"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çözüme, demokratik çözüm

Halil ELİTOK
21 Nisan 2015, Salı
Siyaset arenasında HDP ve AKP arasında mekik dokumaların yoğunlaştığı bir ortamda gözlerimizi bir kere daha Bediüzzaman’a çeviriyoruz.

Yıllardır yılan hikâyesine dönen Güneydoğunun makûs talihini değiştirecek ve kardeşliği yeniden tesis edecek çözüm projesine kulak verilseydi keşke.

Bediüzzamanın; Medresetü’z-Zehra projesi; Türkiye’yi huzura kavuşturacak, barışı ve emniyeti temin edecek ve İslâm Coğrafyasındaki ihtilâfları ortadan kaldıracak bir projedir.

Bu proje Bediüzzaman’ın üzerinde durduğu ve her ortamda ilgililere anlatmaya çalıştığı ülkenin ve İslâm Dünyasının geleceğinin önünü açan bir projedir. Bu mesele gündeme geldiği günden beri özellikle Yeni Asya Gazetesinde çıkan yol gösterici ve ufuk açıcı yazılar ışığında gidilseydi şimdiye kadar ciddî mesafeler alınırdı. Ama yine de bu konuda biz tavsiyelerimize devam edeceğiz.  

Terör ve anarşinin en çok görüldüğü, fakirlik, ihtilâfların ve töre cinayetlerinin en çok işlendiği ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Bölgesidir. Bu bölgede cereyan eden yukarıda saydığımız olaylara Bediüzzaman’ın getirdiği reçeteyi bu yazımızda anlatmaya çalışacağım.  

Bediüzzaman, İslâm âlemindeki gerilik, fakirlik ve ihtilâf gibi en mühim hastalıkların temelinde cehaleti görür. İstikbalde hâkimiyetin kılıçta değil, fende olacağını belirtir:

“Şimdi hükümferma şecaat-i imaniye ve akliye ve fenniyedir. Bazen bir münevverü’l-fikir yüze mukabildir. Ecnebiler bu şecaatle galebe çalıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriyye kâfi değil” der (1) ve şu tavsiyede bulunur:

“Kılıçlarınızı fen ve san’at ve tesanüd’ü-hikmet-i Kur’âniye cevherinden yapmalısınız.” (2)

Bilhassa Şark vilayetlerindeki maddî ve manevî geriliğin giderilmesini, bu bölgelerde eğitimle ilim ve irfanın yükseltilmesinde görür. Bunun için “Medrese” ismini taşıyan bir Doğu Üniversitesini teklif eder. Bu üniversitenin hedefini, teşkilâtını, müfredatını, mahiyeti ve gelir kaynakları gibi temel esaslarını belirtir. Hedef ve mahiyeti ile alâkalı olarak şöyle der:

“Camiü’l-ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darü’l-fünûn, bir İslâm üniversitesi Asya’da lâzımdır. Ta ki, İslâm kavimlerini, meselâ; Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile ‘İnneme’l-mü’minûne ihvetün-Ancak bütün Mü’minler kardeştirler’ Kur’ân’ın bir kanun-i esasisinin tam inkişafına mazhar olsun.” (3)

Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi olan, Medresetü’z-Zehra’nın Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesis edilmesini ve şu şartlar üzerine bina edilmesini ister:

1. “Medrese” ismini taşımalıdır.

2. Eski medrese ilimleri ile yeni ilimler beraber okutulmalı. Tedrisat dili;  Arapça vacip, Türkçe lâzım, Kürtçe caiz dediği Arapça, Türkçe, Kürtçe olmalıdır.

Bediüzzaman Medresetü’z-Zehra vasıtasıyla medrese, mektep ve tekke mensupları arasındaki fikir ve ayrılıkları ve meşrep farklılıklarının kalkacağı, bütün İslâm âleminde, hassaten Yakın Şark’ta uhuvvet ve vahdetin te’sis edileceği kanaatindedir.

Bediüzzaman’a göre bir memleketin huzur içinde kalkınması için gençlere hem fen ilimleri ve hem de din ilimleri birlikte verilmelidir. Bunu şöyle ifade eder:

“Vicdanın ziyası, ulum-u diniyedir, (dini ilimlerdir) aklın nuru, fünûn-u medeniyedir (fen ilimleri). İkisinin imtizaciyle (birleşmesiyle hakikat tecelli eder. O, iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder (kanatlanır). İftirak ettikleri (ayrıldıkları) vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile ve şüphe tevellüd eder (doğar).”4

 Dipnotlar:

1- Nursî, Said; Divan-ı Harbi Örfi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1990), s.29.

2- Nursî, a.g.e. s. 49.

3- Nursî, Said; Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s. 438.

4- Nursî, a.g.e. s. 80.  

Okunma Sayısı: 1037
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı