"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Basiret veya öngörü

Halil ELİTOK
09 Ağustos 2016, Salı
Öngörü, kesin bir gelecek tahmini değil, gelecek ile ilgili farklı senaryoların nasıl ve neden ortaya çıkabileceği ile ilgilidir.

Bu sebeple, öngörünün faydası geleceği ne kadar iyi tahmin ettiği ile değil, bugünden geleceğe hazırlanmayı sağlayacak farklı trendlerin belirlenebilmesine yaptığı katkıdır. Çünkü, geleceği düşünmeyenler, geleceğe hazırlanamazlar. Ayrıca, sadece geleceğe hazırlanmak için değil, aynı zamanda geleceği şekillendirmek isteyenler için de gelecekle ilgili trendleri anlamak, onların potansiyel etkileri ve değişim süreçleri ile ilgili bilgi ve görüş sahibi olmak büyük fayda sağlar.

Feraset; görünüşten, içyüzünü fark edebilmektir. Feraset zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, bir insanın ahlâkını, kabiliyetini yüzünden anlamak melekesi demektir. Kapsamlı ileri görüşlülük sahibi olmaktır. İyi ve doğru olanı çabuk sezinleyebilmektir. Feraset keskin bir sezgi yeteneğidir. Yöneldiği varlığın bâtınına nüfuz ederek onun yapısını, özelliklerini, varoluş gaye ve hikmetini sezme hassasıdır.

Basiret; ilim, zekâ, tecrübe ekseninde doğru ve ölçülü bakış, uzağı görme, kalp ile görme ya da gönül gözüne işaret eder. Erdemler ekseninde bir hayat süren, maneviyatını geliştiren insana Allah tarafından verilen bir özellik niteliğindedir. Basiret seçilmesi gereken şey ile sakınılması gereken şeyi belirlediğinden, risk ve karar almayı gerektirir. Basiret ancak saygın bir amacın hizmetinde olursa kendisini gerçekleştirir.

Basar ve basiret kelimeleri aynı kökten olmalarına rağmen aradaki farkı Bediüzzaman Mesnevî-i Nuriye adlı eserinde basireti şöyle izah eder:

“İ’lem eyyühe’l-aziz! Basar masnuatı görüp de, basiret Sanii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer.”1 

 Seyyid Şerif Cürcani, basireti şöyle tarif eder: “Kutsî nur ile nurlanmış bir kalbin kuvvetidir ki, kalp bu kuvvet ile eşyanın iç yüzlerini, mânâlarını, hakikatlerini görür.”

Basiret, en kısa ifadesiyle, “kalp gözünün açık olması” demektir. İnsanın gözünde eşyayı görme kabiliyeti, kalbinde de o eşyanın yaratıcısını bilme özelliği mevcuttur. Şu var ki, göz görme faaliyetini icra edebilmek için ışığa muhtaç olduğu gibi, kalp de ancak iman nuruyla nurlandığı takdirde basiret sahibi olur, eşyanın iç yüzünü görebilir.

Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (asm): “Mü’minin ferasetinden kaçının, çünkü o Allahu Teâlâ’nın nuruyla bakar”2 Âlimler, hadiste geçen, “Allah’ın nuruyla bakar” sözünü, “Allah’ın nuruyla aydınlanmış kalb gözüyle bakar” şeklinde açıklamışlardır. Sonra şu âyeti okudular: “Elbette bunda fikr-u firâseti olanlar için ibretler vardır”3

Bir başka Âyet-i Kerimede de şöyle buyrulur: “Sen onları yüzlerinden tanırsın.”4

Devleti yönetenlerin öngörüleri ve ferasetleri olması lâzımdır. Bu vasıflarla olay ve hadiseleri fark etmeleri gerekir. “Allah bizi affetsin”, “Böyle olacağını tahmin edemedik” gibi ifadelerle işin içinden sıyrılamazlar. Devleti idare edenlerin böyle deme lüksü olmayacağını düşünüyorum. Bu konuya tarihi perspektiften bakarak bir örnek vermek istiyorum.

Olay ilginç. 12 Mart 1971 darbesinden birkaç ay önce dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’e gizli bir çağrı ulaşır. İran Büyükelçiliği, Şah Rıza Pehlevi’nin, Çağlayangil ile acilen görüşmek istediği haberini getirmiştir.

Neticede Çağlayangil, İran’a gider. Olağan protokol kurallarının dışında bir görüşme yapılır... Yanında güvenlik danışmanı bulunan Pehlevi, pat diye konuya girer: “Birkaç ay içinde ordu Türkiye’de darbe yapacak” 

Çağlayangil bu sözü işitince fena halde bozulur. Belli ki İran gizli servisi böyle bir bilgi geçmiştir Tahran’a...

Tabiî durum yüz kızartıcıdır: Türkiye Dışişleri Bakanı, ülkesinde darbe olacağını, komşu ülkenin devlet başkanından öğreniyor...

Çağlayangil, karizmayı çizdirmemek için uygun bir lisanla, Şah’a, “Bizim içişlerimiz sizi ilgilendirmez” der.

Şimdi de bozulma sırası Pehlevi’ye gelmiştir. Şah durumu Çağlayangil’e şöyle anlatır:

“Hem içeride, hem dışarıda uğraşacağım sürüyle sorun var. Biz zaten çokuluslu bir devletiz. Babam cahil adamdı, ama bana daima  ‘Türklerle iyi geçin’ derdi. Sizde sağlam bir rejim olduğu sürece benim için Türkiye sınırı mesele olmaz. Türkiye sınırına asker yığmama, ‘yarın ne olacak’ diye kaygılanmama gerek kalmaz. Türkiye’deki rejimin selâmeti, bizim de selâmetimizdir.”

Okunma Sayısı: 5066
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı