"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıdk

Habibe Işık
27 Eylül 2011, Salı
“Emrolunduğun gibi dos doğru ol.” (Hûd Sûresi: 11:112.)

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın “Bu âyet-i kerime beni ihtiyarlattı” demesinin sebebi nedir? Düşünülmesi ve hayatımızın tam odak noktasına alınması gereken bir âyet. Yaşadığımız her saniyede aklımızdan çıkmaması elzem. Hayatı boyunca fiil ve konuşmalarında, bütün hallerinde, Peygamberlikle müjdelenmeden önce de doğru ve güvenilir olan biri, neden Peygamberlik geldikten sonra bu âyet karşısında ihtiyarlasın?
Elbetteki Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın korkusu kendisinden yana değildi. İlk aklına gelen muhtemelen ümmeti olmuştu. Yaşadığımız zamanda sıdk ve yalan o kadar iç içe girmiş ki, şu anda Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın neden bu âyet karşısında titrediğini daha iyi anlayabiliyorum. Said Nursî’nin şu sözleri de aklıma geliyor bir anda.
“Halbuki, o zamandan sonra, [Asr-ı Saadetten sonra] git gide ve gele gele sıdk [doğruluk] ve kizb [yalan] ortasındaki mesafe azala azala, omuz omuza geldi; bir dükkânda ikisi beraber satılmaya başladığı gibi, ahlâk-ı içtimâiye [toplum ahlâkı] bozuldu…”1
Sıdk kelime mana olarak doğruluk anlamındadır. Lâkin günümüzde doğruluk dediğimizde sadece yalan söz söylememek anlaşılmaktadır. Yani bir mesele ile ilgili uydurma bir söz söylememek. Yalan söylemesek dahi hayatımızda elif gibi dosdoğru olamadığımız anlar var mıdır? Düşünmek ve iç muhasebesi yapmak gerekir.
Sıdk; sadece yalan söz söylememek değil, duygularında, düşüncelerinde, davranışlarında, hatta mimiklerinde dahi doğru olmaktır. Hissetmediğin bir şeyi hissediyormuş gibi yapmak, sevmediğin bir şeyi ayıp olmasın diye sevdiğini söylemek, memnuniyetsiz olduğun durumlarda memnunum demek, beğenmediğin zaman beğenmedim diyemediğin için tabiri caizse binbir takla atmak, eğilip bükülmek, söylediklerinin arkasında olamamak. Bazı durumlarda “bahane uydurmak” bize ne kadar basit geliyor. Bahane uyduruver canım ne olacak nidalarını işitmek!
Bu nidaları işitmek ahlâk-ı içtimayinenin bozulduğuna açık bir delildir. Öyle oluyor ki insan bazen kendi söylediğinden dahi emin olamıyor. Düşününce evet evet doğru söyledim eminim diyebilmek bu ortamda oldukça zorlaşıyor.
İç muhasebemizi yaptığımızda ve hayatımızda böyle eğirlikler gördüğümüzde ilk önce Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın “Beni ihtiyarlattı” dediği bu âyeti ve Said Nursî’nin şu sözlerini hatırlamakla yaşantımıza çekidüzen vermek gerekir:
“Suâl: Herşeyden evvel bize lâzım olan nedir?
Cevab: Doğruluk.
Suâl: Daha?
Cevab: Yalan söylememek.
Suâl: Sonra?
Cevab: Sıdk, ihlâs, sadakat, sebat, tesanüd.
Sual: Yalnız…
Cevab: Evet…
Suâl: Neden?
Cevab: Küfrün mahiyeti yalandır. Îmânın mahiyeti sıdktır. Şu burhan kâfi değil midir ki, hayatımızın bekası imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır?”2
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
“Sıdk hayra, hayır da cennete götürür.”3 Yalana cevaz yoktur bu zamanda. Ya doğru söylemek ya da susmak gerekir. Eğer hayatımızda bu tür eğrilikler mevcut ise, ciddî anlamda iman eğitimine ihtiyacımız vardır. Arzu ettiğimiz imanî inkişafların olamamasının sebeblerinden birisi hayatımızda yaptığımız bu eğriliklerden biri olabilir mi, ne dersiniz?

Dipnotlar:
1- Sözler, s. 452
2- Münazarat, s. 104
3- Müslim, Buhârî

Okunma Sayısı: 2078
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı