"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bakanlık Nihayet CEVAP VERDİ

19 Ağustos 2014, Salı
RİSALE-İ NUR’UN NEŞİR HAKKIYLA İLGİLİ OLARAK AÇILDIĞINI DUYURDUĞU DAVAYI AYLARDAN BERİ SIR GİBİ SAKLAYAN KÜLTÜR BAKANLIĞI, YENİ ASYA’NIN MAHKEME KANALIYLA İLETTİĞİ TALEBİ NİHAYET CEVAPLADI.
Müdahil olmuştuk
5 aydır Risale-i Nur’a bandrol vermeyen ve hak sahipliği iddiasıyla açıldığını bildirdiği dava ile ilgili olarak, müdahillik talebiyle başvuruda bulunduğumuz mahkemeyi de uzunca bir süre cevapsız bırakan Kültür Bakanlığı nihayet cevap verdi.
 
Niye ilgisiz yerde açıldı?
Bakanlığın mahkemeye gönderdiği yazıda, davanın Said Özdemir, Ahmet Aytimur ve Hüsnü Bayramoğlu adına Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesine açıldığı bildirildi. Av. Akbaş davanın ilgisiz bir yerde açılması için “Sebebi var” dedi.
 
 
 
 
Bandrol engelini sürekli gündemde tuttuk
Nisan ayında “Risale-i Nur’da Vesvese Bahsi” isimli eser için bandrol talebimize red cevabı veren Kültür Bakanlığının bu hukuksuz uygulamasına itiraz etmiş ve bu bandrol uygulamasının hukuksuz olduğunu gerek manşetlerle, gerek köşe yazılarıyla, gerek karikatürlerle, gerekse sosyal medyada düzenlediğimiz kampanyalarla kamuoyunun gündemine taşıdık. Banrol engelinden sonra gelen devletleştirme hamlesine karşıda okurlarımızla birlikte tepki gösterdik. Milletvekillerine telefon, fax ve e-mail yoluyla ulaşan okurlarımız, sosyal medya da etkinlikler düzenleyerek hem bandrol engeline hem de Risale-i Nur’u devlet tekeline alan yasa çalışmasına karşı tepkilerini ortaya koydu.
 
Bakanlık nihayet cevap verdi
 
 Risale-i Nur’u neşreden bir yayınevi olarak, tarafı olduğumuz halde hiçbir bilgi vermeyen ve hukuksuz bandrol uygulamasına devam eden Kültür Bakanlığı, “Mahkemeyi de dinlemiyorlar” manşetinden sonra konuyu daha fazla gizleyemeceğini anlayarak mahkemenin istediği bilgiyi verdi. Mayıs ayı içerisinde avukatımız Kadir Akbaş tarafından açılan dâvâda Kültür Bakanlığını ihbar etmiş ve “neden bandrol verilmediği” konusunda bilgi verilmesini talep etmiştik. Bunun yanı sıra ortada açılmış bir “hak sahipliği” dâvâsı söylentilerine rağmen açılan davanın kim tarafından açıldığı ve hangi mahkemede görüldüğü konusunda da ketum davranan Kültür Bakanlığı, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği yazıda dâvânın kimler tarafından açıldığını belirtmek zorunda kaldı.
 
BİMER şikâyeti ile durdurulmuş
Mahkemeye gönderdiği cevabî yazıda, Risale-i Nur basımı için bandrol isteyen yayınevlerine neden bandrol verilmediğini de açıklayan Kültür Bakanlığı, bandrol verilmemesine sebep olarak BİMER’e yapılan başvuruları gösterdi. BİMER’e 40 şikâyet başvurusunun yapıldığı belirtilen açıklamada, bu şikâyet başvurularında, Said Nursi’ye ait Risale-i Nur Külliyatı adlı eserin içindeki bazı eserlerin izin alınmaksızın, sadeleştirilerek veya değiştirilerek yayımlandığı belirtilerek, izinsiz basım faaliyetlerinin önlenmesinin talep edildiği kaydedildi. Bakanlık, mahkemeye gönderdiği açıklamada, yapılan bu şikâyetler sonucu bandrol taleplerinin geri çevrildiği belirtildi.
 
 
 
Ağabeyler hasımsız dâvâ açmış
Açıklamanın son bölümünde, Risale-i Nurların basım ve neşri konusunda hak talep eden ağabeyler tarafından Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmış bir dâvâ bulunduğu da belirtilirken, açılan dâvâda Ağabeylerin, eserleri neşreden kişi ve kurumlara bandrol verilmemesi yönünde bir talepte bulunduğu belirtildi. Bakanlık, her iki durumu da dikkate aldığını belirterek Risale-i Nurların neşri için bandrol isteyen yayınevlerine bandrol vermediğini ifade etti.
 
Avukat Kadir Akbaş: Hasımsız dâvâ açmaları maksatlı
Ağabeylerin Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dâvâyı avukatımız Kadir Akbaş, “Dâvâyı alakasız bir yerde, Gebze’de ve hasımsız açmalarının belli bir sebebi var” şeklinde değerlendirdi. Bakanlığın cevabına göre, konuyla ilgili başka bir dâvâ olmadığının anlaşıldığını ifade eden Akbaş, ağabeylerin açtığı dâvâya ilişkin şöyle konuştu: “Bu dâvâ mirasçılık belgesi verilmesi talepli olduğu için hasımsız açılabiliyor. Dâvâyı alakasız bir yerde, Gebze’de ve hasımsız açmalarının belli bir sebebi var. Bu dâvâ gıyabımızda sonuçlansaydı, Risalelerin neşir hakkını bu ağabeylerin yayınevlerine veya söylendiği gibi bir araya geldikleri Hizmet Vakfı’na vermenin hukukî altyapısı kurulacaktı. Bu durumda ‘biz Risaleleri devletleştirmedik zaten hak sahibi olduklarını mahkeme kararı ile belgelemiş kişilere verdik’ denilecekti. Böylece Bakanlar Kurulu ve Diyanet İşleri Başkanlığının kararının iptalinin önüne geçebileceklerdi. Dâvânın Gebze’de, ilgisiz bir mahkemede ve hasımsız açılması tamamen art niyetli ve bir şeyleri hukuktan ve kamuoyundan, taraflardan gizli gerçekleştirmeye matuf.”
 
Kültür Bakanlığı’nın Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği yazı özetle şu şekilde;
 
Dâvâcı Yeni Asya Gazetecilik Matbaacılık ve Yayıncılık AŞ. tarafından Said Özdemir aleyhine Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/366 E. sayılı dosyasında açılan vasiyetnamesinin hükümsüzlüğünün tesbiti talepli dâvâya ilişkin tensip tutanağı ve dâvâ dilekçesi incelenmiş olup, bakanlığımıza ihbarına ilişkin görüşlerimiz aşağıda açıklanmıştır.
 
1- (...) 1 Kasım 2010 tarihine kadar bandrol işlemlerinde yayınevinin hak sahibi olduğuna ilişkin beyanı ve taahhüdü eses alınmaktayken, bu uygulamanın hak ihlallerine sebebiyet verdiğinin anlaşılması üzerine bu tarihte yapılan Yönetmelik değişikliğiyle bandrol başvurusunda bulunmak için, “Mali hakların devrine ya da kullanım yetkilerine ilişkin sözleşme/izin belgeleri”nin ibrazı zorunlu hale getirilmiştir. Nitekim, 5846 sayılı Kanun gereğince bir eserin çoğaltılıp, yayılması için eser sahibinin yazılı izin vermiş olması şarttır. Ayrıca, adı geçen Yönetmeliğin bandrol başvuru belgelerini düzenleyen ekinde, “Hak sahibi mirasçılarının katılımını gerektiren başvurularda ‘veraset ilamı’nıın ibrazı zorunludur” ifadesi yer almaktadır.

2- BİMER aracılığyla Telif Hakları Genel Müdürlüğüne iletilen yaklaşık 40 şikâyet başvurusunda, Said Nursî’ye ait Risale-i Nur Külliyatı adlı eserin içindeki bazı eserlerin izin alınmaksızın, sadeleştirilerek veya değiştirilerek yayımlandığı belirtilerek, izinsiz basım faaliyetlerinin önlenmesi talep edilmiştir. Bu şikayetler üzerine, bandrol otomasyon sisteminde, Risale-i Nur Külliyatı kapsamında yer alan eserlere ilişkin olarak yapılan sorgulama sonucunda, bandrol başvurularının büyük çoğunluğunda eserlerin koruma dışı (koruma süresi dolmuş) eser olarak beyan edildiği ve bu sebeple sözleşme ibraz edilmeksizin bandrol temin edildiği tesbit edilmiştir.

3- (....)
Bu nedenle bandrol satış işlemlerini yürüten Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED)’na 06 Mart 2014 tatihinde yazı yazılmış ve Said Nursî’nin eserleri bakımından koruma süresinin devam etmesi nedeniyle bu eserlere ilişkin bandrol başvurularında eser sahibinin mirasçılarının gerekli izinlerini gösterir sözleşmelerinin incelenmesi suretiyle bandrol işlemlerinin gerçekleştirilmesi, bahse konu sözleşmenin ibraz edilmemesi veya yetersiz olması halinde başvuruların kabul edilmemesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihten sonraki süreçte hiçbir yayınevi tarafınan tüm hak sahiplerinin iznini gösterir sözleşme sunulamaması nedeniyle bahse konu eserlere bandrol verilmemiştir.

4- Seyda Ünlükul vekili tarafından gönderilen 14/04/2014 tarihinde Bakanlığımıza ulaşan dilekçede (ek2)  Sait Okur’un yasal mirasçılarının veraset ilamı ile belirlendiği, bu veraset ilamına göre Seyda Ünlükul’un hak sahiplerinden biri olduğu belirtilmiş ve mağduriyetin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve süreç hakkında kendilerine bilgi verilmesi talep edilmiştir.

5-
Dâvâcı Yeni Asya Gazetecilik A.Ş. tarafından 21/04/214 tarihinde bandrol başvurusu yapılmış ve başvuru belgeleri bandrol satış işlemlerinin gerçekleştiren Yayımcılar Birliği Federasyonu’na (YAYFED) ibraz edilmiştir. YAYFED tarafından Telif Hakları Genel Müdürlüğüne iletilen 22/04/2014 tarihli yazıda, dâvâcı şirketçe sunulan Üsküdar 1. Noterliğinin 18/04/2014 tarihli ve 08166 sayılı telif sözleşmesinin yeterliliği hususunda görüşümüz sunulmuştur. Genel Müdürlüğün 30/04/2014 tarihli ve 84486 sayılı cevabi yazısında 18/04/2014 tarihli telif sözleşmesinin incelenmesi neticesinde sözleşmenin başvuru sahibi yayınevi ile eser sahibi Said Okur’un %50 hisseyle kanuni mirasçıları arasında imzalandığının görüldüğü, Türk Medenin Kanununda ise mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip oldukları ve terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf etmeleri gerektiğinin hüküm altına alındığı belirtilerek söz konusu sözleşmenin, bandrol işlemlerinin gerçekleştirilmesi bakımından yeterli görülmediği bildirilmiştir.

6-
Said Özdemir, Ahmet Aytimur ve Hüsnü Bayramoğlu vekili tarafından Telif Hakları Genel Müdürlüğüne yazılmış olan 22/04/2014 tarihli dilekçede atanmış mirasçılar için veraset ilanına yönelik Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E: 20114 /429 sayılı dosyasında görülmekte olan derdest bir dâvâ bulunduğu bildirilmiş ve eserleri yasadışı şekilde neşreden kişi ve kurumlara bandrol verilmemesi talep edilmiştir. Bu husus Ankara 5. Asliye hukuk Mahkemesinin 09/07/2014 tarihli müzekkeresine cevaben 23/07/2014 gün ve 145285 sayılı yazı ile mahkemeye bildirilmiştir.
 
Okunma Sayısı: 4400
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bekir YILDIZ

    22.8.2014 17:32:00

    Muhakemat | Mukaddime | 25: Sadîk-ı ahmak ünvanına lâyık olan ehl-i ifrat ve zahirperestlerin tevehhümlerini tard ve asılsızlığını göstermek... Bu tabirle kast edilen tipler, “dinde sâdık, fakat aklî muhakemede noksan” kimselerdir. Üstadın saff-ı evvel talebeleri’nin çok şefkatli ve alicenabane düşünmeleri neticesinda hasıl olan duygularından veya Üstadın talebelerinin ihtiyarlık hallerinden faydalanmak isteyen şer güçlerin oyunu olarak telakki ediyorum.
    Bu oyunu deşifre eden YENİASYA’ya canı gönülden teşekkür ve dua ediyorum.
    Ağabeylere’de;
    Çok şefkatli olabilirler. Veya Akli muhakemeleri zayıflamış olabilir. Neticede Risale-i nur hizmetine gelecek zararı önleme adına;Emirdağ Lâhikası-l, s. 141: Bundan sonra her meselemizde emir, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini temsil eden has şakirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var.
    Kaidesine binaen Ağabeyler diğer Risale-i nur gruplarıyla istişare etmelerini arzu ederim ve de beklerim. Saygılarımla.

  • ÜMRAL DUMAN

    20.8.2014 15:12:00

    Bir kez daha görülmüştür ki, Risale-i Nur davsının yılmaz takipçileri ve savunucuları Yeni Asya ekolüne mensup Nur Talebeleri olmuştur. Risale-i Nur üzerinde oynanmak istenen oyunu deşifre ederek, konuyu tüm Nur Talebelerinin ve kamuoyunun nazarına sunmuşlardır. En azından bu işin kapalı kapılar ardında sessizce halledilmesine engel olmuşlardır. Neşriyat (gazete, dergi, haber sitesi vb.) sahibi olmanın da avantajı ile konu kamuoyuna mal edilmiştir. Bundan sonrası duyarlı Nur Talebelerinin basiretine kalmıştır, kimler bu imtihanda doğru tercih yapacak, kimler oyuna gelecek belli olacak ve her halükarda Cenab-ı Hak Kelam-ı Kadimini muhafaza edecektir, İnşallah!

  • Mustafa BİTER

    19.8.2014 21:40:00

    Çok enterasan...Yeni Asya’yı menfaat sağlamakla saikiyle kara propaganda yapanlar,açtıkları dava da ve verdikleri dilekçede ve Başbakan’a yazdıkları mektupta Risale-i Nurların basım hakkının sadece kendilerinde olduğunu iddia etmektedirler.
    Neden acaba ?
    Çünkü Yeni Asya Neşriyat mükemmel baskılar ve yenilikler yapmakta. Halliyle kendi etrafında bulunanlar dahi Yeni Asya Neşriyat baskılarını almak ve okumaktadırlar . Haklılar da...
    Yani , Risale-i Nurlar’ı Yeni Asya basmasında,isterse yıllarca bandrol verilmesin,basımı,yayımı,dağıtımı yapılmasın...Umurlarında mı ?
    Mirascı olmak kolay değil...Biz nice mirascılar biliriz ki ellerindekini har vurup harman savurup , şu an meteliğe kurşun atmaktadırlar.
    Vasiyete sahip çıkmak,mirasa sahip çıkmak kolay değil...İhlas ister,maharet ister...

  • ahmet tarık

    19.8.2014 19:36:00

    Allah yapılanları görüyor gizli planları biliyor ,dik duruşunuzdan dolayı tebrik ederim.

  • Dursun PENEKLİ

    19.8.2014 15:39:00

    Bundan otuziki-otuzüç sene önce sene önce ’’TASVİRİM’’ demiştim.Bu gün ise YENİ ASYAM diyorum.Allah (cc) ebediyen çıkaranlardan razi olsun.Oyunları boza boza yoluna vakarla devam ediyor.Yolun açık olsun.

  • ahmet dekiş

    19.8.2014 12:32:00

    TEBRİKLER YENİ ASYA GAZETESİ VE ONUN DAVA ARKADAŞLARI ALLAH HİZMETİNİZİ KAİM VE DAİM EYLESİN BİZLERİ DE BU DAVANIN HADEMELİĞİN DEN AYIRMASIN BİR KES DAHA MÜCEDELEMİİZN HAKLI OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

  • Rüstem Garzanlı

    19.8.2014 11:48:00

    Şu anda adları zikir edilen ağabeyler de Risale-i Nur eserlerini basamıyorlar. Ahmet Aytemur ağabey, birkaç gün önce bondrol izni için, Sayın Başbakan’a,bir mektup yazmıştı. Görülüyor ki: Adı geçen ağabeyler de bandrol sıkıntısı içindedirler.
    Ağabeylerin,asıl amaçları Risale-i Nuru kontrol altında tutmak,aslına uygun basmak ise de, bence sap ile samankarıştı,    Görelim Mevlâ neyler,neylerse güzel eyler
    Bediüzzaman hazretlerinin çok değerli şakirtleri,mühterem ağabeylerimizin, hayatlarını vakıf ettikleri Kur’an ve Kur’anın tefsiri olan Risale-i Nurun neşri ve yayını olmuştur. Elbette ömrün sonuna kadar da bu yayın işlerinin devamı ve takipçisi olacaklardır.Yalnız bilinsin ki: Etrafta cereyan eden fitneler bir gün akîm kalacaktır. Ağabeylerin hüsnü niyetlerini; beyhüde emellerine çekenlere de dua edelim. Tefekkür, şefkat ve sebatı muhafaza etmek, kadere rıza, kederden emin olmak dusturu güzel bir rehberdir. Selâm ve saygılarımla..

  • Eyüb

    19.8.2014 08:58:00

    Bu şahane planlarını akim bıraktığınız için sizleri tüm canı ruhumla tebrik ederim.

    Rabb-i Rahim yar ve yardımcımız olsun ve sizlerden razı olsun İnşaallah.

  • HÜSEYİN İLHAN

    19.8.2014 06:47:00

    Allah Allah hani insan bunu sıradan birinden bekler amma yıllardır hizmette ve üstadın talebesi olan ağabeylerimizden bu beklenmez ve beklenemezdi.
    Sadeleştirme hikaye hikaye,eğer gerçekten sadeleştirme için yapılsaydı bu davaların ve kararların 4-5 yıl önce açılması gerekirdi.ÇOCUKMU KANDIRIYORSUNUZİAĞABEYLERİN ÜZERİNDEN İŞ YAPAN ASIL PERDE ARKASINDAKİ KİŞİLER HESAP VERECEKSİNİZ AMMA ZOR VERİRSİNİZ.ÜSTADIMIZIN VE HİZMETİ İMANİYE VE KUR’ANİYEYİ KESMEK İÇİN HANGİ BABAYİĞİT BAŞARMIŞ Kİ SİZLER GİBİ SİYASET ÇUKURLARINA DÜŞMÜŞ BEDBAHTLAR BAŞARSIN.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı