01 Ağustos 2014, Cuma
..mağlûp biçare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha iyidir; yoksa efkâr-ı âmme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı İslâmiyenin mâdeni olan...
Sual: Dine zarar olmasın, ne olursa olsun?
Cevap:
İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla
gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Hem de, mağlûp
biçare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut mantıksız bir kısım
zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha
iyidir; yoksa efkâr-ı âmme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı İslâmiyenin
mâdeni olan, herkesin kalbindeki şefkat-i imâniye olan envâr-ı İlâhînin
lemeâtının içtimalarından ve hamiyet-i İslâmiyenin şerârât-ı
neyyirânesinin imtizacından hasıl olan amûd-u nuranînin ve o seyf-i
elmasın hamiyetine bırakılırsa mı daha iyidir, siz muhakeme ediniz.
Evet,
şu amûd-u nuranî, (Haşiye) dinin himayetini, şehametinin başına,
murakabenin gözüne, hamiyetinin omzuna alacaktır. Görüyorsunuz ki,
lemeât-ı müteferrika, tele′lüe başlamış. Yavaş yavaş incizab ile imtizaç
edecektir. Fenn-i hikmette takarrur etmiştir ki: Hiss-i dinî, bâhusus
din-i hakk-ı fıtrînin sözü daha nâfiz, hükmü daha âlî, tesiri daha
şedittir.
Elhasıl: Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder.
Size bir misal söyleyeceğim: Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o
işi bilirsiniz. Şimdi herbiriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine
vermişsiniz. Halbuki çoban tembel ve muavini kayıtsız, köpekleri
değersizdir. Tamamıyla ona itimat etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız,
biçare koyunları müstebit kurtlar ve hırsızlar ve belâlar içinde
bıraksanız daha mı iyidir; yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i
gafleti terk edip, hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun,
koyunların etrafında halka tutup, bir çobana bedel bin muhafız olmakla,
hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin, daha mı iyidir? Acaba Mâmehuran
hırsızlarını tevbekâr ve sofî eden şu sır değil midir? Evet, ruhları
ağlamak istedi, biri bahane oldu, ağladılar.
Evet, evet, neam, neam.
Sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz
hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zira, kâinatı nağamatıyla raksa
getiren hakaikin esrarını ihtizaza veren musika-i İlâhiye hiç durmuyor;
mütemadiyen güm güm eder.
Padişahların padişahı olan Sultan-ı Ezeli,
Kur′ân denilen musika-i İlâhiyesi ile umum âlemi doldurarak kubbe-i
âsumanda şiddetli ses getirmekle, sadef-i kefh-misâl olan ulema ve
meşâyih ve hutebânın dimağ, kalb ve femlerine vurarak, aks-i sadâsı
onların lisanlarından çıkıp seyir ve seyelân ederek, çeşit çeşit
sadâlarla dünyayı güm güm ile ihtizaza getiren o sadânın tecessüm ve
intibaıyla; umum kütüb-ü İslâmiyeyi bir tanbur ve kanunun bir teli ve
bir şeridi hükmüne getiren ve herbir tel, bir nev′iyle onu ilân eden o
sadâ-yı semavî ve ruhanîyi kalbin kulağıyla işitmeyen veya dinlemeyen;
acaba o sadâya nispeten sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini ve
karasinekler gibi bir hükûmetin adamlarının vızvızlarını işitecek midir?
Elhasıl: İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın dinde
hissesi, beytü′l-ankebut gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur;
taklittir, onu telâşa düşürttürür. Zira itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin
vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hükûmetin cebinden zannettiğinden;
kalbini, aklını da hükûmetin kesesinden tahayyül eder, korkar.
Haşiye: Risale-i Nur′u hissetmiş ki, üç sayfa ile cevap veriyor. Fakat siyaset perdesi başka renk vermiş.
Münâzarât, s. 44
Okunma Sayısı: 1344
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.