DP İstanbul İl Başkanlığının, merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın vefatlarının 53. yılı dolayısıyla düzenlediği “1950–1960 arası Türkiye ve bugünkü Türkiye demokrasisi” başlıklı konferans yapıldı. Akgün Otel’deki konferansın açılışında konuşan Uysal, demokrasi fikrinin bir muhalefet ideolojisi olarak benimsendiği belirterek, bütün usulsüzlüklerin ve hukuksuzlukların örtülmek istendiği bir zeminde demokrasiye sahip çıkmaya sürdüreceklerini söyledi. Türkiye’nin demokrasi alanında kat ettiği mesafelerin yok sayıldığına dikkat çeken Uysal, demokrasinin sadece sandık noktasında icra edilmesiyle zamanın ruhu denilen katılımcı ve müzakereci demokrasi anlayışından da uzaklaşılacağını kaydetti. Uysal, siyasî çıkarlar için pek çok ismin kullanıldığına dikkat çekerek, Menderes ismiyle beraber ne kadar abide şahsiyet varsa, onları suiistimal etme ve yağmalama gayreti içine girildiğini söyledi.

 

İmtiyazlı bir sınıf oluşturuldu
Mevcut iktidarın imtiyazlı bir sınıf oluşturduğunu söyleyen Uysal, şunları kaydetti: “Siyasetin en önemli meselesi potansiyelleri açığa çıkartabilme meselesidir. Oysa bugün ülkenin bir yarısı kendisinin temsil edilmediğini düşünmektedir. Bugün işletilen hukuk sistemleri herkes eşittir ama birileri daha fazla eşittir mantığı içerisinde iktidarda olanlar için imtiyazlı bir unsur haline dönüştürülmüştür.” 

 

Menderes bağımsız bir dış politika izledi
Menderes hükümetinin bağımsız bir dış politika izlediğini söyleyen Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Rıfat Melih Aktaş, “50–60 döneminde CHP’li yazarlar bile ifade eder, Menderes hükümetlerinin dış politikası bağımsız ve referansız bir dış politikaydı. Mümkün olduğu kadar ittifaklara bağlı kaldı amma velâkin bugün bazı arkadaşların iddia ettiği gibi, batı sermayesinin her arzu ettiği gibi burada dolaşmasına veya Türkiye’nin dış politikasını etkilemesine hiçbir zaman izin vermedi” dedi. Kıbrıs ile aramızda garantör devlet anlaşması bu dönemde Fatin Rüştü Zorlu’nun basiretli tutumu sayesinde kazanıldığını belirten Aktaş, şunları kaydetti: “Kıbrıs’a biz barış harekâtı yapabildiysek, bu sayededir. 59 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları ile 1974 Kıbrıs barış harekâtını yapabildik.“