"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

HAYATA DOKUNAN, HAYATI DOKUYAN PROGRAMLAR - 1

28 Şubat 2014, Cuma
Risale-i Nur okuma programları

Giriş sadedinde:

Epeyce bir zamandır, önceleri yaz dönemlerinde şimdilerde ise fırsat bulunan en küçük zaman dilimlerinde bile ‘Risale-i Nurlarla buluşmak’ amaçlı, yurt içinde ve yurt dışında programlar düzenleniyor.
Neden böyle bir program düzenleniyor?
Neden risalelere karşı bitmek tükenmek bilmeyen bir iştiyak var?
Neden her yaştan, her kademeden insan risalelerle buluşmak istiyor?
Soruları çoğaltmak mümkün. Zaten bu sorular da cevabı bilinmeyen sorular değil. Özellikle içinde olanların bir çırpıda cevap verdikleri bir konudur.
Risale-i Nur, Kur’ân’dan beslenmiş ve bu asrın ve kıyamete kadar insanlığın ihtiyaçlarına cevap veren bir Kur’ân tefsiri olarak Kur’ân’ın malıdır.
Risale-i Nur, Resul-i Ekrem’in (asm) talimi ve Kur’ân-ı Azimüşşan’ın dersi olduğu için Kur’ân’ın hakikatlerini keşfetmiş ve bu asrın fehmine sunmuştur.
İnsan, Risale-i Nurlar vesilesiyle Kur’ân’la tanışıyor, Resulullah ile buluşuyor ve dinini, imanını daha tahkiki öğreniyor ve yaşıyor.
Onun için nurlarla tanışan insanların hayatları incelendiğinde görülecektir ki, İslâm öncesi Ömer (ra) ile İslâm sonrası Ömer (ra) gibi bir değişim, dönüşüm söz konusudur.
Bir Kur’ân talimi olarak Risale-i Nur Eserleri bundan böyle daha planlı, daha istifadeli, daha yoğunluklu programlara sahne olacaktır.
Artık bundan böyle gençler birbirlerine, ‘Hayatında kaç risale okuma programına katıldın?’ diye soracaklar. Hayatın kalitesi böylece anlaşılacak.
Ve marka okuma programları gelişecek. Risale-i Nur eserleri asrı tenvir edecek. Uluslar arası programlar tertip edilecek. Bundan dört beş yıl kadar önce, Bursa’da, Erzurum’da kayak tesisleri civarında okuma programına var mısınız?’ diye sorduğumuzda, soruyu soran olarak bile biraz çekimser kalmıştık. Şimdi ise, uluslar arası programlar içerisindeyiz. Yakında inşallah Mekke-Medine okuma programları heyecanı yaşayacağız.. Almanya’da, Avusturya’da, İngiltere’de, Fransa’da programlar tertip edeceğiz.
Neden farklı mekânlar diyenlere de, her gidilen mekân yeni yeni müştakların nurlarla tanışması anlamı içeriyor. Ve her mekânında farklı bir ruhu vardır, onu hissederek okumak verimliliği arttıracaktır.
Nitekim aynı izler Üstad’ın hayatında da vardır. Üstad’ın kitap okuduğu mekânlara baktığımızda oldukça canlı bir çeşitlilik görmekteyiz. Bu işte bir de tefekkür zenginliği vardır.
Her program hayata bakışımıza bir zenginlik katıyor. İman nazarını biraz daha güçlendiriyor. Mâna-i harfi okumalarını hayatın içine taşıyor. Onun için okuma programlarına bir eğitim programı olarak bakmak ve ona göre bütçeler ayırmak gerekiyor.
Sahi sizin hayatınızda kaç okuma programı oldu?
Yaşıyorsanız, geç kalmamışsınız demektir.
Ne iş yapıyor olursanız olun, şimdiden yaz rezervasyonlarınızı yaptırın.
İnanın bu tercihiniz hayat kalitenizi yükseltecektir.

Yeni bir hayat tarzı: NURLARLA YAŞAMAK, NURANÎLEŞMEK

Nurları okumak ve okuduklarını yaşamak
Şubat ayı içerisinde İçel ilinin Bozyazı ilçesinde 5 günlük bir okuma programı yaptık.
Okuma programımıza diğer programlardan farklı olarak bir adak kurbanı kesilerek başlandı. Buradan şunu anlıyorduk, her programın nasipli katılımcıları da katılımcıların nasipleri de farklı farklı oluyordu.
Bu program hayatımızda pek çok çağrışımları beraberinde getirdi. Programa katılan gençlerin, Nur sohbetleri akabinde yaptıkları gezilerdeki yorumları, değerlendirmeleri oldukça dikkat çekici idi.
Deniz, dağ, kuş, böcek, bitki, su gibi kavramların satırlardaki duruşu ile gençlerin zihinlerindeki duruşu bir değildi. Artık Nur dersleri neticesinde, bir muz bitkisi, rahmetin eseri, rahmetin tecellisi, san’at eseri gibi kavramlarla tanımlanıyordu.
Bu bir zihinsel değişimdi.
Varlığa yüklenen anlam bu derslerle değişiyordu.
Elbette her programın katılanların hayatlarına kattığı bir takım özel katkılar vardır. Her bir program insan hayatına bir takım yenilikler sunuyor. Dolayısıyla ne kadar program o kadar güzel hayatlar, ne kadar program o kadar güzel düşünceler, ne kadar program o kadar mutluluklar, saadetler demek mümkün.
Ama bazı programlarda ise daha ayrı bir takım yenilikler yaşanıyor.
Bu yılın bizim açımızdan ilk okuma programı olan Almanya-Giessen şehrindeki okuma programımız, yine yirmi kişiyle gerçekleşmişti. Farklı şehirlerden gelen gençlerin oluşturduğu topluluğun en dikkat çeken özelliği, nurlara olan özel ilgileri idi. Okunan bir paragraftaki cümle üzerine onlarca soru soran, okunan bir paragraf üzerinde onlarca cümle not alan gençler doğrusu benim karşılaştığım özel bir durumdu.
Bir de iman derslerinin gençlerin hayatında bu derece izler bıraktığını daha önce fark etmemiştim. Şehir gezimizde anladım ki, gençlerin gözlerini, gönüllerini, ellerini, ayaklarını hatta hayallerini hayatlarına kattıkları ‘iman’ yönetiyordu. Harama bakmamanın ibadet telâkkisi içerisinde yaşandığını buradaki gençlerde daha bir net görmüştüm. Bu da bana işte hayatı yöneten programlar olarak Risale-i Nurlara bakmama vesile olmuştu.
Yani Almanya’da bu gençler nurlarla nuranî bir hayat adında bir hayat alanı içinde yaşamakta idiler. Ateşler içerisinde idiler, ama onlar ateşte yanmıyorlardı. Tıpkı Said Nursî’nin, “pervaneler yanmasınlar” diyerek, gaz lambasının ateşli bölümüne bir kafes yapması gibi, yine bu asırda gençler imansızlık cereyanında yanmasınlar, günahlara düşüp kavrulmasınlar diyerek, Nurları bu asrın yakıcı günahlarına karşı bir kafes hükmüne getirmiş, bu gençler de nurlara sığınmışlar ve asrın dehşetli ateşinden korunmuşlardı.
İşte bu, tam da bu asırdaki hayat alanı idi.
Nur Talebelerinin hayatlarında Nur eserlerinin apayrı bir yeri vardır. Adeta onların hayatları nurlarla yeni bir ayardan geçmektedir. Nurlarla tanışma öncesi ile nurlarla tanışma sonrası iki farklı dünyayı içinde taşımaktadır. Bu öyle bir farktır ki, aydınlık ile karanlık gibi birbirinden ayrıdır.
Her bir program katılanların dünyasında bir yenilenme anlamı taşıyor. Hele de bu katılanlar gençler ise bu yenilenme yerini ‘yeni başlangıçlar’a bırakıyor.
Risale-i Nur eserlerindeki, Kur’ân’ın her bir dersi, günümüz insanlarının hayatlarında büyük değişimlere ve dönüşümlere vesile oluyor.
Bu vesileyle, artık Risale-i Nur eserleriyle tanıştıktan sonra hayatlarında büyük değişimler olduğunu ifade eden yüz binlerce insan bulunuyor. Özellikle hayatlarının baharında Nurlarla tanışmış gençler ise, Nurlarla olan tanışmalarını ‘yeni bir hayat tarzı’, ‘yeni bir algılama biçimi’ şeklinde değerlendirmektedirler.

Okuduklarımızı, tabiattaki varlığına dokunarak hissetmek
Almanya okuma programından hemen bir iki hafta sonra ise, yine yirmi kişiyi bulan bir genç toplulukla İçel ilinin küçük, şirin, sahil ilçesi Bozyazı’da idik. Yine bu programa da Şanlıurfa’dan, Batman’dan, Adıyaman’dan, Konya’dan ve İzmir’den genç arkadaşlarımız katılmışlardı.
Artık gençler için okuma programları ile yaşamak bir hayat tarzı idi. Ve ilginç olan da bu programlara katılımın tamamen serbest olması ve hatta ücretleri katılımcılar tarafından karşılanan bir eğitim faaliyeti olmasına rağmen ciddî rağbet olması idi.
Nitekim katılımcı gençlerimizden sevgili Hüseyin Belit kardeşimizin babası, komşumuz Tarık Bey, ‘Hocam bizim genç, geçen yıl sizin programınıza ilk kez katıldığında (Bursa-Uludağ programı), daha birkaç gün geçmeden, ‘Baba bizi buradan kurtarım.’ diye mesaj atmıştı. Ama programın sonunda memnuniyetini paylaşmıştı. Şimdi ise, bu programa katılmayı amcasının oğlu ile birlikte kararlaştırmışlar ve bizden müsaade istediler. Gittikleri ilk günden itibaren de yaptığımız telefon görüşmelerimizde hep memnun kaldıklarını, oldukça neşeli ve istifadeli bir program olduğunu ifade ettiler.’ demesi, Risale-i Nur okuma programlarının kendi içinde bir lezzeti ve tadı olduğunu göstermektedir.
Bununla beraber, programdan döndüğümüzde daha programdan döneli bir gün geçmesine rağmen, pazar günkü sürekli olan dersimize programa katılan gençlerin nur sohbetine ciddi bir katılımla iştirakleri, nurun gençlerin dünyasında nasıl bir ihtiyaca cevap verdiğinin apaçık ifadesi idi. Tabi bir de dikkatlerimizi çeken, programa katılamayan Ahmet Said, Bilal, Halil İbrahim gibi kardeşlerimizin bizzat kendi itiraflarıyla, ‘Hocam, programa katılmadığımıza pişman olduk. Keşke katılsaydık.’ demeleri birer tatlı itiraftı.

Bu Nur dersleri hayata dokunuyor, hayatı dokuyor
Şimdi Bozyazı okuma programımızdaki özel durumlara dönmek gerekirse, öncelikle ifade etmek istediğim bir şey, bu programdaki yapılan derslerle, bizzat günlük yaşantımıza Nurların dokunduğunu, Nurların günlük yaşantımızı dokuduğunu hissettik.
Yani kitapların satırlarındaki denizin, dağın, toprağın, suyun, bitkilerin, tarihî eserlerin, şehrin kültürel zenginliklerinin tabiattaki varlığına dokunmak, onları bizzat görerek, dokunarak, hissederek müşahede etmek elbette çok daha farklı oluyor. İşte Bozyazı’daki okuma programımızda biraz bu duyguları yaşadık. Tabir yerindeyse uygulamalı okuma programlarına şahit olduk.

Program detaylarında neler var?
Öncelikle programa gitmeden önce program yürütücüsü olacak eğitimci arkadaşlarla bir araya geldik. Nasıl bir program yapılacağına dair çerçeve programı hazırladık. Programa katılacak gençlerin yaş durumlarını ele aldık. Gençlerin programa olan, eselere olan yakınlığını tesbit ettik. Tabiî okuma programımızın renkli bir görüntü taşıması için çeşitliliğe özen gösterdik. Onun için her güne ait olmak üzere iki saati geziye ayırdık.
Gezilerin varlığı okumalarda daha da bir verim almaya katkı sağladı. Yani gençler gün boyu müzakereli ve içtimâî derslerin yanında özel olarak da günde dört saati bulan okumalar yaptılar. Bu okuma programımızda okuduğumuz kitap Tarihçe-i Hayat oldu. Bediüzzaman Said Nursî’nin kim olduğu, ne gibi bir hayat yaşadığı ve hangi şartlarda, nasıl eserler verdiği ile ilgili zihinlerimizde bir Bediüzzaman portresi oluştu.
Programın çeşitliliği deyince neler akla geliyor?
Elbette her programın kendine ait renkliliği söz konusu oluyor. Bu, gidilen mekâna göre, katılan kişilere göre, orada görüşülen kişilere göre, o programda okunan kitaplara göre, yapılan sohbetlere göre, sportif, sanatsal faaliyetlere göre değişiklikler arz ediyor. Onun için diyebiliriz ki, her okuma programı özeldir.
Bozyazı okuma programımızın ilk günündeki gezi faaliyetimiz, Softa kalesini gezmek idi. Doğrusu şahsım itibariyle Bozyazılı olmakla birlikte Softa kalesini, ilk defa bu kadar detaylı geziyordum. O bakımdan bıu gezi benim için de özeldi. Tabiî bir de kırklı yaşlarda böyle bir gezide yer almanın gözlem zenginliği de biraz daha farklı oluyordu. Yani meselâ, Softa Kalesi’nden Akdeniz’i izlemek bana çok orijinal geldi. Daha önce ilçemle ilgili böyle bir gözleme sahip değildim. İddia edebilirim ki, Akdeniz Bozyazı ilçesinin hiçbir yerinden bu kaledeki kadar muhteşem görünmüyordu.
Gençlerin günlük bir faaliyet etrafında programda yer almaları günü çok canlı ve dinamik geçirmelerine, okumaları da daha faal yapmalarına katkı sağladı.
İşte ilk sporumuz ‘trekking’ oldu. Yani ‘Trekking; doğada, bir noktadan diğer bir noktaya varmak amaçlı yapılan, genelde hafif tempolu sportif yürüyüşlerdir.’ Gençler bu sporu çok sevdiler. Tabi bir de yürüyüş yapılan mekânın tarihî bir dokusunun olması ve bir tarafta Akdeniz, diğer tarafta Toros Dağları manzaralarının bulunması tadına doyum olmayan duygular yaşattı. Yani mavi ile yeşilin bu kadar omuz omuza olması, birbirini desteklemesi ancak buralarda görülebilecek bir zenginlik idi, bir tefekkür malzemesi idi.
Tabi ilk kez böyle bir faaliyete katılanlar tatlı bir yorgunluk yaşadılar. Ama onlar açısından da akşamki uyku saati apayrı bir anlam ifade etti. Yani zahmet çekilince mutlaka rahmet unsuru nimetler kendini gösteriyordu. Bu, ilâhî bir kaidedir.
Kitap satırlarında gezinirken de öyle. Kim daha çok anlamak amaçlı yorulursa, daha fazla hakikate onlar ulaşıyorlar. Tabiatta da öyleydi, kim daha çok yoruldu ise, kim daha çok yürüdü ise, ulaştıkları tatlı yorgunluk daha fazla oluyordu.
SEBAHATTİN YAŞAR,
MEHMET SAİD KÜÇÜKÇOPUR
MEHMET ŞÜKRÜ GÜLER
 
DEVAM EDECEK
Okunma Sayısı: 3395
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı