Beni anlayışla karşıla Hoca
Yeni Asyacıların üstadlarıdır Hz. Said,
Ya, terbiyesiz diyen o  cümle kime ait?
Nasıl Nurcuların gazetesine dersin terbiyesiz?
Çok şükür Risale-i Nur’la edeplendik biz.

    Nurcular Yeni Asya almasın demiş,
    Sanki talebelerine bir emir vermiş,
    Bu hoca kendini dev aynasında görmüş,
    Evet, şu dev aynası bazı âlimleri aldatır.

Nurun camiasındasın, başımızda yerin var,
Şu siyaset âlemi insanoğlunu hap gibi yutar,
Hani hürriyet istiyordun, hani demokrasi?
Bu manevî baskılar kimden gelir, neyin nesi?

    Maneviyat illerimizin bir tanesi de Diyarbakır
    Ehl-i İlmin dudaklarından zikir dökülür zikir
    Bana kalırsa bunda yanlış bir kapı çaldın
    İzzetine dokunan herkesten cevabını aldın

Gerçekten üzüldüm, pek de inanamadım
Siyasetin kaygan zemin olduğunu anladım
Evet, biraz cahil, biraz da kabayım ben
Tatlı cümleler var, kullanmaları çok ahsen

    Evet sevgili hocam, zat-ı alinize bu yakışır,
    Açıkta Yeni Asyacılara özür borcun var,
    Sizin namınıza bize kimler neler diyor,
    Alkış tutarak, çatlarcasına seviniyor,

Ben ilkokul diplomasını dışarıdan aldım,
Meğer ki, ben alamamışım sınıfta kaldım,
Nurun Camiası kardeştir herkes bilsin,
Allah bu fitneyi aramızdan kaldırsın.
                                                  Tevfik BOZ


Muhteşem Sema

Şu  muhteşem sema, uzadıkça  uzar,
Anlaşılmıyor mahiyeti, etsen de nazar,
Hak Teâlâ, bizi bu sırra eylesin mazhar,
Şu feza sayfasında acep neler yazar?

     Akıl, izan ermiyor bu büyük sırra
     İnsanoğlu çok şey biliyor aklı sıra,
     Dünyada göz diker köşke kasra,
     Arzuları hadsiz, sığmıyor bir asıra,


Bir türlü doymak bilmiyor hisler,
Geleceğe matuf hayaller besler,
Ömür sayfasını ümitle süsler,
Önüne çıkar hüzünler ve yeisler,

     Bir ömre sığmaz çok emelleri,
     Almak istese de yetişmiyor elleri,
     Toplamak gökteki yıldızları
     Ne fayda, kâfi gelmiyor ömürleri,

                        Hasan YEŞİLKAYA



Secde halinde

Kâinat küçülür, büyürken insan,
Çiçekler açılır gönül bahçemde.
Aydınlanır, zifiri karanlıklar,
Arşa değer başlar secde halinde.

    Ilgıt ılgıt eser seher de yeller,
     Güller susmuş, zikrediyor bülbüller,
     Melekler bu tabloyu seyreyler
     Arşa değer başlar secde halinde

Ne keder kalır kalpte ne de acılar
Avuçlarda sonsuzluğun izi var
Hiç kalkmasa başlar mahşere kadar
Arşa değer başlar secde halinde.
                                 Şevki ÇİFTÇİ



Kargı Pikniğine geliniz dostlar

Aylardan Ağustos günlerden Pazar
Kargı Yaylasına ediniz nazar.
Tüm Tüllab-un Nur’a dâvetimiz var.
Dâvete icabet ediniz dostlar.

    Otuz bir Ağustos bu Pazar günü,
    Nurun bayramıdır belki düğünü.
    Bediüzzaman’ın dinle sözünü.
    Nurla boyanmaya geliniz dostlar

Tefekkür, tenezzüh yaylada başka.
Âyet-ül kübra ki, getirir aşka.
Âlemi okumak elbet bambaşka
Sikke-i tevhidi görünüz dostlar.

    Günlük hay huylarla daralan ruhlar.
    Yerini ohlara bırakır ahlar.
    Yaylalar bizlere sanki hangâhlar.
    Manevî ziyafet kaçmaz a dostlar.

Latif Salihoğlu, Mehmet Ali Bey,
Eraçıkbaş kardeş, üçü peyderpey
Sohbet edecekler herkes duysun hey.
Böyle sohbet kaçmaz haydi a dostlar.

    Üstad emrediyor müfrit irtibat,
    Uhuvvet, tesanüd, hem de sadakat.
    Şahs-ı maneviye gelerek güç kat.
    Yaylada halleşin haydi a dostlar
                                Mehmet KOVANCI