Çözüm süreci öncesinde de farklı dönemlerde denemeler olduğunu aktaran Yayman, “Eğer normalleşme süreci, birbirimizi dinleme, diyalog süreci devam ederse bu meselelerimizi konuşarak çözme meselesi çok çok önemli. Konuşarak çözme yolunda önemli bir psikolojik eşiği aşabiliriz. On yıl önce böyle bir toplantı yapmak isteseydik başta Vali bey olmak üzere, rektörü, herkesi Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılarlar ve bütün bu salonu da alıp götürürlerdi” diye konuştu. Kürt sorunun yüz yıllık bir sorun olduğunu ve çözümü için çok ciddî müzakerenin ve adım atılmasının gerektiğini vurgulayan Yayman, “Yüz yıllık sorunu yüz günde çözmek sorunun doğasına aykırı bir durum. Burada atılması gereken adımlar yok mu? Alınması gereken hedefler yok mu? Bütün bunlar var. Ama en önemlisi, konuşma zemininin muhafaza edilmesi. Eğer bu konuşma zemini muhafaza edilirse biz, sorunlarımızı konuşarak çözmeyi öğreneceğiz” ifadesini kullandı. Stratejik Düşünce Enstitüsü Toplumun Tarihsel Gelişim Programı Koordinatörü Orhan Miroğlu da Türkiye’de yaşananlara rağmen toplumların bir arada bulunmasının büyük bir kazanım olduğunu söyledi. Tunceli Üniversitesi İnsani ve Sosyal Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan ise tarihteki bütün “Karizmatik önderlerin” kendi örgütleri tarafından tasfiye edildiğini öne sürdü. Çözüm sürecinin hikâyesini anlatmak istediğini belirten Özcan, “Çok önemsenilen bu süreç, herkesi yürekten ve candan ilgilendiriyor. Çünkü can sorunudur. 1,5 seneye yakın insanlar ölmüyor” dedi. Paneli Tunceli Valisi Hakan Yusuf Güner, Vali Yardımcısı Eşref Yonsuz, Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Emniyet Müdürü Fahrettin Şen, kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar izledi.