"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Serdengeçti…

21 Eylül 2014, Pazar
Daha küçük yaşlarda ..
Eline bir küçük kitap vermişlerdi..
Kitabın adı, ”Küçük Sözler”.
Ama manası çok büyüktü…
Eve geldiğinde annesine:
“Anne bak Ahmet Abi bana bir kitap verdi” demişti..
Aysel Hanım kitabı aldı eline ve kitabın yazarını görünce irkildi.
Hemen Ahmed’in annesine koştu…
“Bak Hayriye Hanım şu Amedin yaptığına”
“Ne yapmış ki Ahmet Aysel Hanım?”
“Yasak kitabı çocuğun eline vermiş oku diye”
“Ah Aysel Hanım bu bizim oğlana son günlerde bir şeyler oldu. Bu kadar dersin arasında namaz kılmaya başladı, onların dersleri oluyor, onlara gidiyor, bu kitapları okuyor. Valla bende şaşırıp kaldım.”
“Neyse Hayriye Hanım, ben ona karışmam o sizin sorununuz, fakat benim çocuğumun kafasını karıştırmasın, kitabı da iade ediyorum. Benim çocuğumun istikbalini karartmaya hakkı yok.”
Ahmet ise bu yolun genç yaşta kara sevdalısı olmuştu..
Akşam eve geldiğinde ilk azarı annesinden işitti.
“Bak oğlum kendin okuduğun gibi birde Aysel Hanım’ın oğluna kitap vermişsin. Benim derdim bana yetiyor, bir de komşuları bana musallat etme”
“Ya anne bu kitaplar yasak değil ki, kitapçılarda satılıyor, bunlar gençleri kötü alışkanlıklardan koruyor, derslerine daha iyi çalışmasına vesile oluyor”
“Ben anlamam evlâdım, hem bu yaşlarda namaz, dinî kitaplar ne demek, bunlar tahsilini yaparsın, evlenirsin, hayatın yoluna girdikten sonra ne yaparsan yap”
“Peki anne senin hayatın yoluna girdi, bir de kız kardeşim var, niçin hayatın yoluna girdiği halde namazınızı kılmıyorsunuz?”
“Bak başlarım sana ha….”
“Ya anneciğim, namazın ve ibadetlerin zamana bırakılması diye bir şey yok”
“Bak Ahmet bana hocalık yapmaya kalkma”
“Yok anneciğim, öyle anlama, ben seni canımdan ileri seviyorum, ama ibadet bizlere farz, yapmazsak cezası çok fazla.”
“Aman Ahmet git başımdan”
“Nereye gideyim anneciğim, sen benim her şeyimsin gel bir boynuna sarılayım.”
“Git seni yağcı.”
“Ne yağcısı, benim canımsın sen”
“Haydi git başımdan benim dünya kadar işim var.”
“Bak anne iş dedin de aklıma geldi.”
“Eğer sen namazını kılsan yaptığın bütün işler ibadet sayılacak, ne kârlı bir iş değil mi?”
“Peki ibadet yapmadığım zaman hiç sevabım yok mu?”
“Yok anne, inan ki yok”
“Ya Ahmet sen kısa zamanda neler öğrendin böyle?”
“Anneciğim işte Risaleler de bunlar çok güzel bir şekilde anlatılıyor.”
“Neyse sonra kılarım haydi yemek hazır”
Hayat böylesine akıp gidiyordu…
Babası her akşam çilingir sofrasında âlem yapıyordu.
Kız kardeşi Ayşe ise ağabeyinin telkinlerine kulak vermiş, o da öğrenci derslerine başlamıştı..
Ailede kale içten içe fethediliyordu..
Daha sonra anne de Ahmet’in kitaplarını gizliden gizliye okumaya başladı.
Bir gün Ahmed’e:
“Oğlum bana namaz ile ilgili bir kitap alır mısın?”
Ahmet hemen annesinin boynuna sarıldı,
“Ne demek anne hemen”
Hayriye Hanım hem aksatmadan namazlarını kılıyor, hem de kazaya kalanları elinden geldiği kadar kılmaya çalışıyordu.
Bu arada Ahmet üniversiteyi kazandı.
Bu müjdeyi önce annesine vermek istiyordu.
“Anneciğim müjde”
“Hayırdır oğlum”
“Hukuk Fakültesini kazandım anne”
“Aferin benim oğluma!”
“Peki ne yapacaksın bana?”
“Aşk olsun Ahmet, şimdiye kadar sen ne istedin de ben yapmadım?”
“Fakat anneciğim bu yazın okuma programına gidip Risaleleri hatmedeceğim, okul yıllarımda belki fazla fırsat bulamam.”
“Olur oğlum, ama biraz dinlen kendini çok yoruyorsun.”
“Yorulacağız anneciğim, burası dünya, ücret, mükâfat ve dinlenme yeri değil”
Ahmet, Okuma Programı’ndan sonra fakülteye kaydını yaptırdı.
Onu bir dershaneye yerleştirdi ağabeyleri…
Vakıf olan Osman kardeşine:
“Bak Osman Ağabey! Bana düşen ne hizmet olursa yapmaya hazırım, yirmi dört saat telefonum açıktır ona göre.”
“Tamam kardeşim, maşallah çok teşekkür ederim, Allah razı olsun.”
Ahmet her hizmete koşuyor, dergileri, Yeni Asya’yı dikkatle okuyor ve cemaatle sevecen halleriyle unutulmayan ve sevilen bir Nur Talebesi vasfını koruyor, arası açılan kardeşlerin arasını buluyor, okuldaki öğrenci ve öğretmenleri tarafından da takdir ile yadediliyordu.
Aradan aylar geçmişti memleket hasreti yüreğini yakıyordu, o arada kardeşi Ayşe’den duygulu bir e-mail  geldi.
“Canım ağabeyciğim!
Bu zamanda Sahabi mesleğini kendine rehber eden benim kahraman kardeşim.!
Kulaklarımız senin telefonun da kaldı.
Çok özledik bir tanem artık gel ne olur.
Bak babam içkiyi ve sigarayı bıraktı, namaza başladı.
‘Beni utandırdınız, evde bir beynamaz ben kaldım’ dedi.
Rüstem Amca’nın oğlu da derslere gitmeye başladı.
Yakında hanımlarda kermes yapacaklar, son sür’at çalışıyorlar.
Annem her gün dershanedeki işlere yardımcı oluyor.
Haydi gel canımın içi seni çok özledik.
Selâmlar muhabbetler”
Bu mektubu okuyan Ahmet gözyaşlarını tutamadı.
Fakat en çok babasının namaza başladığını duyunca sevindi.
Hemen babasına telefon etti.
“Babacığım selâmünaleyküm”
“Aleykümselâm, oğlum nasılsın?”
“Çok iyiyim baba namaza başlamana çok sevindim tebrik ediyorum seni ellerinden öpüyorum”
“Sağ ol oğlum, sen bize rehber oldun, Allah önce Peygamberimize (asm) ve ehli imandan razı olsun. Bediüzzaman bize insanlığımızı ve Müslümanlığımızı hatırlattı, sen de bize rehberlik yaptın senin ile iftihar ediyorum”
“Babacığım inan çok duygulandırdın beni.”
“İnşallah derslere de gideceğim merak etme”
“Ah ne kadar güzel”
Ahmet tam bir serdengeçti olmuştu. Okuduğu her bir satır onun dünyasında hayat biçimi haline geliyordu.
Sonra kardeşi Ayşe’yi aradı telefonla:
“Kız Ayşe ne güzel mektup yazmışsın, beni ağlattın, benim canım kardeşim, ben de sizleri çok özledim inşallah yakında geleceğim. Burada hizmetler çok güzel her gün bir mahalleye gidiyor dersler yapıyoruz.”
Sonra Ahmed’in okulu bitti.
“Hâkim olarak göreve başladı.
Fakat annesi ve babası bir an önce torun sahibi olmak istiyorlardı.
O da onlara şu cevabı yazdı:
“Bak anne! Nur Talebesinin hayatta imtihan dönemleri vardır, okuldan, işten, askerlikten ve evlilikten sonra. Bu engelleri aşarsa sonuna kadar Nurculuğunu götürür. Ben bu engellere takılmak istemiyorum. Evliliği en az beş altı sene düşünmüyorum, biraz hizmette aktif olmak arzusundayım.”
Ahmet tam ideal mânada bir Nur Talebesi olmuştu.
Şartlara ve zamana yenilmeden. Bir serdengeçti olmuştu ve öyle de devam etti..


RAŞİT YÜCEL
[email protected]

Okunma Sayısı: 1028
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı