"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarihî bir mekân: Midyat

27 Haziran 2014, Cuma
MİDYAT DİNLERİN VE DİLLERİN BULUŞMA NOKTASI OLAN KADîM BİR İlçe. HER YÖRESİ TARİHLE BEZELİ BU İLÇE mardİn’e yolunuz düşerse, uğramadan geçİlmemesİ gerekEN bİr mekÂn.
5. Durak
Kahvaltıyı erkenden yapmamız gerekiyordu, zira bugün diğer günlere göre daha yoğun programımız vardı. Telkâri örgülü altın ve gümüş ürünlerinin dünya çapında meşhur olduğu Midyat’a gidiyoruz. Mardin’e girerken dikkatimizi çeken Masa Dağları Midyat yolunda da ilgimizin odağı oldu. Bir şey daha vardı, o da, dağların bol kayalıklı ve adeta her tarafa dağılmış, sıralanmış, istif edilmiş model ve manzaralarıyla büyüleyiciydi. Hayretimize mucip olan böylesine harikulâdeliklerin arasında yaşayan insanımızın bu tabiatla yoğrulmuş karakterini de ifade etmemiz lâzımdır. Bundan olsa gerek ki eski veya eskiyi takliden yapılan binaların hemen hepsi kesme taşlardan yapılı. Bunlar iki veya üç katı geçmezken, modern ve betonarme binaların çok katlılığı bunların yanında doğrusu mevcut manzarayı bölerek uygunsuz manzaralara sebep oluyordu. Bir başka husus ise eski yapılar dağlara yapılırken yeniler düz alana yapılmaktaydı. Ülkemizin bu şehirlerinde yeni yapılarda, tuğladan ziyade olarak briketin yapı malzemesi olarak kullanılmasının bir gerekçesi olmalıydı. Taşların kullandığı duvarlar baklava modeli ile döşenirken düz sıralananları da vardı. Bu bölgede taziye evlerindeki müştereklik takdirlerimizi topladı. Bu bölgeye, toprağının genellikle kırmızı renkte olması ayrı bir çeşni katmaktaydı. Midyat ve Hasankeyf gezimiz, rehberlerimiz Âdil Atasay, Lütfi Oğuz, Bahattin Yavuz ile İzmir’de yüksek tahsilini yapan Fikret Aşkın, Seyfettin Şimşek kardeşlerimizin yardımıyla çok güzel geçeceğe benziyordu.

MİDYAT
Mardin ilinin bir ilçesidir. Dinlerin (İslâm, Hıristiyanlık, Yezidilik) ve dillerin (Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Süryanice) buluşma noktası Midyat; MÖ IX. yy Asur tabletlerinde Matiate olarak tanımlanır. “Matiate” Aramice/Süryani bir isim ve “köyüm”, “vatanım”, demektir. Asur kralı II. Asur Nasırpal Tur Abidin’in Aramileri talan ettikten sonra, bu savaşın tarihî tablalar yazılmıştır. Midyat’taki ilk Süryani Hıristiyanlar da mağaralarda yaşardı. Midyat tarih boyunca birçok kere kuşatılıp talan edilmiştir. Son olarak Birinci Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinde, “Ferman” yılında, kasaba sakinlerinin üçte ikisi vefat etmiştir. Ancak 1930 yılından sonra kasaba yeniden canlanmış, kiliseler, evler ve bazı mekânlar onarılmıştır. Ondan sonra yerleşim düzeni zamanla oturmaya başlamıştır. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1070 metredir. Mardin ilinin en geniş ve nüfus bakımından en kalabalık ilçelerinden biridir.
Midyat’ta Müslüman olarak Kürtler, Türkler ve Araplar yaşamaktadırlar. Din ve grupları ise Hıristiyan Dinine mensup Süryaniler, Ermeniler ve Keldaniler yaşamakta bu dil grupları mezhep olarak aralarında Katolik, Ortodoks ve Protestan olmak üzere üç mezhebe ayrılırlar. Hıristiyanlar kendi aralarında çok az sayıda olmak kaydı ile Süryanice konuşmaktadır. Keldanice ve Ermenice bu bölgede unutulmuş dil gruplarıdır ve konuşulmamaktadır. Midyat’ta bu dinlerin yanı sıra sayıları çok az olmakla beraber Yezidi dinine mensup insanlar da yaşamaktadırlar. Bu sebeple Midyat’a Diller ve Dinler Şehri deriz.

Hacı Şeyhmuz Mete Konağı

Barış, kardeşlik temasının uygulandığı mekân. Devlet büyüklerinden tanınmış ünlü şair ve birçok sanatçının tablolarıyla bezenmiş duvarlar dikkatimizi çekti. Burada tam bir barış ve kardeşlik havası esti. Köşkün alt katında adeta mağaralar vardı. İç içe geçen odalar, aydınlanma ve su dağıtım sistemi gerçekten dikkat çekici idi. Mahalli eşyalarla döşenmiş konak yaşayan tarihti. Yumuşak taşların oyularak işlenip kullanıldığı konakta su sarnıcında toplanan sular hayvan yetiştiriciliğinde kullanılıyordu. Mardin’de olduğu gibi Midyat’ta da binaların dışı süslü idi. 

Hz. Muhammed (asm) Camii
Cuma namazını Hz. Muhammed (asm) Camiinde kıldık. Medresede
okuyan genç talebeler hocaları ile Cuma namazına gelmişlerdi.

Güneydoğu’nun en gelişmiş ilçesi

İki yerleşim biriminden oluşan, dinlerin ve dillerin birleşme noktası, “Gelen ağlar, giden ağlar” sloganı ile adeta özdeşleşen Midyat, G. Anadolu Bölgesinin en gelişmiş ilçelerinden biridir. Midyat’a özgü mimarisi olan ve adını yine Midyat’tan alan “Midyat Evleri”ni süsleyen “Taş İşleme Sanatı” (Nahid) da Midyat’ta yaşayan bütün toplumların ortak değeri olarak ayrı bir önem taşımaktadır. Midyat konusunda ne anlatılsa azdır. Zira orada tarih var. Çevrenin en iyi ilçesi olan Midyat, mağaralar şehri, ibadet edenlerin diyarı olarak da anılır.

6. Durak

İkindi namazını Midyat’ta kıldıktan sonra hızla ve heyecanla Hasankeyf’e gittik.

Hasankeyf
Hasankeyf, Batman′a bağlı olan, iki yakasını Dicle Nehrinin ayırdığı tarihî bir ilçedir. Eski şehrinin tarihi, 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981′de tabiî koruma alanı ilân edilmiştir.
Hasankeyf′i Artuklular’dan alan (1232) Eyyubiler, henüz bölgeye tam hâkim olamadan Moğol istilâsı ve harabiyeti ile karşılaştı. Birçok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu.
Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14. yüzyıl başlarından itibaren Hasankeyf′i yeniden imar etmeye başladı. Özellikle bugün Hasankeyf′te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler′in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı. Hasankeyf, bu yıllarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı.
Hasankeyf’in Türk-İslâm tarihi ve medeniyeti açısından önemli bir yeri vardır. “Hısnıkeyfa” olarak anılan bu şehir, “Kaya Kale” veya “Kaya Hisar” şeklinde tercüme edilebilir. Çeşitli kaynaklarda her kavmin kendi dilinde farklı telâffuz edildiği bu kelime, “korunmaya müsait” anlamına gelmektedir. Kale yekpare taş kitlenin oyulması suretiyle oluşturulmuştur. Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle Nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması dolayısıyla Hasankeyf, ticarî ve ekonomik olarak da gelişti. Dicle üzerine kurulacak Ilısu Barajı sebebi ile bir noktaya kadar buradaki tarihî eserler su altında kalacak. İlgililer bunlara karşı gereken tedbiri aldıklarını söylemekteler. Nehrin kenarındaki iki eski yapının başka yere taşınacağı ifade edilir.

Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur)
Midyat’a yaklaşık 22 km. uzaklıkta ve Midyat’a bağlı Güngören Köyünün 2 km. kuzeyinde, bodur meşelerle kaplı hafif dalgalı kalker kayalık arazide alçak bir tepeye kurulmuştur. 397 yılından bu yana 1600 yılı aşan ve halen kullanılan en eski Süryani Ortodoks manastırıdır. Manastır içerisinde toplam 60 kişi yaşıyor. Bunlar misyonlarının muhafazası için nesilden nesile rahip yetiştirme faaliyetlerini sürdürüyorlar. Farklı dönemlerin yapı özelliklerini korur. 100 hektarlık ve çevresi kale duvarını andırır duvarlarla çevrili bu manastır ekilen tarla ve bahçeleri ile geniş ve mükellef bir külliyedir.


YARIN: SON DURAK URFA



Mehmet Çetin
web:www.mehmetcetin.de
e.posta: [email protected]


Okunma Sayısı: 2596
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı