"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Birinci Söz’deki asker: Yeni Asya

Halil KARTAL
26 Ağustos 2017, Cumartesi
Birinci Sözdeki o adam gibi Yeni Asya da kendi nam ve kuvvetiyle hareket etmez.

Bu dost ve düşmanının tasdiki ile dahi sabittir. Yeni Asya’yı sayıca az ve kuvvetsiz görürler. Yüzde bir’lik derler. Belki de yüzde bir oluşu “bir’e  istinad edip dayandığı içindir”. Bütün şehir ahalisini “hak, hukuk, adalet-i mahza, demokrasi, meşrûtiyet” hakikatlerine çağırır. İstinad ettiği padişahın kuvvet ve kudreti ile “hakkı söyler, hak yazar, Hak ise her zaman galiptir.

Yeni Asya ve Nur Talebelerinin her biri Birinci Sözdeki zerrecikler gibi tohumlar ve çekirdeklerdir. Bu hademe tohum ve çekirdekler, “Cenâb-ı Hak namına hareket edince başlarında koca bir ağacı, vazifeyi taşırlar. Bu vazife sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkarmak vazifedir”… Bu vazife onların omuzlarına ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuştur.

Yeni Asya ve Nur Talebeleri bu zamanda çoklarının omuzlarına almaktan içtinab edip kaçtığı dağ gibi yükleri kaldırırlar. Omuzlarında taşırlar. 

Bu hademenin başında taşıdığı koca ağaçlardan sadece bir kaçı şunlardır: ”İman, hak, adalet-i mahza, ittihad-ı İslâm, haşr, müsbet hareket, asayişi muhafaza, meşrûtiyet-i meşrûa...”

Yeni Asya ve şahs-ı manevisinin şakirtleri Birinci Sözde bizlere tablacılık eden ağaç misalidir. Her bir Nur Talebesi yazıları ile “İman, fazilet, hak, adalet, merhamet, tefekkür meyvelerinden, rahmet hazinelerinden ilhamlarını Yeni Asya ağacının elleri ile bizlere sunup tablacılık eder. 48 senelik Yeni Asya mazisinde yazar meyveleri ve yemişleri vermiştir. Mazimiz ve halimiz buna şahittir.

Yeni Asya Nur Talebeleri şahs-ı manevisi Birinci Sözdeki bostan misaldir ki çeşit çeşit farklı taamlar gibi Nur Talebeleri de muhtelif ve çeşit çeşit mizaç ve huylarda olsalar dahi “Yeni Asya şahs-ı manevî bostanında beraber pişerler, beraber erirler. “Bostan vahdete misaldir. Vahdetlerini Yeni Asya bostanında muhafaza ederler. Bostanı terk etmezler. Topraklarını terk etmezler. Terk ederlerse çürüyeceklerini bilirler.

Yeni Asya ağacının kökleri ve damarları ipek gibi yumuşak, ve naziktir. Bu kök ve damarlar “bismillah” der. Taş gibi sert olan “darbeleri, ihtilâlleri, muhtıraları, imtihanları, tehditleri, korkutmaları” bismillah diyerek hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmeden Allah namına, Rahman namına, Hak namına deyip geçmiştir.

Yeni Asya’nın sayfalarının dalları; birinci sözde havada meyve veren dalların misali gibidir. Bununla beraber o sert taş ve topraktaki köklerin kemal-i suhuletle intişar etmesi  ve yer altında yemiş vermesi “Risale-i Nur’un ve Yeni Asya’nın “sırren tenevvereten” intişar etmesi ve kendini dün de bugün de okutturmasıdır.

Yeni Asya ağacının yaprakları çokça kapatılmak ve yakılmak istenmiştir. Ama gafiller bilmezler ki “en güvendikleri  yakıcı ateşleri olan maddî kuvvetleri, hararetleri ve salâbetleri dahi emir tahtında hareket ediyor. O güvendikleri yakıcı kuvvet ve şiddet-i hararete karşı “Yeni Asya yapraklarının 48 senedir yaş kalması, o maddeperestlerin en güvendikleri kuvvetlerini dahi boşa çıkartıyor.

Yeni Asya’nın önünde sert olan taş ve toprak eksik olmaz. Ancak manevî intisaptan aldığı kuvvet ile yine bismillah deyip o taş ve toprağın karşısında durur ve duracaktır. Taş ve toprak mânilerini def etmek gibi vazifemiz yoktur. Ancak taş ve toprakların karşısında sebatkârane bir sadâkatle durmak vazifemiz vardır. Önümüzdeki taşları kaldırmak, manileri def etmek vazifesi Cenâb-ı Hakka aittir. 

Nasıl ki Üstad Hazretleri zamanında lâhika mektupları; Nur Talebelerinin Risale-i Nur’dan aldıkları feyzleri, istifadelerini bizlere sunar. Aynı zamanda bu lâhika mektupları Nur Talebelerinin, birbirleri ile olan ittihadını, ittifakını, irtibatını, fikirlerini, hizmet tarzlarını, vahdetlerini muhafaza edip küllî bir meslek geliştirir. Neticede küllî bir vahdet sağlanır. Aynen bunun gibi Yeni Asya’nın sayfaları ve köşeleri herbirimizin birer lâhikasıdır. Meslek ve meşrebimizin incelikleri, Nurlardan olan istifadelerimiz, şevklerimiz, birbirimizle olan irtibatlarımız bu sayfalarda yekvücud olur ve cüz-î birer fert iken küllî birer ferde dönüşürüz.

Madem Yeni Asya Nur Talebelerinin şahs-ı manevisini temsil eden küllî bir dil olan Yeni Asya bizim namımıza “bismillah” diyor. Bizler de bu dile iştirak eden küçücük bir dil olarak her birimiz Yeni Asya’yı önce kendimizle konuşmak, sonra da bu dile ihtiyacı olanlara ulaştırmaya çalışmak için “bismillah” diyerek bayimizden alıp bu küllî vazifeye, şahs-ı maneviye ortak olmalıyız. İhlâsta, sebatta, sadâkatte birbirimizle yarışmalıyız.

Okunma Sayısı: 3607
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı