"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“ÖLÜ KENTİN KİTABI”NIN YAZARI İBRAHİM İNECİK: Elime kalem aldığımdan beri yazıyorum

24 Aralık 2011, Cumartesi
"HER İNSANIN İÇİNDE BİR ŞAİR YATAR" DİYEN İBRAHİM İNECİK, YAZMAYA BAŞLADIĞI ZAMANDAN İSE ŞÖYLE TARİF EDİYOR: "NE ZAMAN BAŞLADIK YAZMAYA; KALEMİ ELİME ALDIĞIM GÜNDEN BERİ YAZIYORUM. SANIRIM Fİ TARİHİNDEN ÖNCEYDİ, HATIRLAMIYORUM."
Genç kalemlerden "Ölü Kentin Kitabı"nın yazarı İbrahim İnecik ile şiir ve radyo programcılığı üzerine konuştuk.
104.4 frekansından İstanbul'a ve "www.bizimradyo.com" internet adresinden dünyaya sesini duyuran Bizim Radyo'nun başarılı programcılarından, Mavi Pusula sunucusu olan İnecik, Cumartesi gecesi herkesi radyo başına dâvet ediyor... Niçin dâvet ediyor, sorusu için buyrun röportajı okumaya...

*Kitap çalışmalarınız var. İlk kitabınız ismi "Ölü Kentin Kitabı." İsmi niçin böyle oldu?

Evet... Söylediğim gibi, kendimi bildim bileli elde kalem yazmaya çalışıyorum... Yazmak fıtrattan gelir. Allah (c.c) bunu size vermişse bu özelliği bulup ortaya çıkarmak da pek zor değil. Her şeyden, herkesten yazacak bir şeyler çıkartabilirsiniz. Ölü Kentin Kitabı da ilk çalışmam. Kent, içinde binlerce on binlerce hayatı barındıran, ama o on binlerin içerisinde de yalnızlığın çepeçevre kuşatmış olduğu ömürler... Kent benim için yüreği temsil eder. Kitapta o yalnızlık kuşatması içinde kendini yitiren yüreklerden yola çıkarak bu ismi verdik. Bu kitabın bir de devamı olacak. Bir kaç ay sonra çıkacak inşaallah. Bu kitapta ise tam tersi bir konu işlendi: Adı da "Aşk". Alt başlık olarak ise "Ölü Kentin Dirilişi" olacak.

*Kitabınız da Mavi ve Canfeza diye iki kahramanın hikâyesi anlatılıyor. Kitapta anlatılan, yaşanmış bir hikâyenin öyküsü mü, yoksa hayalî bir kahraman mı?

Ölü Kentin Kitabı, "Canfeza" ve ‘’Mavi’’ isimli karakterlerin üzerine inşaa edilmiş bir roman... "Canfeza" ile ‘’Mavi’’nin başlarından geçen maceraların anlatıldığı ve Canfeza’nın ‘’Mavi’ye yazdığı şiirlerin de içinde yer aldığı, roman arası şiir diye tabir ettiğim, yüzde yetmişi yaşanmış hayattan geri kalan kısmının kurgu olduğu ve olayın kahramanlarını yakinen tanıdığım ve yazarken beni de etkileyen bir kitap.

*Biz millet olarak ilkokul çağlarından beri akrostiş te olsa şiir yazan bir milletiz. Sizin şiire merakınız ne zaman başladı?

Her insanın içinde bir şair yatar lâkin benim şair olmak gibi bir iddiam yok. Sadece yazıyorum, yazı yazıyorum. O an ne hissedersem, onu yazıyorum. Bana şair; yazdıklarıma da şiir sıfatını okuyucular veriyor. Ne zaman başladık yazmaya; kalemi elime aldığım günden beri yazıyorum. Sanırım fi tarihinden önceydi, hatırlamıyorum.

*Kendinize has hayat tarzınızı şiirlerle anlatıyorsunuz. Bunu insanlarla paylaşmak nasıl bir duygu?

Herkesin dünyaya baktığı pencere farklıdır. Ben de kendi penceremden bakıp, o an hayatın hangi karesi yansımışsa penceremdeki cama, tutup onu nakşediyorum. Önceleri biraz çekinsem de... Benim özelim, benim dünyam kimseler bilmesin diye düşünürken, bir de baktım kitap çıkmış, elden ele dolaşıyor. Şaka bir yana, insanlara güzel bir şeyler verebilmek hoş bir duygu yani kalemle anlatılmaz.

*Günümüzün yetiştirdiği şairlerden üstad dediğiniz ve model aldığınız biri var mı? Varsa sizi nasıl etkiledi?

Olmaz mı. Örnek vermek gerekirse Nurullah Genç, Sezai Karakoç, M. Âkif Ersoy, N. Fazıl Kısakürek ve isimleri buraya sığmayacak değerli kalem erbabı büyüklerimiz. Onları okuyup onlardan esinleniyoruz. Meselâ ‘’Ölü Kentin Kitabı’’ndaki ‘’Canfeza’’ karakteri Nurullah Genç’in bir şiirin de geçen Canfeza’dır. O şiirden esinlenip karakterin adını kullandım.

*Yazmak sizin için ne ifade ediyor?

Bu soruyu tek kelime ile özetlemek istiyorum. Yazmak; ‘’Özgürlüktür’’.

*Yazar yönünüz dışında radyo programcılığı tarafınızda var. Radyoyla yolunuz nasıl kesişti?

Radyo, hayatımın en önemli kilometretaşlarından birisi. Daha ilkokula giderken radyo hayalleri kurmaya başlamıştım. O zamanlar babam belediyede çalışıyordu ve belediyeye ait yerel bir radyo vardı. Hafta sonları mesai olmadığı için, canlı yayın yapılmıyordu. Babam gider radyoya kasetleri çıkartır, takar ve beni de beraber götürürdü. O zamanlardan içimde bir ukde kalmıştı, "Bir gün şu mikrofondan anons yapacağım" diye. Sonra zaman geçti. Hayatın şartları değişti, her şey değişti, biz değiştik ve İstanbul’a geldik. Çeşitli sektörlerde çalıştım. Arkadaşım vesilesi ile önce Seyr FM'de başladım radyo hayatına ‘’Mavi Pusula' adında şiir programı ile. Akabinde de ‘’Bizim Radyo’ ailesine katıldım ve halen her Cumartesi saatler 21:00'i gösterdiğin de "Mavi Pusula" ile 104.4 frekansından, başta İstanbul olmak üzere, www.bizimradyo.fm ile Türkiye’nin her yerine ve dünyaya sesleniyoruz. Sizleri de bekliyoruz.

KİMDİR?

İbrahim İnecik

"İbrahim İnecik, sıcak bir Temmuz gününün ikindi vaktinde Dünya misafirhanesine uğramış bir yolcu. Tarsus doğumlu, ama Aslen Şanlıurfalı. İlk-ortaokulu Şanlıurfa'da ve Adana'da, liseyi ise İstanbul’da okumuş. Ve halen şehr-i İstanbul'da nefes alıp veren fakir bir Ademoğlu. Kendini bildi bileli elinde kalemi hayatı yazmaya çalışan biri" olarak tarif ediyor, kendini.

NAGEHAN BAYRAM
[email protected]
Okunma Sayısı: 10112
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • derya

    9.1.2015 19:19:06

    Güzel insan.

  • derya

    26.12.2014 15:15:36

    Cok farkli biri rabbim yolunu acik etsin inşallah.

  • peri

    24.12.2011 00:00:00

    GERCEKDEN HARIKA YORUMLARI VARDIR .KENDİSİNİ COK BEYENİRİZ HAYATİNDA BAŞARILARIN DEVAMINI BEKLERİZ.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı