına sebep olan kaynağımız Kur’ân, Sünnet-i Seniyye, Risale-i Nur ve İslâm âlimlerinin özlü sözleriydi. Kaynağımız İlâhî kelâmlardan olunca biz beşerin yapması gerekenler, azimli ve ihlâslı bir şekilde tam yaşamaya niyetlenmek. Yeter ki şuurlu bir şekilde hiç olmazsa okuyabildiklerimizi sindirelim ve hayatımıza geçirebilelim. “Okuduklarımız ve öğrendiklerimiz hayatımıza geçirdiğimiz kadarıyla anlam kazanır.”
Otobüse binerken buraya çok azını aktarabildiğim hatıralarımızla sarıldık. Hizmet için atan kalplerin kıpırtısını susturmaya, bastırmaya çalıştık. İşte yine tefekkür pencerelerimize akseden görüntüler bizleri takip ediyor. Geride sultanlarımız; kelebeklerimiz ve minik çıtırlarımız kalmıştı…
 
Nevin Alan
Okunma Sayısı: 1236
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İbrahim Kuyumcuoğlu

    11.2.2013 00:00:00

    Kelebekleriniz veya çiçekleriniz veya güzelleriniz veya çıtırlarınız veya boncuklarınız isimlerini üzerlerine yapıştırdığımız kızlarınız çok güzel tabirler ve benzetmeler. Ama bu çiçekler aynı zamanda Melektirler ve hurilerdir, unutmayalım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı