"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meryem Şahin Nine: ÇALIŞMAK HERŞEYİN İLÂCI

25 Şubat 2012, Cumartesi
Sağlık da, huzur da çalışmaktadır. Çalışmak gibisi var mı? Okulda çalış, evde çalış, dağda çalış, ama ne olursa olsun çalış. Yoksa nafile hayat yaşamış olur, göçer gidersin dünyadan.

(Dışarıda lapa lapa kar yağarken yapılmıştır)

Meryem teyze biraz kendinden bahseder misin?

Yaşım 84, ama hâlâ içimde o kadar çalışma hevesi var ki. Karın kesmesini bekliyorum. İnek aldım, ama kar olduğu için köye çıkamadık. Kar kalkar kalkmaz ineği alıp çıkacağım köyüme. İşlerim hep beni bekler. Hayatım boyunca bir gün olsun günümü evde boş oturarak geçirmemişim. Şimdi diyorlar bana in aşağı da çarşıda hanımlık et. Ben hanım doğmadım ki hanımlık edebileyim. Benim işim köylerde. Hanımlık bana göre değil. En hasta zamanımda bile ineğim vardı. Bu yaşımda bu kadar dinçsem buna çalışmam sebeptir. Oturan insan da sağlık ne arasın. Biz eskiden köylerde kuru ekmeği yer dağa çalışmaya çıkardık. Akşama kadar çalışırdık. Akşam eve gelince de evin çamaşırını bulaşığını yemeğini ederdik. Ne kilo olurdu ne hastalık. Ben ağzıma bu yaşıma kadar çikolat mı ne diyorlar ondan sürmedim hiç. Çarşı yoğurdu, çarşı sütü yemedim içmedim. Hep kendi ineğimden ettim yedim. İçime olan çalışma hevesi on beş yaşında gençte yoktur. Pazarın Nohlapsu (Hasköy) Köyünde doğdum büyüdüm. Bizim köyümüzde de çalışmak esastı. 5 kardeştik. Hepimizde çalışırdık. Sabah karanlıkta kalkılırdı. Çimene giderdik.
 
Düğününüzden bahseder misin biraz? Kaç yaşındaydın evlendiğin zaman?
Nişanlandığımda 15-16 yaşlarımdaydım. 3 yıl nişanlı kaldım. Ben teyzeme gelin oldum. Kaynatam bir gün bizim eve geldi. Ben ekmek ettim. Sofraları kurdum o gün. anam rahatsızdı. Beni böyle dolanırken görünce kaynatam çok beğenmiş. “Bizim evin işini de en iyi Meryem eder” demiş. Beni kafasına koymuş orda. eskidenden de herkes Pazar ilçesine pazara gelirdi. Kaynatamlarda köyden oraya gelirlerdi. Orda kaynatam babama demiş “oğlum yeni askere gitti. Ben kızını istiyorum.” Babamda orda kimseye sormadan vermiş beni. Akşam eve geldi anama dedi “Meryemi verdim”. Annem “Meryem'i nasıl verdin bana sormadan kıza sormadan”  deyince babam anlattı annem çok kızdı, “Meryem evlenme çağında değil yirmi olmadan ben kızımı vermem” dedi. Babamda onun üstüne kızdı. “Kız yirmi yaşına gelince evin kapısına tabelâ mı asacaksın kızım 20 yaşına geldi gelin isteyin diye ben verdim gitti işte” dedi. Eşim askerdeyken evlenmiş olduk yani. Eşimin haberi de sonradan oldu. Şimdi 66 senedir evliyiz.

Düğün hazırlıkları nasıldı?
Nişan bohçası olarak kaynanam bir tek eşarp getirmişti. Babam çok sade nişan olmasına kızmıştı biraz. “Nişan dedin mi iki fişek atılacak” diye çok diretti babam, ama kaynatam yine de yapmadı. Düğün yemeğimi de ben pişirdim. Eskiden ben aşçı olarak düğünlere giderdim hep. Kendi yemeğimi pişirmek de bana nasip oldu işte tava çılıhtası, kesme makarna, sutli,  tatlı mutlaka olurdu. Düğünler normalde eğlenceli olursa üç gün sürerdi, ama benim ki mevlütlü olduğu için bir gün sürmüştü. Gelinlik olarak da pembe ipek bir elbise giymiştim. Dağlardan aşarak gelin olduğum köye geldim. Eskiden yol ne arardı. Düğün evine gelin gelince kapıyı gelinin kardeşi keserdi. Üç dört tepsi baklava almadan kapıyı açtırmazdı. Baklava kıymetli tatlıydı? 
Düğünden sonra gelinlik ettin mi peki?
Kaynatam inşaat ustasıydı. Düğünün ertesi günü sabahı işe gideceği zaman beni çağırdı ayakkabılarımı getir giydir dedi. Eskiden konuşmamak vardı, ama benim kaynatam konuşmamı istedi. Ben o yüzden konuştum, ama kaynana kaynatayla iki yıl hiç konuşmayan gelinler olurdu. İki yıl gelinlik edilirdi.
Benim ilk çocuğum ölü doğmuştu. Allahım ilk çocuğumun ölümün sanki ikinci evlâdımla geri ödedi bana. O kadar hayırlı bir evlât oldu. Allah ondan razı olsun. Oğlumu küçük yaşlardan itibaren kurslara gönderdik. Tek evlâdımı kursa gönderirdik. Her zaman hoca dayağıyla geri gelirdi. Hocalar çok döverdi o zamanlar. Hiçbir şey diyemezdik. Bir gün eve gelmişti izine. Başında bir takke ile. Hiç takkeyi çıkartmıyordu. Meğerse sonradan anladık ki hoca soba odunuyla başına vurup yaralamıştı. Oğlumda bize göstermemek için takke takıyordu. Ona rağmen yine kurslara gönderdi babası. Sonra Kalkandere de İslâm Hoca vardı en son oraya gönderdik de evlâdım rahat rahat tahsilini yaptı.

Oğlunu nasıl evlendirdin peki?
Gelinimi hiç oğluma sormadan istedik. Erken evlendirmeyi çok istiyorduk. Tek evlâdım olduğu için bir an önce mürüvetini görmek istedik. Evlendirdiğimizde 17 yaşındaydı. Gelinimi de köyden çok tavsiye edenler oldu o yüzden gözüm kapalı gelin ettim. Çok iyi bir gelinim vardır. Allah ondan razı olsun. Nişanda gelinime bir kat elbise almıştık. Düğünde nişandan kısa zaman sonra oldu.

Aşçıyım demiştin, ne yemekler yapardın ?
Bardan yapardık. Bardanın yapımı da zordur. Toprakta bir kuyu yapardık kuyunun üzerine tahta döşerdik. Altına da ateş koyardık. O tahtanın üstüne mısır koyar kuruturduk. Kurumuş mısırları un ederdik. O undan yapılmış ekmek bardandı işte. Çok lezzetli ve hoş kokulu olurdu. Bazen o tahta ateş alır yanardı. Bardan kaptı derlerdi. Mısırlar yanardı hep. Sonra papa vardı. Papa suyla mısır unuyla yapılırdı. Taze tereyağıyla pekmezle, yoğurtla yenilirdi. Muhlama, lahana yemeği, turşi tavasi, tatli olurdu. Çok makbul bir yemeklerdi bunlar.
Yemeklerim meşhurdu bayağı. Birgün lazluktan (laz mahallesinden) misafirler gelmişti. Misafir odasında kendi aralarında konuşuyorlardı. Biri diğerine “hamsi kokusi geliyür duyay misun? “ diyo diğeri de “kokiyi ne edeyim kendisi gelsa keşke” diyordu.  
 
Nasıl çalışmalar vardı? Ne işlerle uğraşırdınız?
Gelin gece sabaha iki saat kalarak kalkacaktı. Siğir kazanı pişiridik. Ekmek yapardık yemek yapardık. Namazdan sonra da ahıra inerdik. Siğirleri yemlerdik. Kazanları gerdelleri paylar sığıra verirdik. Bir kazan sütle çıkardık eve. O sütü peynir yapardık yoğurt yapardık. Sonra sofralar kurulurdi. Yemeklerden sonra herkes işine giderdi. İşler heep hayvancılık üzerine olurdi. Sığıra ereti keserdik, çimen ederdik, deronileri ot basardık kış için. Dağa yaprağa giderdik. Güzin oduna mecilik çok ederdik. Komşular arasında yardımlaşma vardı. Meciliklerde kabak pişerdi beyük ateş kurulur kapak pişirilirdi. O kabağı yer dağılırdık. Sığırlar için bahçelerde tomenler edilirdi. Tomen, orta yere beyuk bir ağaç dikilirdi o ağacın etrafına otluk (mısır) dizerdik. Sonra tepesinden bir ip geçirir başlarından bağlardık. Kışın sığırlara vermeklik mısır saklanmış olurdu. Bir sene o kadar çok kar yağdı ki evlerin çatılarını 4-5 defa silmiştik. Hayvanlar evlere dadanmıştı açlıktan. Köpekler pelekilerden (ekmek yapılan yer) ekmekleri çalar kaçarlardı. 

El işleri bilir misin?
Kendir ekerdik. Kendir baş verince kökünden çekip güneşe sererdik. Tam kuruyunca bakardık soyuluyo mu diye. Kendirden çıkan kuncileri (kendirin artan kabuğu) kendi ipiyle bağlardık. Komşuluğa gece giderken yakar yola ışık ederdik. Kendirden çıkanı kopaliylan (feretikoda kullanılan bir gereç) döverdik. Aynı yün gibi olurdu. O yünleri de işlerduk. Tezgâhumuz vardi. Orda bütün kıyafetlerimizi, kızlara çeyizleri yapardık. Patiska falan çok sonra çıktı. Öncesinde biz kendi ipimizi kendi kumaşımızı ederdik.

Son olarak bir şey demek ister misin?
Çalışmak her şeyin ilâci. Tembellikten kimseye fayda gelmemiştir. Sağlıkta huzurda çalışmaktadır. Çalışmak gibisi var mi?. Okulda çalış, evde çalış, dağda çalış, ama ne olursa olsun çalış. Yoksa nafile hayat yaşamiş olur göçer gidersin dünyadan.

RÖPORTAJ: MERYEM ÇELİK/ÇAYELİ
[email protected]
Okunma Sayısı: 10419
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı