"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

MADAGASKAR NOTLARI : Fakirliğe rağmen hırsızlık yok

22 Ağustos 2014, Cuma
İLGİNÇTİR, BUNCA FAKİRLİĞE VE YOKSULLUĞA RAĞMEN HIRSIZLIK YOK. AYNI DURUMDA BİR BAŞKA MİLLET OLSA HERGÜN HIRSIZLIK, KATLİÂM, TALAN, ANARŞİ, TERÖR EKSİK OLMAZDI HER HALDE.
CİDDÎ FAKİRLİK VAR
Ülkede çok ciddî bir fakirlik söz konusu. Temiz su, şebeke elektriği, sokak-yol aydınlatmaları, çöp toplama, kanalizasyon (halen daha foseptik çukurlara tahliye ediliyor) gibi insanî ihtiyaçlar oldukça had safhada.
Adım başı dilencinin olduğu başşehirde insanların birçoğunun ayakkabıları yoktu. Barınma sorunu olan onlarca insanı kaldırımlarda ve bunun gibi yerlerde yatarken-yaşarken gördüm. Buralarda birkaç odun parçası ile bir miktar yemek pişiriyorlar ve orada geceliyorlardı. Çöpe attığımız ekmek-yiyecekler aklıma geldi, beğenmediğimiz ayakkabılar, arabalar, koltuklar ve bunun gibi eşyalar aklıma geldi. Her şeyimizin fazlasıyla olmasına rağmen bir türlü doyuramadığımız heveslerimiz aklıma geldi. Bir türlü verilen nimetlere şükretmeyip daha fazlasını elde etmek için gerekirse hırsızlık yapmamız aklıma geldi.
Geldiği anda da insanlığımdan utandım. Çünkü onlar da bu dünyada yaşıyordu bizler de.
Onlar da insandı bizler de. Onları da aynı Allah yaratmıştı bizleri de. Allah bizim bu doyumsuzluğumuzu-açgözlülüğümüzü affetsin de, o duruma düşürmesin. Çünkü onlar buna zaten alışkınlar, ya biz ne yaparız?

CAMİLER YETMİYOR
2014 Ramazan Bayramını bu şehirde karşılamıştım. Kalabalık olduğu için var olan cami yetmiyormuş.
Şehir stadyumunun yanında geniş bir alan var, oraya kilim-halı serip bayram namazını kılıyorlar.  
Bayram namazı oldukça kalabalıktı. Müslüman konsolosluklardan-halklardan ve birçok yerden insanlar bulunduğumuz mekânı rengârenk yapmıştı.
Bayram çıkışında herkese küçük paketlerle lokma-şeker gibi şeyler ikram ettiler.
Halk günübirlik karnını doyuruyor. Yani bir sonraki günün toklamasını-biriktirmesini-alış verişini-kaygısını taşımıyorlar.
Zeytinyağını dahi o gün 50 gram lâzımsa o kadarcık alıyor, domates 2 tane alıyor ve birkaç avuç pirinç alıyor iş bitiyor. Biz de aç kalırız endişesiyle mümkün mertebe dolduruyoruz ve onu da çürütüyoruz zaten. Tam takva sahibi dediğimiz tevekkül eden insanlar profiline ne çok uyuyorlardı öyle!

FAKİRLİK VAR, HIRSIZLIK YOK!
İlginçtir, bunca yokluğa-fakirliğe rağmen yine de hırsızlık yok. Belki çok ufak tefek olabilir, ama bu şartlarda o sayılar enfiye bile gelmez. Aynı durumda bir başka ulus olsa her gün hırsızlık, katliâm, talan, anarşi, terör eksik olmazdı her halde. Ve yine bütün bu olumsuzluklara rağmen insanları çok garip ve mazlûmlar. “Ensesine vur lokmayı elinden al” tadındalar. Ayrıca çok da kibarlar ve herkes birbirine hürmetle selâm veriyor.
Aslında olumsuz olan ne varsa hep organize olamamaktan kaynaklanıyor. Ülkede devasa nehirler ve çağlayanlar var, ama elektrik üreten santralleri yok. Bütün adanın topraklarında nerdeyse tarım ürünlerini yılda iki kez alabilirsiniz, ama insanlar halen daha aç. Üretilen tarım ürünleri olsun başka hammadde kaynakları olsun başka uluslara satılabilir, ama ticaret anlayışı-ulaşımı yok.
Meselâ başşehirle liman şehri Tamatav arası hepi topu 270 km, ama arabanızla 10 saatten önce gidemezsiniz. O halde bu ülkede ticaret zor olacak demektir. Oysa bırakın dozeri kepçeyi, o kadar ucuza ve o kadar fazlalık adam var ki, el ile çalışılsa bu ülke baştan sona karayolları ağlarına sahip olur.
Size bir örnek yazayım; inşaatlarda-yollarda kullandığımız mıcır var ya; işte o mıcır taşlarını insanlar el ile kırıyorlar. En büyük makineleri bir çekiçtir. Gerisini siz tahayyül edin işte.
Buna benzer lüzumsuz ve hiçbir açıklaması olmayan eksiklikler aslında bir çırpıda bitirilebilecek şeyler.
Hani derler ya; “bu eve bir kadın eli değmeli” o hesap ancak adam gibi bir adamın organizatör olması şart. İşte ülke ancak o zaman bir düzene girecektir.

EMPERYALİZMİ GÖRDÜM
Ben Avrupa’ya, Japonya’ya, Amerika’ya velhasıl emperyalist olan bütün ülkelere buraya gelene kadar hayranlık duyardım, ama artık duymuyorum.
Çünkü ben bu türden milletlerin neye ve kimlere rağmen zengin olduklarını bizzat gördüm. Maddî hırsızlıkları ta haçlı saldırıları dönemlerinden bu yana yapan Batılı ve Doğulu emperyalistler, önce zengin oluyorlar. Sonra kendilerine hizmet ettirmek üzere insanları köle ediyorlar.  Eh, o zaman geri ne kalıyor; geçim kaygısı olmaksızın sıcak sobanın başında uşağının getirdiği taze kahvesini yudumlarken sanat düşünecek, edebiyat düşünecek, fen düşünecek, Rönesans yapacak, telefonu-ampulü icat edecektir.
Üstelik bu türden icatları bulduğu-başlattığı için diğer dünyalılara yine katmerli bir şekilde satarak sömürmeye devam edecektir. Adı bu kez gönüllü sömürü olacak tabi. Öbür gariplerde hırsız olmadığı için sadece boğaz tokluğuna çalışmaya devam edecekler. Yani şeytan kovalamaktan abdest almaya fırsat bulamayacaklar.

HER ŞEYE RAĞMEN MUTLULAR
Sonuç; yaşadığımız gezegende Madagaskar gibi sömürülen nice ülkeler var.
Kan emici emperyalistlerin sömürdüğü bu türden ülkelerde her türlü yoksulluğa açlığa sefalete inat dilencilerinin bile dilenirken gülümsemesi, hayata sarılması enteresandır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Pazar günleri evinde olanın en yenisini giyerek ailesiyle bütün gün gezmeye-ziyaretlere çıkması hayata mutlulukla gülümsemesi çok anlamlı. Siz özel yatınızda özel hizmetçilerinizle denizler de seyrederken, onların toz toprak içinde yürüyerek gezmesi kadar mutlu olamazsınız.
Buna rağmen kan emici emperyalist ülkelerin halkları her türlü iletişim, ulaşım, maddî zenginlik, telefon, televizyon, yiyemeyeceği kadar çok fazla yiyecek ve içecek sahibi olsalar da, sürekli somurtup duruyorlar ve sürekli mutsuzlar. Ey emperyalistler; daha da beter olur musunuz lütfen?

SON

Erol Okutucu


Okunma Sayısı: 1856
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı