"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cuma namazını Mescid-i Aksa’da kıldık

15 Haziran 2014, Pazar
Gündüz Zeytindağına giderek Selman-El Farisi ve Rabia’tül Adeviye Türbesini ziyaret ettik. Bu arada aklımız hep Cuma namazında idi.
İsrail polisi sabah namazında Mescid-i Aksa’ya sokmamış Cuma’ya da izin veremeyeceğini söylemişti. Fakat Cuma’ya bir saat kala Mescid-i Aksa’ya girebileceğimiz haberi geldi. Acele bir şekilde Mescid-i Aksa’ya doğru hareket ettik. Biraz yaklaştığımızda mescide takriben bir kilometre kala yollar barikatlarla kapatılmıştı. Otobüse izin vermediler. Polis noktasında pasaport kontrolü yapılarak kırkbeş yaş üstüne izin verdiler. Gruptan genç arkadaşlarımıza izin vermediler. Bir kilometre boyunca her taraf asker, polis kaynıyordu. Atlı polisler ve yayalar. Büyük polis kamyonları ve diğer değişik araçlar. Bizim yürüdüğümüz caddede sivilden insanlardan çok polis vardı. Nihayet sekiz polis kontrolünü aşarak Mescid-i Aksa’ya ulaştık. Allah’a çok şükrettik. Eğer izin vermeseydiler bir daha böyle bir imkânımız yoktu. Nitekim aynı gün Cuma namazı için Türkiye Başkonsolosuna izin verilmediğini TRT haber vermiş. Mescid-i Aksa’da Cuma hutbesi yarım saatten fazla sürüyor. Sonunda uzun bir duâ ile hutbe bitiyor. Çok kalabalık bir cemaat oluyor, ama bir çok kişi de içeri alınmıyor. Mescid-i Aksa toplam alanı 144 bin metrekarelik bir alan. Kubbetüs Sahra da hemen karşısında. Peygamberimizin (asm) Mi’raca çıktığı taş, Kubbetus Sahra Mescidinde. Bu taşın muallakta olduğu doğru değildir. Sadece taşın altında yirmi metrekare bir mağara var, orada da namaz kılınıyor. Ayrı alanda Burak Mescidi var. Mescid-i Aksa’nın bahçesinin altında sekiz bin kişilik Mevcan Camii vardır. Bu sol tarafta kalmakta, ayrıca Aksa’nın sağ altında bir başka cami var, Kadim Aksa denmektedir.
Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevî’yi andırıyor. İçeri girildiğinde her köşesinde bir faaliyet. Kimi din adamları dünyanın değişik bölgelerinden getirmiş oldukları gruplara vaaz vermekte, kimisi bir kürsüden—orada kürsü yerine büyükçe bir sandalye kullanılmaktadır—konuşma yapmakta. Velhasıl her köşede ibadet edenler var. Ziyaretimizin üçüncü gününde sabah namazını Mescid-i Aksada kıldıktan sonra, saat sekizde hareketle El-Halil şehrine hareket ettik. El-Halil şehrine giderken yolumuzun üzerinde Helhul kasabasında Hz. Yunus Peygamberin kabrini ziyarete ettik. Rehberden izin alarak “Birinci Lem’a”daki Yunus Aleyhisselâmla ilgili bölümden biraz okuduk. Hıdır Hocamız bir duâ yaptıktan sonra oradan ayrılarak içerisinde Hz. İbrahim (as) Hz. Ishak, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf’un kabirlerinin bulunduğu Harem-i İbrahim’i ziyaret ettik.
El-Halil şehri, üzümleriyle meşhur bir yer. O kuru topraklarda Cenâb-ı Allah “bal tulumbacıklarını” her tarafta yeşertmiş. Bu şehir beş yüzbin nüfuslu, Filistin yönetimine bağlı olduğu için sokaklardaki çöpler hemen fark ediliyor, Doğu Kudüs gibi.  
Bu şehirde Yahudi yerleşimciler olduğu için şehre girişte her yirmi metrede tam teçhizatlı bir İsrail askeri yol kenarlarında bekliyordu. Elli metrede bir askerî araç, askerlerin ellerinde değişik silâhlar. Camiye kısa bir yoldan ulaşmak için Yahudi yerleşimcilerin bölgesinden geçmemiz gerekiyordu. Yahudiler, Filistin’de neresi olursa olsun beğendiği her yerde kendi insanlarını yerleştirmek için ayrı mahalleler kurabilmektedir.
Rehberimiz “Bize izin vermezler, ama bir deneyelim” dedi. Şükür ki arama yapmadan izin verdiler. Biraz sonra Harem-i İbrahim Camii’ne ulaştık. Çok büyük bir cami. Bu camide 1994’te bir Yahudi katliâm yapmış ve 29 Filistinliyi öldürmüş. Bunun için Yahudiler Camiyi ikiye bölmüşler Müslümanların girişleri ile Yahudilerin girişleri farklı yerden yapılmakta. Bu camide diğerlerinden farklı olarak cami girişinde polis kontrolü kurulmuş, kimlik kontrolünden sonra camiye girilebiliyor. Filistin askerlerini bu bölgeye de sokmamaktadırlar. Caminin girişinde Hz. İbrahim’in (as) hanımı Sare validemizin kabri var. İçeride Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf ve Hz. İbrahim’in (as) kabirleri bulunmaktadır. Yalnız Yahudiler, Hz. Yakup (as) ile Hz. Yusuf’un (as) kabirlerinin olduğu bölümü kapatmışlar, Müslümanlar onları göremiyor. Burada duâlarımızı ibadetlerimizi yaptıktan sonra Filistin yönetimine ait Beyt Lehm şehrine geçtik. Burası tamamen Araplara ait olduğu için Yahudi polisi yoktu. Bu şehir Kudüs’e sekiz kilometre olduğu halde Araplar izinsiz Kudüs’e giremiyor. Yurt dışına giderken de Amman’ı kullanıyorlarmış. İçlerinde Hıristiyan Arapların da yaşadığı güzel bir şehir. Bu şehirdeki ziyaretlerimizden sonra Lut Gölü’ne indik. Burası deniz seviyesinden 400 metre aşağıda bir yer. Buralarda 1967 savaşından kalan izler var. Lübnan ordusunun ikamet ettiği binalar aynı şekilde yıkılmadan metruk bir şekilde bırakılmış. Son olarak da Eriha şehrine geçtik burası da tamamen Araplara ait olduğu için İsrail askeri bulunmamakta. Hurmasıyla meşhur küçük bir il. Yeni dikilen fide hurmalar dört beş yılda meyve vermeye başlıyormuş. Lut Gölü’nün yakın mesafelerinde İsrail de büyük alanlara hurma bahçeleri oluşturmuş. Son günümüzde yine sabah namazına Mescid-i Aksa’ya gittik. Türk guruplarının çok olduğunu gördük.
Kudüs çarşısında esnaf hemen Türk olduğumuzu tanıyor ve çok seviniyorlardı. Çarşıda dolaşırken bir çok dükkândan Kur’ân sesleri yükseliyor. Alış verişte Türk parasını da kabul ediyorlar. Evet ayrılık zamanı geldi. Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s Sahra’da daha fazla zaman ayıramamanın hüznü içerisinde ve tekrar Kudüs’e kavuşma umuduyla Kudüs’e veda ettik. Filistinlilerin rahatı için mutlaka diplomatik ilişkilerimizn iyi olması gerekir. Ayrıca tur düzenleyenlerin biraz daha ibadete ağırlık vermeleri, ziyaretin daha feyizli olmasını sağlayacaktır. Ayrıca Nur Talebelerinin beraber bir organize ile gitmeleri hem Risale-i Nuru okumaları, hem de namaz tesbihatlarının düzenli yapılması bakımından önem taşımaktadır. Ayrıca yukarıda Üstad’ın naklettiğimiz görüşünün de bilinmesi çok önem arz etmektedir. Ziyaretçiler bu hikmeti bilmediklerinden ümmetin başına bir baş beklentisi içinde olduklarını gördük. Evet biz döndük, ama kardeşlerimiz oralarda en masum hakları olan Aksa’da namaz kılmaları dahi engellenmektedir. Allah onların yar ve yardımcısı olsun. Bizim de her daim duâlarımız onlarla olsun ve ömürde bir defa da olsa Kudüs ziyareti gayemiz olsun.


SON


CEVAT ÇAKIR    [email protected]

Okunma Sayısı: 2085
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı