"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Isparta, Bediüzzaman Mevlidine hazır

Halil ELİTOK
26 Mayıs 2015, Salı
31 Mayıs 2015 Pazar günü Isparta Terminal Camiinde öğle namazını müteakiben başta Hz. Peygamber olmak üzere, Sahabe-i Kiram, Tabiin, Tebe-i Tabiin, Eimme-i Mezahibin, Ulema-i Kiram, Evliya-i İzam, hususan Bediüzzaman Said Nursî, ahirete intikal eden Risale-i Nur Talebeleri ve Ümmeti Muhammed için Mevlid-i Şerif tilavet edilecek.

Isparta Yeni Asya Temsilciliğinin ve Sidre Eğitim, Kültür ve Sağlık Derneğinin organizesiyle gerçekleştirilecek olan Mevlid-i Şerife bütün Risale-i Nur Talebelerini ve Ispartalılar bekleniyor. Mevlid öncesi Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Sami Cebeci tarafından vaaz verilecek, sonrasında öğle namazını Emekli İl Müftüsü Halil Elitok kıldıracak, takdim konuşmasını yapacak ve Mevlid-i Şerif duasını yapacak. Mevlid-i Şerif sonunda da Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali Vapurlu tarafından teşekkür konuşması program son bulacak.  

1926 Yılının Ocak ayında Burdur’dan Isparta nefyedilen Üstad Bediüzzaman 1934 yılına kadar Barla’da kalıyor ve başta Sözler, Mektubat, Lem’alar’ın bir kısmı olmak üzere Risale-i Nurlar telif edilmeye başlanıyor. Mevlid-i Şerif söz konusu olunca elbette Ispartalı kardeşlerimiz hassasiyet gösterecektir. Çünkü; Üstad Bediüzzaman; Isparta’yı “Risale-i Nur’un bir Medresetü’z-Zehrasıdır”1 diye vasıflandırmıştır. Emirdağ Lahikasında; “Nurları menbaı ve medresesi olan Isparta”2 diye bahsetmiştir.

Isparta’nın Risale-i Nur vasıtasıyla Mısır’ın meşhur Üniversitesi olan Camiü’l-Ezher mübarekliğinde olduğu şu sözleriyle anlatır: “Bu mübarek Isparta dahi alem-i İslam nazarında Mısır Camiü’l-Ezher’i ve eski Şam-ı Şerîfinin mübarekiyetine mazhar olduğun...”3 

Bediüzzaman; bir başka eseri olan Emirdağ Lahikasında ise; şöyle ifade eder: “Isparta tam bir Medresetü z-Zehra ve Camiü l-Ezher olacağını ve olmaya başladığını, kahraman talebelerinin bu ağır şerait altında sarsılmadan faaliyetleri ispat ediyor.”4

Bediüzzaman zehirlenmesi sebebiyle ölümünün vuku bulması halinde Isparta’ya defn edilmesini temenni etmiştir: “Kastamonu’da adliye müdde-i umûmileri ve taharrî komiserleri, menzilimi taharrî etmeye geldiler. Ben, o dakikadan sonra, başıma gelen dehşetli taarruzu, bir hiss-i kable’l-vuku ile anlayarak ve ‘Şiddetli zehirli hastalığım dahi ölüme gidiyor’ diye Isparta vilayetinde kıymettar kardeşlerimin kucaklarında teslim-i ruh edip, o mübarek toprakta defnolmamı kalben niyaz ettim.”

Üstad Bediüzzaman kendisinin “Benim vatan-i aslim, o Isparta olmak caizdir.”5 demiştir. Ayrıca “Madem Isparta benim hakiki bir memleketimdir”6 diyerek her cihette Ispartalı olduğunu maaliftiharla ifade etmiştir: İki asker, kemal-i sevinçle, gayet dostane, “Sen Ispartalısın, bizim hem şehrimizsin.” Ben de dedim: “Maaliftihar, her cihetle Ispartalıyım. Isparta taşıyla, toprağıyla benim nazarımda mübarektir, benim vatanımdır ve her biri yüze mukabil, yüzer ve binler hakikî kardeşlerimin meskat-ı re’sleridir.”

Evet, bu havaliye gelen Ispartalılar asker olsun, başkalar olsun, ekseriyet-i mutlakayla beni hemşehri biliyorlar.

Hangisi benimle görüşüyor, “Sen Ispartalı mısın?”

Ben de diyorum: “Maaliftihar, ben Ispartalıyım.” “Isparta’yı ve havalisini, taşıyla, toprağıyla seviyorum. Hatta, diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükûmeti bana ceza verse, başka vilayet beni beraet ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet, ben üç cihetle Ispartalıyım: Gerçi tarihçe ispat edemiyorum, fakat kanaatim var ki, Isparit nahiyesinde dünyaya gelen Said’in aslı buradan gitmiş.”7

Üstad Bediüzzaman kendisini Ispartalı hissetmesi ve Isparta’yı her cihette meth-ü sena etmesi elbette Ispartalıların sorumluluklarını yerine getirme hususunda bir takım veballeri yüklemektedir. İşte bu Mevlid-i Şerif bu sorumluluklarından birisidir. İnşaallah diğerlerinin de yerine getirilmesinde bir lokomotif olacağını temenni ediyorum. 

Dipnotlar:

1- Nursi, Said; Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.152.
2- Nursi, Said; Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.153.
3- Nursi, Said; Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.419. 
4- Nursi, Said; Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.124.
5- Nursi, Said; Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.159.  
6- Nursi, Said; Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.419. 
7- Nursi, Said; Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.371.

Okunma Sayısı: 1408
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı