"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bahar bugün bizimleydi..

20 Nisan 2014, Pazar
Ya Falika’l Rabbi; Ey tohumları sünbüllendiren Rabb’imiz.. Baharı iliklerime kadar hissetmemi sağlayan Rabbimiz, Sana şükürler olsun..
 Ey Rabb’im, ne güzeldi bugün kâinat.. Sanki her türlü kötülükten arınmış bir bebek kadar saf ve temizdi gezegen.. Masmavi bir gökyüzü, gözlerimi kamaştıracak derece güzelliklere bürünmüş ağaçlar, tükenmeyen hazinenden boyadığın bin bir renkli çiçekler ve üstlerine sürdüğün çeşit çeşit kokular. Her şey ve her şey sayısız dilden bize Seni anlattı Rabbim!
 İlkbaharın müjdecisi güzel kuşlar cıvıl cıvıl ötüyorlar, güzel kelebekler bütün zariflikleriyle uçuşuyorlar, çimenler gürbüz bir şekilde ayaklarımın altında uzanıyorlar. Her şey, yeni doğmuş kuzucuklar gibi güzel ve sevimli. Arada bir esen hafif rüzgârın rahatlatıcı nefesini yüzümde hissederken güneşe eşlik edip gülebilmek. Bahara tutkun güzel ezgiler söylemek ve bunca güzelliğin aslında geçici olduğunu bilerek bunların asıl sahibi olan Cemal-i Bâki’ye ulaşmaya çalışmak. Bunların hepsinin sadece Senin bir emrin ile var olan güzellikler olduğunu görmek.  Baharın taze bir haşir olduğunu idrak etmek ne güzel bir duygu Ya Rabbi!
 Her şeyden önce Nisan yağmurlarıyla beraber akıverdi bahar gönlüme. Çiçek kokularıyla beraber damla damla akıverdi kalbime. Baharın en güzel tonundayken mavinin demi, baharda açan tertemiz çiçekler en alımlı renkleriyle kaptırıverdiler kendilerini mavinin güzelliğine...
 O yüzden ilkbaharın mavi semalarında batan gün süsleniverdi baharın çiçekleriyle. Pembe ufuklarda gruba inen güneş, çiçeklerin yanaklarını öperken usulca; bahar çiçeklerinin göz alıcı, güzel renklerinin izi kalmıştı dudaklarında. Son öpücüğü mavinin sinesine kondururken güneş, dudaklarında çiçeklerin güzel renklerinden izler taşıyordu hâlâ. O yüzden bahar akşamlarının gün batımları her rengi ve tonuyla beraber bambaşka oluyordu. O yüzden baharada gün batımının seyrine doyum olmazdı. Esmer güzeli zamanlar yaşanır baharda.
 Hem zaten, “Ey esmer güzeli zaman / Senin en güzel yürüyüşündür Nisan..” demiyor mu şair mısralarında? Bâki’nin Bahariyesi’nde tanımladığı bahar daha bir başka. Kuş sesleri ve onun dağlardaki yankısı, çimen çocuklarını, yani çiçekleri uykusundan uyandırır. Ve çiçekler başuçlarında “bulut dadı”nın dizdiği çiğ tanelerini bulurlar.. Çimen, tepeden tırnağa çiçeklerle bezenmiş bir gelindir. Seher yeli gelin süsleyici; su, ayna tutucu; yasemin çiçeği, bu güzel gelinin saçlarını taradığı taraktır. Seher rüzgârı, yasemin çiçeğinin gümüş göğsünü açar; dikenin tırnağı, gül bahçesinden gülün düğmelerini çözer. Çiğ tanesi, yasemin yaprağının üzerinde yaka düğmesi olur.. Ve rüzgârın alıp yükselttiği çiçekler gökteki yıldızlardır...
 Bunca güzellik akıp giderken, zamanın nehri içinde. Hayatın en güzel renkleri ve enginlikler tükenip gidiyordu biz farkına varamadan. Zamanın en büyük zaafı bahara âşık olmasıydı sanırım. O yüzden de bahar kadar çabuk değişiyordu her şey. Açıveren narin çiçekler kısacık bir bahar yağmuruna teslim oluveriyorlardı ya, zamanda baharın aldatıcı güzelliğine teslim oluyordu galiba..
 Baharla beraber gelen kuşlar da daimî değildi muhakkak. Yeryüzündeki hiçbir varlığın daimî olmadığı gibi. Her şey muhakkak bir yerden sonra fâniliğin kucağında buluyordu kendini. Bahar bir bebekti belki de, yaz mevsiminde ergenliğe kavuşan ve sonra sonbaharda kemale erip, kışla beraber ebedî uykusuna çekilen...
 Bahar, günün sehere en yakın olan vaktidir belki de. Gecenin ardından gelen mütebessim güneş ılık ışıkları gibi. Ne yakan ne de üşüten aydınlık zaman dilimi gibi. Günün öğlene doğru olan vakti bahardan sonra gelen yazı hatırlatır bana. İkindi vakti yazı takip eden sonbahar ve gecenin kuytu karanlığı, kışın soğuk sinesindeki nice sessiz örtünüşü çağrıştırır bana. Ve muhakkak her çetin kışın ardından gelir en güzel bahar. O Allah ki, Müyessir olandır. İşleri kolaylaştırıp, her zorlukta bir kolaylık ihsan eden en büyük merhamet Sahibi...
Bütün kışların ardından müjdelenen değerler, bahar kadar aydınlık, bahar gibi sıcak olsun inşaallah. Son nefesimizde bürüneceğimiz sessiz örtüler bir kışsa eğer, kabirde verilecek hesabımız ebedî bir baharı müjdelesin bize usulca...
 Seher vakti bahar gibidir dedim ya, seherle beraber namaza niyetlenir sanki güneş. Öğlene doğru kıyama durmuş olarak dimdik görürüz tepemizde güneşi ve sonra ikindi vakti ağır ağır rükûya varır sanki mübarek.. Kış gecelerinin uzunluğundaki hikmet gibi, akşamları ufuktan kayboluverir. Ve biliriz secde makamına kavuşmuştur artık güneş..
 Rabbimiz Allah, bunca zahir güzellikle beraber bizleri de en az güneş misali güzel ve uzun secde makamlarıyla şereflendirsin inşaallah.. (amin, ecmain)


ÖZNUR ÇOLAKOĞLU
Okunma Sayısı: 1604
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı