"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küresel ölçekli güven

Halil ELİTOK
02 Nisan 2018, Pazartesi
Sosyal hayatımızın en önemli yapı taşı güven duygusunun sağlanmasıdır.

Güven duygusu fertlerin fertlerle olan münasebetinden ta devletlerin devletlerle olan münasebetine kadar uzanır. Özellikle inanan toplumlarda bu prensip daha da önem kazanır. İman nimetinden sonra Allah’ın bizlere lütfettiği en büyük nimet emândır. Güven nimetidir. Rabbimiz, kâinatı insana emanet etmiş ve güvenli bir dünya kurmamızı emretmiştir. 

Ne hazindir ki bugün insanlık bütün bu emanetlere hakkıyla riayet edemediği için küresel ölçekte bir güven bunalımı yaşıyoruz. Şahıslar ve toplumlar arası ilişkileri sarsan hâdiselerin bir türlü ardı arkası kesilmiyor. Gün geçtikçe insanın insanla ve tabiatla ilişkisi bozuluyor. Ve her geçen gün dünyamız daha da güvensiz bir hale geliyor.

Sosyal hayatımda olduğu gibi ulusal bazda da hareket tarzımızı Peygamberlerden öğreniyoruz. Bütün peygamberlerin ortak gayesi, tevhid inancını insanlığa duyurmaktır. İmanı gönüllere yerleştirmektir. İman ile gönülleri, zihinleri, bedenleri, şehirleri, ülkeleri emâna, yani güvene kavuşturmaktır. İnsanlara canın, inancın, neslin, malın ve haysiyetin emniyette olduğu huzurlu bir toplum takdim etmektir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz’in de (asm), hayatı bu uğurda mücadele ile geçmiştir. O, iman ile eman; mü’min ile güvenilir olmak arasında sımsıkı bir bağ kurmuştur.

RUM MELİKİ HİRAKL’E GÖNDERİLEN MEKTUP

Resûlullah (asm), Sahabeden Dihye-i Kelbi’yi Rum Meliki Hirakl’e gönderdi. Dihye, önce Basra hâkimi Haris b. Ebî Şimr’e gitti. Haris, onu Humus’ta bulunan efendisi Hirakl’e gönderdi. Hirakl’e yazılan mektupta şöyle diyordu: “Bu mektup Allah’ın Resûlü Muhammed’den Rum memleketinin kralı Hirakl’e yazılmıştır. Selâm doğru yol üzerinde olanlara olsun. Bundan sonra: Seni İslâma dâvet ediyorum. ‘Lailâhe illallah Muhammedün Resûlullah’ kelimesini söyle Müslüman ol. Selâmete eresin, dünya azabından, ahiret sorumluluğundan kurtulasın, Hak Teâlâ sana iki müjde vere, bu sözden yüz çevirirsen sana tebliğ ettiğim dini kabul etmezsen gerçek odur ki memleketinde yaşayan zengin fakir bütün insanların günahları senin boynuna yüklenecektir.”

Hirakl, Allah Resûlü’nün elçisini kabul edip mektubunu okudu. Dihye’yi mektupla beraber Rumiye’de bulunan devrin tanınmış âlimlerinden Dağatır’a gönderdi.

Dihye, Rumiye’de yaşayan Dağatır’ın huzuruna çıktı. Hz. Peygamberin (asm) dâvetini ona anlattı. Hirakl’e yazılan nâmeyi okudu.

Dağatır, “Allah şahidim olsun, o hak peygamberdir. Biz, onu, senin anlattığın sıfatlarla, kendi kitaplarımızda bulduk. Onun adını Tevrat ve İncil’de okuduk” dedi.

Sonra üzerindeki siyah elbiselerini çıkardı. Beyaz bir entari giyindi, eline asasını alıp kiliseye gitti. Rumların ileri gelen büyükleri kilisede toplanmışlardı.

Dağatır, “Ey Rum cemaati dikkat edin! Ahmed-i Arabi’den bize mektup geldi. Bizi Hakk’a dâvet ediyor, ben şahidim ki Allah birdir ve Ahmed onun Resûlü ve kuludur”. 

Rumlar bu sözleri işitince Dağatır’ın üzerine geldiler ve Dağatır’ı şehit ettiler.

Dihye geri döndü bu hali Hirakl’e haber verdi, Hirakl, “Ben sana demedim mi? Ben Rumlar’dan korkarım. Vallahi Dağatır, kavmi yanında benden daha uluydu. Ona benden daha çok önem verirlerdi” dedi.

Okunma Sayısı: 2550
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı