"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darısı Türkiye’nin başına

Halil ELİTOK
14 Şubat 2017, Salı
Türkiye’de özlemini duyduğumuz veya duymasını arzu ettiğimiz bir oluşumdan bahsetmek istiyorum.

Yeni Asya Gazetesinin 11 Şubat 2017 günlüklü sayısında ülkemizde görmeyi çok arzuladığımız bir haber çıktı. Haber şöyle: “Washington eyalet başsavcısı Robert Ferguson, ABD Başkanı Trump’a seslenerek 7 Müslüman ülke vatandaşlarına giriş yasağı getiren kararnamesini geri çekmesini istedi. Ferguson, devlet başkanı dahil olmak üzere hiç kimsenin hukuktan üstün olmadığını vurguladı.”

Gerçekten bir ülkeyi yüceltecek en önemli unsur adalettir. Hukukun üstünlüğü prensibini ecdadımızda da görüyoruz. Hukuk karşısında kılı kırk yaracasına uygulama ve saygı duyma. Bu noktada tarihi bir hadiseyi nakletmek istiyorum.   

Osmanlı kadısı Hızır Bey’i tarihimiz içinde ehemmiyetli kılan bir hadiseden bahsetmek istiyorum. Fatih Sultan Mehmed’in dava edilme hadisesidir. Rivayetlere göre hadise şu şekilde cereyan etmiştir:

Fatih, İstanbul’da Ayasofya’dan daha büyük bir cami yaptırmak istemektedir. Bu işe zamanın ünlü bir Rum mimarı talip olur. Mısır’dan çok büyük zahmetlerle dev sütunlar getirtilir. İnşaat sırasında Rum mimar iddiaya göre, bu kadar yüksek sütunların deprem sırasında kubbeyi taşıyamayacağını düşünerek caminin sütunlarını kestirir. Sütunlar kesilince cami Ayasofya’dan ufak kalır. Fatih Sultan Mehmed, bu hadisenin haberini alınca çok hiddetlenir ve mimarın kolunun hemen oracıkta mahkeme edilmeden kesilmesi emrini verir. Emri elbette ki hemen uygulanır.

Sütunları kestirme sebebinin halis olduğunu ve haksızlığa uğradığını düşünen Rum mimar, Padişah’ı İstanbul kadısı Hızır Bey’e şikâyet eder. Hızır Bey mimarın gerekçelerini haklı bularak davanın görülmesine karar verir.

Mahkeme; Üsküdar Ahmediye’de bulunan bugün Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi haline getirilen binada gerçekleşmiştir. Davaya Rum mimar müşteki, Fatih ise zanlı sıfatıyla katılır. İstanbul Kadısı olarak davaya Hızır Bey bakmaktadır. Hızır Bey iki tarafı da dinledikten sonra kararınıı verir: Kısas!

Fatih Sultan Mehmed müştekiyi diyete ikna edemezse onun da kolu kesilecektir. Duydukları karşısında şok olan Rum mimar, Fatih’in ayaklarına kapanmış, davadan vazgeçtiğini söylemiştir. Ölünceye kadar maişetini temin etmek karşılığında anlaşmalarıyla dava sona ermiştir. Kimi kaynaklar Rum mimarın İslâm’ın bu, makam-mevki gözetmeyen adâletinden etkilenip Müslüman olduğunu da yazmaktadır.

Fatih Sultan Mehmed, mahkeme sonrası kadı Hızır Bey’in yanına gelir ve mahkeme esnasında gösterdiği adâlete teşekkür edip;

“Eğer bana, bir suçlu gibi değil de, bir padişah gibi muamele etseydin, seni şu kılıcımla parçalayacaktım” der.

Hızır Bey de kaftanın altındaki hançerini göstererek; “Eğer padişahlığına güvenip, dînin emri olan hükmüme karşı gelseydin, seni bu hançerle öldürecektim” diyerek mukabelede bulunur.

Okunma Sayısı: 1814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı