"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ihlamur kokulu şehir: İŞKODRA

04 Haziran 2014, Çarşamba
İşkodra’nın dikkat çeken yönlerinden biri de şehirde bulunan geniş parklar ve ıhlamur ağaçlarıydı. Ziyaretimiz esnasında ıhlamur ağaçları çiçek açmıştı ve şehir baştan başa güzel kokularla kaplanmıştı. Şehri sarmalayan nehirler (Buna ve Drin nehirleri) ve “İşkodra Gölü” de İşkodra’nın havasını değiştirmiş. Şükür ki bu güzel şehir en azından şimdilik “kule”lerin istilasına uğramamış.
HOŞ GELDİNİZ, KOMŞULAR
İşkodra şehir merkezini gezerken turistik eşya satan bir dükkân girdik. Dükkân sahibi, Türkiye’den geldiğimizi anlayınca ‘komşu’ gibi ilgi gösterdi. Dükkânın kapısında, Türkiye’de de eskiden köy ve yaylalarda kullanılan “kadı”, “kot” “yayık” gibi malzemeler vardı. Ayrıca, hayvanların kaybolmaması için boynuna takılan “çan”lar ve “çernak”lar da turistik malzeme olarak satışa çıkarılmış şekilde sergileniyordu.
Her yerde olduğu gibi Arnavutluk’ta da “turist”ler için satılan malzemeler pahalı. Normal dükkânlarda nisbeten ucuz olan hediyelik eşyalar, turistlere hitap eden dükkanlarda hemen pahalanıyor. Bu dükkanlarda en basit “magnet”ler bile 3 dolar civarında bir fiyatla satılıyor ki bu, Türkiye’den daha pahalı anlamına gelir...


IHLAMUR KOKAN ŞEHİR

İşkodra’nın dikkat çeken yönlerinden biri de şehirde bulunan çok sayıda geniş parklar ve yollarda bulunan ıhlamur ağaçlarıydı. Mevsim olarak da ıhlamur çiçekleri açmış olduğu için şehir bir baştan bir başa güzel kokularla kaplanmıştı. Yaşlı ıhlamur ağaçlarının kesilmeyip muhafaza edilmiş olması şehre ayrı bir güzellik katmış.
Aynı şekilde geniş caddeler ve arabaların girmediği sokaklar, şehri tam bir tatil merkezi haline getirmiş. Şehri sarmalayan nehirler (Buna ve Drin nehirleri) ve “İşkodra Gölü” de İşkodra’nın havasını değiştirmiş durumda. Şükür ki bu şehir en azından şimdilik “kule”lerin istilasına uğramamış.

ENVER HOCA CAMİLERİ YIKMIŞ
Komünist dönemden önce İşkodra’da 36 cami varmış ve bunlardan “Kurşunlu Camii” hariç hepsi yıkılmış. Arnavutluk’ta yaşananları bilenler, sadece İşkodra’da değil, bütün Arnavutluk’da camilerin yıkılmış olduğuna dikkat çekiyorlar. Ancak bu camiler, İslâm ülkelerinin de yardımlarıyla son yıllarda yeniden yapılmış. Ayrıca aynı dönemde çocukların sünnet edilmesi de yasaklanmış.

KİM ŞU ENVER HOCA?
Enver Hoca’nın kim olduğunu, wikipedia.org’dan öğrenelim: Enver Hoca (d. 16 Ekim 1908 - ö. 11 Nisan 1985) II. Dünya Savaşı’nın ardından 1985 yılındaki ölümüne kadar Arnavutluk Halk Cumhuriyeti lideri ve Arnavutluk Emek Partisi Genel Sekreteri olan Arnavut komünist siyasetçi.
1908’de Osmanlı Devletinin Ergir kentinde doğan Enver Hoca, 1930’da üniversite öğrenimi için gittiği Fransa’da Fransız Komünist Partisi’nin yayın organı Humanité’de yazmaya başladı. 1936 yılında döndüğü ülkesinde bir süre Fransızca öğretmenliği yaptı. Ülkede varolan çeşitli komünist gruplar 8 Kasım 1941’de Arnavutluk Emek Partisi’ni (AEP) kurdular. Mart 1943’de yapılan ilk parti kongresinde Enver Hoca partinin Genel Sekreterlik görevine getirildi. Enver Hoca, 1946 yılında kurulan Arnavutluk Halk Cumhuriyeti’nin başkanlığına getirildi. Enver Hoca yönetimindeki Arnavutluk, Stalin döneminde SSCB ile iyi ilişkiler içinde ve dışa açıktı. Ancak Kruşçev döneminden itibaren hemen tüm ülkelerle ilişkilerini keserek kendine yetme politikası izledi. Ülkesini, 1967 yılında resmî olarak dünyadaki ilk ateist devlet haline getirdi. Enver Hoca, ülkeyi 41 yıl aralıksız yönetti ve 11 Nisan 1985’te geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü.

İŞKODRA’DA TOSYALI BİR KOMUTAN


İşkodra gezimiz sırasında Hasan Rıza Paşa adına yapılmış bir kitabeyi de ziyaret ettik. Buradaki bilgiye göre Hasan Rıza Paşa, Kastamonu Tosyalıymış. Hasan Rıza Paşa, Balkan Harbi sırasında Işkodra savunma kumandanlığını yapan Osmanlı paşası. Aslen Kastamonu vilâyetinin Tosya ilçesinden olan Hasan Rızâ, 1871’de doğdu. Bağdat ve Kastamonu vâliliklerinde bulunan Nâmık Paşa’nın oğludur. 1895’de kurmay yüzbaşı olarak Mekteb-i Erkân-ı Harbiye-i Şahane’den mezûn oldu. 21 Ağustos 1898’de binbaşı, 18 Nisan 1899’da kaymakamlığa (yarbaylığa) terfî ettirildi. 1899 yılı Mayıs ayında staj yapmak ve askerî bilgisini geliştirmek üzere Almanya’ya gitti. Almanya’da iken 11 Aralık 1901’de rütbesi miralaylığa yükseltildi. Alman ordusunda dört yıl vazife yaptıktan sonra İstanbul’a döndü. 19 Temmuz 1911 tarihinde müstakil 24. İşkodra Nizamiye Fırka Kumandanlığı’na gönderildi. İşkodra Valisi Hayri Bey’in vazifeden alınması üzerine, 27 Mayıs 1912’de İşkodra valiliği vazifesine de tâyin edildi. Hasan Rıza Paşa, Karadağlılar ve Sırplara karşı Arnavutları Osmanlılar tarafına çekmek için gayret sarf ediyordu. Ancak Arnavutlarla yapılacak antlaşmanın ayrıntılarını görüşmek üzere Esad Paşanın evine giderken, 30 Ocak 1913 günü akşamı tertiplenen bir sûikast neticesinde silâhlı üç kişi tarafından vurularak şehid edildi. Mekânı Cennet olsun...

İŞKODRA’NIN DA GECEKONDUSU VAR
İşkodra’nın denizi diyebileceğimiz büyüklükteki  “İşkodra Gölü”nün etrafını gezerken yarım kalan bir cami inşaatı dikkatimizi çekti. Caminin binası tamamlanmadan gayet yüksek minaresinin tamamlanmış olması dikkatimizi çekti. Başka yerlerde olduğu gibi burada da “ruhsat” alınamadığı ifade edildi. Caminin hemen yanındaki “gecekondu mahallesi”nin fotoğrafını çekerken de “Aman çekme” diyenler bir anda ülkemizi hatırlattı.

SİYASET VE TİCARET
Arnavutluk’ta da siyaset ile ticaret arasında tartışma yaşanmış. İşkodra Gölü kıyısında kaba inşaatı tamamlanmış bir “malikane”yi bize gösteren rehberlerimiz, “Bu inşaatı bir siyasetçi haksız kazançlarıyla yaptı, ama oturmak nasip olmadı. Çocukları var, ama onlar da uyuşturucu müptelası olduğu için babalarının malına sahip çıkamıyor” dediler. Bize çok ibretli bir manzara olarak göründü...

EKİLMEYEN TOPRAKLAR
Arnavutluk seyahatimiz boyunca bize eşlik eden mihmandarlarımız, ülke topraklarının çok verimli olduğu ancak maddi imkânsızlık ve göç sebebiyle bu imkanların değerlendirilemediğini söylediler. Anlatılana göre köylerde ve tarım yapılabilecek yerlerde sadece yaşlı insanlar kalmış ve onların da bu işleri yapması imkânsız. Sebze ve meyvelerin bile ithal edildiğini ifade ettiler ki, hakikaten ülke için büyük bir kayıp. Verimli topraklar kazma vuracak kişileri bekliyor...

SEYAHAT DA SEYAHAT

Arnavutluk seyahati vesilesiyle bir defa daha anladık ki, uzun yıllar içimize kapanarak kaybetmişiz. Maddî ve manevî anlamda yapılacak çok iş ve hizmetler olduğu halde sınırlarımızı aşamamışız. Tabiî ki sınırlarımızı aşabilmek için önce içerde ayaklarımızın üzerinde durmayı becerebilmemiz gerekir. Maddî ve manevî anlamda el uzatılmayı bekleyen milyonlar ve belki de milyarlarca insan var. Lüzumsuz tartışmaları bırakıp bu işlere koşmalı...

Arnavutluk Notları
Faruk Çakır    [email protected]

Okunma Sayısı: 5501
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı