"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mânevî hastalıklar ve Risale-i Nur

21 Eylül 2014, Pazar
Risalelerle hemhal olan herkes çok iyi bilir ki bu eserleri okuduğumuzda içimizde anlatılması imkânsız bir coşku, huzur ve kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir saadet hasıl olur. Ve belki de kimi zaman Risalelerden herhangi bir kısmı okurken zihnimiz başka yerlere gider elimizde olmadan, tıpkı namaz kılarken olduğu gibi. Belki şeytanın bir vesvesesi belki de akıl lâtifesinin hissesini aldıktan sonra tatil-i eşkali..
Aklımızı tam mânada odaklayamadan okuduğumuz o dakikalar cennet bahçelerinde dolaşır gibi hisler uyandırır bizlere. Kitabı okuyup kütüphanedeki yerine koyarken de açık bir yaraya pansuman yaptırmışız da ağrımız sızımız azalmış hissi gibi bir his gelir kalbimize. İşte o imanî yaralara sürülen merhemlerin etkisidir belki de.
Kimi kişilerin bu anlattıklarıma şu şekilde bir itirazı olabilir:
“Ben okuduğum zaman hiçbir şey anlamıyorum ve anlamadığım gibi sizin anlattığınız şekilde bir zevk de hasıl olmuyor bende!”
Evet doğrudur. Sorulabilecek bir soru. Ve yaşayanlar da var bunu kuşkusuz. Ama bu cümleleri sarf eden hiçkimse sonrasına şu cümleleri eklemez, ekleyemez:
“Okumadan öncesi ile okuyup eseri kütüphanedeki yerine koyduktan sonraki hâlet-i ruhiyem arasında hiçbir değişiklik olmuyor ve olmadı!”
Bu cümleleri kurmaz, çünkü kesin bir şekilde arada fark vardır.
Bu soruyu yöneltene: “Peki okuduğun için pişman mısın?” diye sorsak net bir dille “Hayır, pişman da değilim.” cevabını alacağımızdan eminim. İşte bu pişman olmama durumu aslında bir iç huzurun habercisidir. Neden mi? Çünkü insan fıtrî olarak yanlış birşey yaptığı zaman vicdan azabı denilen hisse kapılır. Bu hisse kapılmamış iseniz, ya yaptığınız şey doğru ya da vicdanınız sukut etmiş olabilir. Elinize Risale-i Nur’u alıp okumaya gayret etmiş iseniz vicdan lâtifenizi daha tam susturamamışsınız demektir ki, bu da vicdanınızın sukut etmediğini gösterir. Vicdan sukut etmemiş ve siz yaptığınız şeyden sonra bir rahatsızlık duymamışsanız yaptığınız şey doğrudur. Öyle ise Risale-i Nur okumanız doğru birşeydir. Ve bu anlattığım bütün teklif etme silsilesi sizin Risale okuduktan sonraki iç dünyanızda— belki de şeytan tarafından hissetmenizi engelleyecek duvarlar koyulan— iç huzurun varlığının delilidir.
Normalde bir ilâç asla aynı zamanda bir gıda olamaz. Ama Rahmanî gıdalar hariç. Buna bütün meyveler, sebzeler yani nebatat birer delildir. Hem ilâç hem gıda nevindendirler. Mânevî ilâç ve gıdalarda da durum aynısıdır. Rahmânî olmayan bir ilâç aynı zamanda gıda olamaz. İşte Risale-i Nur hem gıda hem de ilâç hükmündedir. Evet, Risaleler Rahmanî birer tılsım olduklarından onlarda manevî gıda özellikleri de vardır, ilâç muhteviyatı da. Bir yandan Allah’ın izni ile mânevî yaraları iyileştirirken, diğer yandan imânî açlığımızı da giderir, daha doğrusu bizleri imânî anlamda doyurur. Hepimizin malûmudur ki gıda, bir insana hayatı kadar lüzumu olan bir nimettir. ”Bugün doydum oh!” dedikten sonra bir ömür aç yaşanmaz. Hergün bir kaç öğün ekmeğe ve suya muhtacız. İşte aynen böyle de, bizler manevî hastalıklara düçar olmuş bîçareleriz. Mânevî hastalıkların çaresi de mânevî ilâçlardadır. Her insan potansiyel olarak kalbî ve ruhî hastalıklara yakalanma riski taşır. Özellikle ahir zamanda kalp ve ruhumuza nüfuz ederek bizi mânen hasta edecek pek çok virüs ve mikroplarla karşı karşıyayız. Bu hastalıklara yakalanmamak veya yakalanmış isek çabuk tedavi olmak çaresi, Kur’ân eczanesinden elde edilen Risale-i Nur eczalarındadır.
Suale gelince..
Okuma sonrası huzur var, ancak okuma esnasında zevk alamıyorum. Acaba neden? Nedeni ameliyatın acı vermesi. Hiçbir ameliyat sonrası ağrısız, sızısız, meşakkatsiz olmaz. Böyle durumlarda iyileşme sürecinde bir nekahat dönemi yaşanır. Daha sonra asıl iyileşme başlar. Çok okuyarak bu acı dindirilir ve rutin bir ilâç tedavisine dönüşür. Kimilerine acı gelmeyişi, onların o acıları çok evvel çekip iyileşen kalbine o eserlerin artık bir ilâç değil gıda hükmüne geçmesiyledir. Ya da hastalığı erken teşhis ile anında o hakikatlerle bertaraf etmeleriyledir. Gıda, acı değil lezzet verir. İlâç iyileştirmeye vesile olurken vücut acı çeker, ama acıyla birlikte ardından rahatlama hissi gelir. Yaralar iyileşince de iştah artar, bünye kendine gelir.
Manevî hastalıklar da aynen böyle. Önce ilâç olan Risale-i Nurlar acı gelebilir, sıkılırsın okurken, uykun gelir. Ama kalp iyileştikçe iştahın artar ve okudukça doyumsuz bir lezzet alırsın.
Herkese afiyet ve şifa olsun...
Manevî olarak ayağa kalmak ümidi ile..

AKİF ARSLAN
[email protected]

Okunma Sayısı: 1263
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı