Ülkenin yönetimine talip olan herkes feraset sahibi olması gerekir. Her halde şu yaşanan tarihi bir hadise bize bir ibret olmalıdır. 1917 Rus ihtilâli sırasında Lenin, sırf komünist rejimi oturtabilmek için, ihtilâlin ilk günlerinde, Rusya mozayiği içindeki bütün etniktopluluklara olduğu gibi, Türkler’e de bir takım tavizler vermişti. 17 Kasım 1917 tarihinde yayınlanan Rusya Halkları Beyannamesi “Her toplumun kendi kendini yönetme hakkı olduğunu ve her milletin kendi bağımsız devletini kurabileceğini bildiriyordu.” Tabii bu tutum,

komünist ihtilalı halka hoş göstermek için başvurulmuş bir sahtekârlıktan ve kurulmuş bir tuzaktan başka bir şey değildi.

 İşte o yıllarda, Rusya’nın çeşitli bölgelerine serpiştirilmiş durumda yaşayan etnik topluluklar, bu arada da Türkler, küçük küçük de olsa kendi devletlerini kurdular veyahut kurduklarını sandılar. Nitekim kısa zaman içinde, Lenin’in bu kötü niyetli vaatlerine saflıkla kanan Türkboyları birçok bağımsız devlet ilan ettiler. Tabii sonra bunların hepsi Ruslar tarafından birer birer ortadan kaldırıldı. Bunlar arasında ölü doğanlar veya çok kısa süre yaşayanlarda olmadı değil. Lenin’in bağımsızlık ve hürriyet vaad eden yalanlarını daha iyi vurgulayabilmek için, Başkurdistan Cumhurbaşkanı olan Zeki Velidi Togan’a verilen şu sözlerini devlet yönetimi açısından iyi değerlendirip ders almak gerekiyor. Lenin’e Zeki Velidi Togan: “Sen bize söz verdin, hani Tataristan ve Başkurdistan müstakil olacaktı?” Lenin’in bu söze verdiği cevap ise şu:

“Sen siyaset ile ahlâkı karıştırıyorsun!”

 Devlet yönetimi erdemli insanların yönetimidir. Devlet yönetiminde bulunan idareciler, fikir ve düşüncelerini çok rahat söyleyebilmelidir. Kişi sultaları olmamalıdır. İnsanlar fikir ve düşüncelerini rahat söyleyebilirlerse o toplum; doğruların telaffuz edildiği, birbiri hakkında daima güzel şeyleri düşünen, güvenli ve samimi insanların yaşadığı bir ülke haline gelir.