"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân medeniyetinde yönetenler ve yönetilenler

Halil ELİTOK
21 Ocak 2017, Cumartesi 17:00
Kur’ân’ın getirdiği medeniyette hayat ilkeleri olarak belirlediği esaslardan birisi de yöneticiliği “memuriyet, hizmetkârlık” esasını kabul eder.

Bundan dolayı da Hz. Peygamber (asm): “yöneticilik, memuriyettir” buyurarak yöneticiliğin hiçbir zaman menfaat aracı olarak görülemeyeceğini ifade eder. Asr-ı Saadette böyle algılanmış ve uygulama bunun üzerine icra edilmiştir.

Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası’nda bu hususu şöyle ifade eder: “İslâmiyetin ikinci bir kanun-u esasîsi, şu hadîs-i şeriftir: ‘Memuriyet bir hizmetkârlıktır’ bir hâkimiyet ve benlik için tahakküm âleti değil. Bu zamanda terbiye-i İslâmiyenin noksaniyetiyle ve ubudiyetin zafiyetiyle benlik, enaniyet kuvvet bulmuş. Memuriyeti hizmetkârlıktan çıkarıp bir hâkimiyet ve müstebidâne bir mertebe tarzına getirdiğinden, abdestsiz, kıblesiz namaz kılmak gibi, adalet, adalet olmaz, esasiyle de bozulur. Ve hukuk-u ibad da zîr ü zeber olur.”1

Önce yöneticiler ve yönetilenler hakkındaki bazı âyetlerin belirtilmesinde fayda vardır:

“Davud! Biz seni ülkede hükümdar yaptık, sen de insanlar arasında adâletle hükmet, keyfine/nefsinin hevesine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın.”2 

 “Resulüm! eğer hüküm verirsen, aralarında adâletle hüküm ver. Şüphesiz Allah, adâletli davrananları sever.”3 

“Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder. Allah bununla ne de güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitendir, her şeyi görendir.”4 

Yönetilenler hakkındaki bazı âyetler ise; şöyle belirtilmiştir:

“Ey iman edenler! Allah’a itâat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere/yöneticilere de itâat edin! Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu -sizin için- daha hayırlıdır ve sonuç bakımından da daha güzeldir.”5

 Öyle görülüyor ki, yöneticilerin en büyük görevi, adâletli olmaktır. Yönetilenlerin en büyük görevi de, bu adaletli hükümdarlara itaat etmektir.

Kur’ân medeniyeti, hakka ve adalete dayanır. Yalnız insanın hukuku değil, karıncanın hukuku bile ihmal edilmemiştir. Hatta cansız maddelerin bile hukuku gözetilmiştir ki, yaratılış maksadının dışında herhangi bir şeyin harcanması israf kabul edilerek men edilmiştir. Kur’ân medeniyetinde, bir insanı haksız yere öldürmek, bütün insanlığı öldürmekle eşdeğer görülmüştür. Birisinin günahı sebebiyle ailesine, akrabasına, milletine düşmanlık da yasaklanmıştır. Suçun şahsiliği esas olmuştur.

 Devlet yöneticisinin yönetilenlere güven vermesi gerekir. Yoksa kuşkulu bir ortamda idarecilik yapmak mümkün değildir. Yöneticilerin aile fertlerine de çeki düzen vermesi gerekir.

Yöneticilerin aile efradına sahip çıkması gerekir. Buna örnek olarak Hz. Peygamber’in (asm) vefat eden eşi Hz. Hatice’nin bir akrabasına sahip çıkma hadisesi bunun en bariz örneğidir.   

 Allah’ın Resul’ü (asm, Hz. Hatice’nin üzerine ikinci bir eşi hiçbir zaman almamıştır. Çünkü Hz. Hatice’ye son derece bağlıydı. Onu çok seviyordu. 

Bir gün yaşlı ve beli adeta rükû edercesine bükülmüş bir bayan hurma dalından bir değneğe dayanarak Hz. Peygamber’in (asm) kapısını çalar. Hz. Aişe, Hz. Peygamber’e (asm) yaşlı bir bayanın geldiğini söyler. Hz. Peygamber (asm) gelsin der. Yaşlı bayan bastonuna dayana dayana Hz. Peygamber’in (asm) huzuruna girer girmez Hz. Peygamber (asm) onu tanıdı ve hemen yerinden kalkarak ona hurma liflerinden yapılmış minderini verdi ve yer gösterdi. Orada bulunan Hz. Ömer ve Hz. Aişe bu duruma şaşırarak Hz. Peygamber’e (asm), Ya Rasulellah (asm)! Sizi ayağa kaldıran ve minderinizi kendisine verdiğiniz bu yaşlı beli bükülmüş kadın kimdir?

Hz. Peygamber (asm): Bu kadın bizim Hatice’nin sesine sesi çok benzeyen kız kardeşi Haledir. Hz. Peygamber (asm), bir sohbette Hz. Hatice’nin özelliklerinden bahsederken, Hz. Aişe, Ey Allah’ın Resulü (asm)! Allah sana ondan daha güzelini nasip etti. Ölmüş-gitmiş bir kadından bu kadar sitayişkârane bahsetmenizin sebebi nedir?

Hz. Peygamber (asm): Bak Ya Aişe!

“Vallahi, Allah bana ondan daha hayırlısını vermedi; Çünkü insanlar beni inkâr ettiğinde o, bana inandı. İnsanlar beni yalanladığında o, beni tasdik etti. İnsanlar beni (muhasaraya alıp her şeyden) mahrum ettiklerinde o, beni malıyla destekledi. Diğer kadınlardan olmadığı halde Allah onunla bana çocuk ihsan etti.”6

Hz. Peygamber (asm), Hz. Hatice hakkında şöyle buyurur:

“Bana onun sevgisi bahşedildi”7 (Yani Hatice’yi sevmek İslâmî bir fazilettir.

Yöneticiler, bilhassa yönettiği insanlar içindeki fakir halka sahip çıkmalıdırlar. Onların ırz ve mallarını korumalıdırlar.

Mescid-i Nebevî’nin İnşası: Hz. Muhammed (asm), Medine’ye girdiğinde devesinin ilk olarak çöktüğü boş araziye bir mescid yapılması uygun idi. Fakat bu arazi Beni Neccaroğullarından iki yetime aitti. Resûlullah (asm), Malik b. Neccar’a bu arazinin kime ait olduğunu sordu. Muaz b. Afra: “Ey Allah’ın Resûlü! Orası Amr’ın oğulları Selh ve Süheyl’indir. Onlar iki yetim çocuk olup benim himayemdedirler” dedi.

Hz. Muhammed (asm), bu araziyi bedelini ödeyerek mescid yapacağını söylemişti. Muaz b. Afra çocukların mescid için arsayı bağışlamak istediklerini söylemişler ise de Resûlullah (asm) bu işe razı olmayarak takdir edilen bedeli ödeyerek Mescid-i Nebevi’nin arsasını temin etmiştir.

Okunma Sayısı: 5732
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı