Diyanet Teşkilâtının gerek merkez ve gerekse taşra teşkilâtı topluma güven vermek mecburiyetindedir. Çünkü hizmet ancak güven ortamında verilebilir. Toplumu din konusunda aydınlatma ve dinî konularda rehberlik yapmak sorumluluğunu üstlenmiş bir kurumun mensupları hem kendisi ve hem de aile yapısı itibariyle güven ve itimat telkin eden hadis-i şerif ifadeyle “kendisine ısınılan” olması gereklidir. 

Çünkü Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Mü’min, başkasına ısınan ve kendisine de ısınılabilen kimsedir. Başkasına ısınamayan ve kendisine de ısınılamayan kimsede hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası dokunandır.”1

Isınmak, hal ve hareketleri itibariyle kabul görmüş olmak, ısınılabilmek, kendisine güven duyulması demektir. Böyle bir hizmet toplumda kollektif şuur “Ben” anlayışı değil “Biz” anlayını geliştirecektir. Hz. Peygamber’in (asm) anlayışında “Ben merkezli” bir hizmet görmüyoruz.

“Ben yapıyorsam doğrusunu yaparım”, “Benim dediğim doğrudur.” gibi kendini öne çıkaran hizmet anlayışı hiçbir zaman başarılı olmamıştır. Hz. Peygamber’in (asm) hayatında da hakkında nassın olmadığı bir konuda kendi kanaatinden ziyade istişareye ağırlık vermiş çıkan karar kendi görüşünün aksine bile olsa uymuştur. Bu da bize hizmet stratejisinde fikir veren bir konsepttir. Bu konseptte de güven ve emin olmak her zaman öne çıkan bir faktördür.

“Ben” hizmet anlayışı içerisinde “Biz’in” öne çıkması gerekir. Her inanan insanın ve özellikle Diyanet Teşkilâtının misyonu Hz. Peygamber’in (asm) misyonu olmalıdır.

Hz. Peygamber (asm) daha kendisine vahiy gelmeden önce bile o günkü müşrik topluma güven vermiş ve adından Muhammedü’l-Emin olarak bahsettirmiştir.

Peygamberlerin ve Peygamberimizin (asm)  en önemli sıfatı, emanet olduğu gibi Cibril-i Emin’in de en önemli vasfı yine emanettir. Kur’ân ondan şöyle bahseder:

“O, kendisine uyulan, emin bir elçidir.”2 Cibril Allah’a itaatkâr ve O’nun nezdinde ihraz ettiği vazife itibariyle de güvenilir bir elçidir. İşte Kur’ân da bize bu güvenilirler kaynağından gelmiştir.

Efendimizin (asm) sıdkını anlatırken arz ettiğim bir hadisi mevzumuzla alâkalı gördüğüm için tekrar etmek istiyorum. 

Allah Resulü şöyle buyururlar:

“Siz bana altı meselede söz verin; ben de size Cenneti tekeffül edeyim.”

1. ”Konuşurken dosdoğru konuşun!”

2. ”Vadettiğinizi yerine getirin!”

3. ”Emanette emin olun!”

4. ”İffetli olun!”

5. ”Gözlerinizi harama karşı kapayın!”

6. ”Elinizi başkalarına zarar vermekten uzak tutun!”

Dipnotlar: 1- Mutlu, Döğen, Hatip, a.g.e. c. 3, s. 398. 2- Tekvir Sûresi, 81/21.